Çin’de ortaya çıkıp bütün dünyayı saran yeni tip koronavirüs, bizim de kapımızı çalçı. Henüz vaka sayısı az olmasına rağmen geniş ölçekte ve ülke genelinde önlemleri almaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde, yeni sektörleri de içerisine alarak top yekûn bu virüsle mücadeleye başladık. Bu daha çok tıbbi olarak değil de korunmak amacıyla yapılmakta. Çünkü henüz ilacı ve aşısı bulunmuş değil. El ve yüz temizliğine öncelik tanımamız, toplum içerinden uzak durmamızı!  Uzmanlar ancak bunları salık veriyorlar.  Müslümanlık dininde temizlik, bizim en fazla önem verdiğimiz konu olduğunu biliyoruz. Onun için 5 vakit namaz da bunu bir şekilde anlatmaktadır.

Sağlık bakanlığı koronavirüs vakalarının açıklanmasından sonra ”azami tedbir” anlayışının önemi arttı. Durumun ciddiyetini ön planda tutarak eğitimde ’online ders’ seçeneğini gündeme getirdi. MEB, öğrencilerin internet ve TV ‘ye taşınacağı sistemi duyurdu. e-okulun süresinin uzatılıp uzatılmayacağı gelişmelere bağlı olacak. Milli eğitim bakanı Ziya Selçuk, 23 Mart’ta uzaktan eğitimin, eğitim, bilişim ağı ve 6 TV kanalı üzerinden başlayacağını duyurdu.

Dünyada ilk kez uygulanacak olan bu sistemin başarılı olması ülke genelinde hepimizin başarısı olacaktır. Türk insanın en büyük özelliklerinden biriside hiç beklenmedik anda kıvrak zekâsıyla yeni buluşları hayata geçirmesinde hep başarılı olmuştur. Bu başarıyı daha çok savaşlarda mucizeler yaratılarak tarihe geçmiştir.

1919-20 yılarında Maraş önce İngilizler daha sonra Fransızların işgalinde iken tüm imkânsızlıklara rağmen değişik taktiklerle düşmanı o yıllarda ilimizden def etmiştir. Çanakkale savaşında, 1974 Kıbrıs barış harekâtında da yine mucizeler yaratarak ülkemize  toprakları kazandırmıştır.

Diğer taraftan: Şimdi bu savaşı koronavirüs te vermek üzere hep birlikte seferber olduk. Kapımıza dayanan virüs tehlikesi “her kritik zamanda olduğu gibi “şu parti bunu yapmış, falanca parti şunu söylemiş, falan siyasetçi şunu demiş “anlamsızlığını da göstermiş oldu. “hepimiz aynı gemideyiz” klişe sözünün ifade ettiği gerçeği en somut ve anlamlı şekilde ispat ettik. Bu hastalık üzerinden siyaset üretmeye, birilerinin bunu fırsat bilip düşürmeye çalışanlar elbette olacaktır.

Toplumun meseleye temelinde yaklaşımı bakımından, durumun birlikteliği koruduğumuz belli. Böyle zamanda kolay organize oluyoruz. Gerekli tedbirleri almakta ve getirilen kurallara uymakta zorluk çekmiyoruz. Bu ”organizenin temelinde” bazen de başka konularda problem kaynağı olabilen toplumsal karakterlerimizin olduğunda bilmek gerekiyor.

Komşumuz İran’da durum çok vahim bir şekilde yol alıyor ölüm ve vaka sayısı her geçen gün artıyor. Ama onlarda en ufak bir tedbir alınmıyor… Ülke olarak aldığımız ciddi tedbirler bir anlamda” önce insan ”anlayışı önce çıkmakta.

Bu anlayış devletin halkına değer verdiğinin bir göstergesidir. Elbette ekonomik bir krizi de beraberinde getiriyor. Birçok sektörün kapatılması ve yok sayılması kolay alınacak bir tedbir değil. Çünkü insanların çalışma ve üretme imkânını ortadan kaldırıyor. Ama bunu halkımızın sağlığı için gözümüzü kırpmadan uymanın bilincindeyiz.

Çin ve Kore bu şekilde kontrol altına aldı. Vietnam toplumsal dayanışma ile salgını bitirdi.

Başarılı sonuç veren örneklerini kendimizde alıp sorunu büyütmeden çözebiliriz. Ama kamusal ve toplumsal gözle bakarsak, burada bireysel özgürlük yerine toplumsal yükümlülük kavramını öne çıkartmamız gerekiyor.

Ülke olarak uyguladığımız tedbirler yerinde, ancak elimizi daha çabuk tutup bir an önce normal hayata dönmek en büyük amacımız olmalıdır. Bu düşünceler ışığında öğrencilerimizi de bir an önce ekran başından kurtarmış olacağız.

Sonuç olarak: Dünya ülkeleriyle birlikte acı, ürkütücü ve benzersiz bir tecrübe yaşıyoruz. Telaşla direnen ve canı yanan dünyanın bu felaket bittiğinde, bütün değerlerden önce “önce insanlık “diye bir kavramın olduğunu hatırlamak “bir musibet bin nasihatten iyidir ” atasözü umarım unutulmaz.