Mevlana’nın Vasiyeti

                Şems kaybolunca Mevlana için ateşli bir özlem, bir arayış dönemi başlar. Bu özlem ve arayış, şiirlerinin yer aldığı “Divan-ı Kebir” adlı eseri yazdırır ona.

                Yaşadığı ruhi tecrübeler Mevlana’nın Mesnevi’yi yazacak olgunluğa gelmesinde etkili olmuştur. Mesnevi’nin yazımında öğrencisi Hüsameddin Çelebi’nin de büyük bir rolü olmuştur Mevlana Hazretlerine.

                17 Aralık 1273 tarihinde Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri Hakk’a yürür. Mevlana, ölümü bir ayrılık olarak değil de tam tersi Yaradan’a “kavuşma gecesi” olarak düşünür. Bunun içindir ki ölüm anına “Şeb-i Arus” der.

                Mevlana’nın cenazesi bir sevgi seline dönüşmüştür. Her yaştan, her dinden, halk onun kavuşma şenliğine katılır. Sabahleyin yola çıkarılan cenaze ancak gün batımına doğru toprağa verilmiştir. 

                Mevlana sevenlerine şu vasiyeti bırakır:

                “Size, gizlide ve açıkta Allah’tan korkmayı, az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı, isyan ve günahları terk etmeyi, oruç tutmayı, namaza devam etmeyi, şehveti terk etmeyi, bütün yaratıklardan gelen cefaya tahammül göstermeyi, aptal ve cahillerle oturmamayı, güzel davranışlı ve olgun kişilerle birlikte bulunmayı vasiyet ediyorum. İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır; sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.”    

                                                                                                                                                             devam edecek…