Tüm dünyayı etkisi altına almış olan Korona virüsü maalesef ki mesleğimizi hayatımızı, hatta köşe yazılarımızı dahi esir aldı.

Sosyal bilinçlenme ve tedbiri elden bırakmama adına televizyonlar haberler yayınlarken, biz köşe yazarları da yazılarımızda buna dikkat çekmeliyiz.

Hayatlarımızı, özgürlüğümüzü, ihtiyaçlarımızı kısıtlayan virüs hâlâ varlığını sürdürüyor.

Fakat ne yazık ki bizler ciddiyetin farkına değiliz.

Bazı kesim tedbiri elden bırakmaz iken, bazı kesim de “Takdir Allah’tan” diyerek gailesizce hareket etmekte…

Elbet takdir Allah’tan fakat önlem almak gerekiyor.

Yoksa bizde özledik, Hiç düşünmeden ekmek almayı, Korkusuzca pazarlarda alışverişi, Alışveriş merkezlerindeki boğucu havayı, Sokaklarda gezmeyi, İnsanlarla karşılaşmayı, Arkadaşlarla bir çay, kahve içimi sohbeti, doğada fotoğraf çekmeyi, Virüs programları yerine absürt programları özledim.

Dünya var olduğundan bugüne kadar insanlar açlık, salgın hastalıklar ve savaşlar ile mücadele ediyor.

Halbuki, olması gereken savaşlar değil gelebilecek olan savaşlar kadar tehlikeli hastalıklara karşı tedbirleri alabilmek ve ona göre yatırımlar yapmak.

Dünya ülkeleri savunma, saldırı veya savaşa harcadıkları paralar ile bu dört günlük dediğimiz dünyada insanların refah içinde sağlıklı yaşayabilmeleri açısından paralarını harcasalar herhalde bütün bu hastalıklar başımıza gelmez veya kısa sürede önlemler alınır kanısındayım.

Geçmiş yıllardaki salgın hastalıkların acılarını bizler belki görmedik insanların nasıl etkilendiğine öldüklerine şahit olmadık ama okuyabiliyoruz öğrenebiliyoruz.

Şimdi başımıza gelen bu son felaketin faturasının ne olacağı ne kadar olacağı da henüz belli değil.

Hep deniliyor ki bu hastalık bitecek insanlar farklı bir dünyaya gözlerini açacaklar.

Umarım ve ümit ederim ki bu kara bela geçtikten sonra dünya insanları barış, huzur, mutluluk ve Sağlıklı bir dünyaya merhaba diyebilmelidirler.

Kalın Sağlıcakla…