Geçtiğimiz hafta muhalefet partilerinin il ve ilçe başkanları bir araya gelerek özel idaresi iş merkezi önünde, bir basın açıklamalarında bulundular. Muhalefet partilerinin sözcülüğünü yapan CHP Oniki Şubat ilçe başkanı Ünal Ateş şunları söyledi; “Büyükşehir Belediyesinin bir projesi var. Bu proje kapsamında namı değer, dünyanın en saçma binası, niye bu isim takıldı? Bunu da anlamak mümkün değil. Bu binanın yapımında o dönemin inşaat mühendisleri odası ve ileri gelenleri bu projeye karşı çıkmışlardı! Bu gün binanın yıkmak isteyenlere de bunun yanlış olduğunu söylemek istiyoruz. Yapmak ne kadar yanlışsa yıkmak ta en az 10 kez daha yanlış" dedi.

Burada başkanı eleştirmek bana düştü: Biz yazılı basın ve sosyal medya olarak defalarca buranın kent meydanı olmasının şimdilik acil ve zamanı değil. Çünkü Korona’nın da etkisiyle bir ekonomik kriz var…

Buna yıkmak kente ne kadar katkı sağlayacağını da sorgulamıştık. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen muhalefet partileri durup dururken yıkıma karşı çıktılar… Bu projenin gerçekleşmesi için hem bakanlık bütçesinden hem de hibe yoluyla dış kaynak temin edilmiş. Şu anda eski adliye binaları yıkılıyor. Özel idare iş merkezide Bayramdan sonra yıkıma başlanacak.

Bu kadar yol kat edilmiş iken, basın ve sosyal medyanın çabalarına o tarihlere sessiz kalan muhalefet partileri, iş işten geçtikten sonra, ortak basın açıklamaları yapmak ne kadar etkili olacak?

Kahramanmaraş halkının birçok konuda duyarsız kaldığını inkâr edemeyiz. Zamanında basın ve sosyal medyaya destek verilseydi. Belki de şimdi bu binalar yerinde kalmış olacaktı!

Bir atasözü var ”Atı alan Üsküdar’ı geçti” bu söz muhalefet partilerinin Özel idaresi iş merkezine ait basın açıklamalarına çok benziyor…

Daha öncede; Emniyet müdürlüğü binası yıkıldı, bodrum katında otopark yapıldı. Üst katında işsizlerin uğrak yeri oldu. Eski hal yıkıldı. Orası da yine yeteri kadar değerlendirilemedi. SGK binasının yarısı satıldı. Hastanenin yeri yıkıldı şimdi boş olarak beklemekte!

Eleştirmek ve eleştirilmek demokrasinin olmazsa olmazıdır. Demokrasi bir açıklık rejimidir. Bir o kadarda hoşgörü ve tahammül gerektirir. Konumu ve yetkisi ne olursa olsun, kişiler bu ülkenin hizmetinde olduklarını unutmamalı, Hiç bir yetkili seçilmiş olsun, atanmış olsun milletten beklentisi var… Zamanında yapılan basın açıklamaları da değerlidir. Kuşkusuz her eleştiri haklı, eleştirende suçlu değildir. Özellikle yanlılık, duygusallık eleştiriye baştan gölge düşürür. Yapıcı yapılan eleştiriyi öncelikle görmezlikten gelmemeliyiz.

CHP sadece… Tek sermaye Atatürk ve laiklik. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ama Atatürk’ü ve laikliği de dinamik bir vizyon ’el olabilmeli?

+++

“Vatan –Millet Sakarya, Türkiye laiktir, laik kalacak “sloganlarına eyvallah. Günümüzde Batı’nın sosyal demokrat partileri bu konuda neler yapmaktalar? Batı’da laiklik veya sekülarizm yorumları bizimkine hiç benzemez. Bizim sosyal demokrat anlayış daha çok, Fransız laikliğine benzemektedir... CHP’nin bilimsel olarak araştırma ve geliştirme merkezinin olup olmadığında bilmiyoruz? Elbette Siyasi partilerin demokrasinin olmazsa olmazıdır. Muhalefet partileri de iktidarı eleştirecektir.  Bunda sonuna kadar haklıdırlar.  Ancak her şey bitmiş binalar yıkılmaya başlanmış… “Şimdi, adama günaydın demezler mi?”