Elimdeki kitabın kapağında Oğunmek Gibi Olmasın yazıyor. Kitabı Recep Çalkaner hazırlamış. İsminin altına da “Aslan Gayserilim” yazmış.

“Aslan Gayserilim” Recep Çalkaner’in mahlası mı oluyor? Varsın öyle olsun. Şiir Vakti Yayınları arasında çıkmış Oğunmek Gibi Olmasın. 128 sayfa. Yayın yılı 2018.

Kitapta Kayseri fıkraları yer almış.

Kitabın adı Oğunmek Gibi Olmasın ama durun bir dakika. Her sayfanın üstüne “Oğnüyo Gibi Olmasın Amma…” ibaresi konulmuş. Bu durumda kitabın adı “Oğunmek Gibi Olmasın” mı, yoksa “Oğnüyo Gibi Olmasın Amma…”mı?

Doğrusu ben anlayamadım.

Kitaba adını veren fıkra 11. Sayfada “Öğünmek Gibi Olmasın Diye” başlığıyla yer almış. Bu fıkrayı olduğu gibi aktarayım:

“ Öğretmen okula yeni gelen öğrencilerle tanışırken sıra Kayserili bir öğrenciye gelir, nerelisin sorusuna

-Manisalıyım hocam.Der.

-Sınıfta arkadaşları fiskosa başlar, hoca öğrencilere ne olduğunu sorar öğrencilerden biri ayağa kalkarak arkadaşımız Kayserili olduğu halde Manisalıyım diyor der.

Hoca nedenini sorunca Kayserili çocuk

-Öğünmek gibi olmasın diye öğretmenim,der.”

Yazım yanlışları ve bazı cümlelerdeki anlatım bozukluğu dikkatinizden kaçmamıştır. Ben noktasına, virgülüne dokunmadım.

Ben bu fıkrayı şöyle biliyorum:

“Bir mecliste tanışma faslı. Herkes nereli olduğunu söylüyor. Sıra bizim Kayserili’ye gelmiş. Kayserili gülümseyerek:

-Oğunmek gibi olmasın. Gayserili’yim gardaşım , demiş.”

Bir çeşitlemedir belki de.

Kitapta içindekiler bölümü yok. Büyük bir eksiklik. İçindekiler bölümü bir kitabın anahtarıdır. Nasıl ihmal edilir? Eğer ihmal edilmeseydi, bazı fıkraların farklı sayfalarda tekrar edildiği fark edilirdi. Çünkü bazı fıkralar farklı sayfalarda aynen yer almış. Bu büyük bir ihmaldir. Benim saptadığım tekrar edilen fıkraların bazıları: Sana İlişmezler (s.10-16), Baban Ne Yiyecek(s.38,94),Pazarlık (s.43,49,77), Allah Dedik mi (s.46,111)…Yahudi ve Erciyesin Karı (s.14) ile Görünen Bu Yılın Karı (s.61) aynı. Ufak tefek değişiklik var. Birinde Yahudi, çocukları dinleyip alacağını kurtarıyor. Diğerinde çocuktan akıl alıyor.

Kitap sanki aceleye getirilmiş. Prova baskı gibi. Titizlikle incelenip elden geçirilmeden basılmış. Keşke aceleye getirilmeseydi...

Bana kalırsa fıkra seçiminde de pek öyle ince elenip sık dokunmamış. Ben altı tane İncili Çavuş fıkrasına rastladım. Kayseri fıkralarıyla ne ilgisi varsa?

Yol İsteyen Motoguzu, İki Şoför Konuşurken Bunlardan Biri, Bir Mersedesçi Anlatıyor, Sınırı Geçtik mi? gibi fıkralar hemen her yerde bilinir, anlatılır. Şoför fıkralarıdır. Bunların Kayseri’ye özgü olduğunu sanmıyorum.

Sözü daha fazla uzatmadan kitaptan aldığım “Ben Nebi'yim”(*)le noktayı koyuyorum dostlarım:

“Nebi adındaki saf ve temiz bir delikanlı askere gider. Altı ay gibi bir süreden sonra izine gelir. Sürpriz olsun diye anne ve babasına haber vermeden gece geç vakit evlerinin kapısını çalar:

-Anneeee! Babaaaa!

Annesi sese uyanır ve:

-Kim o?

Dışardan gelen ses aynen şöyledir:

-Ben Nebi’yim.

Kadın bir anda anlayamaz ve sorusunu yeniler:

-İyi de sen kimsin?

Cevap yine aynı:

-Benim. Ben Nebi’yim.

Kadın öfkeyle şu cevabı verir:

-Behey şaşkın, sen seni bilmezsen ben seni ne biliyim?” (s.17)

........

(*)"Ben nebiyim" cümlesi aynı zamanda " Ben ne bileyim?"anlamına gelir. Kayseri ağzında "Ne bileyim?"soru cümlesi "Nebiyim?"söylenir.