(Kümbet mahalle meydanı. Meydandakilerin öfkeleri konuşmalarından, hareketlerinden hissedilir. Biraz aradan sonra meydana birkaç kişi daha gelir.)

Halktan Biri– Ede, İngilizler şehre geldikten sonra o püsük (kedi) gibi duran Ermeniler, artık ipten kaçmış beygir gibi zapt edilmez oldu. Namussuzlara rahatlık batıyo… Konak, arazi, dükkân, zenginlik onlarda. Hep servet sâman sahibi bunlar. Bir donguz çiftlikleri eğsik.

Bir Diğeri– Doğru söylersin. Bunlara rahatlık batıyo. Şimdi de İngilizler gidecek, yerine Fransız gâvuru gelecekmiş, diyolar. Ermeniler sokaklarda, dam başlarında avratlarıyla dembildek (darbuka) çalıyo. Elem eşkere sevindirik olmuşlar.

Bir Diğeri– Nuri Ağa, gelecekleri varsa, görecekleri de var! Ne gafanı yoruyon. Allah bir can verdi, o da vatana kurban. Bunlar leyleği havada görmüş. Maraşlıyı bilmiyolar. En gorkağımız bile, ayranımız gabarırsa aslan kesilir evvel Allah!

Bir Diğeri Eşraftan duydum. Mahallelerde harbe hazırlık için toplantılar yapılacakmış. Ali Sezâi Efendi işin içinde. Hocam, mahallelere bir habar salarsa herkes toplanır. Hoca’nın sözünün üstüne söz olmaz. Hoca Efendi, Halep’ten Arslan Bey diye birini de “Maraş’ın sana ihtiyacı var.” deyip Maraş’a çağırmış. Muallim Hayrullah Hoca, Evliya Efendi de Ali Sezâi Efendi’yle barabarmış.

Bir Diğeri– Ben de duydum. Halep’ten bir komutan gelecekmiş, adı da Arslan Bey’miş diyolar. Göksun-Fındık Çerkezlerindenmiş. Memleketim işgal altındayken ben burada duramam, demiş. Mahalleleri Ali Sezâi Efendi’yle teşkilatlayacakmış. Ali Sezâi Efendi, şimdiden mahalleleri dolaşmaya başlamış.

Bir Diğeri– Edeler, analar daha ne yiğitler doğurmuş göreceksiniz! Allah bu millete zeval vermesin. Ali Sezâi Efendi şehrin ileri gelenleriyle ilk toplantıyı Ulu Camîi’nin medresesinde yapacakmış, diyolar. Millet, Ali Sezâi Efendi’nin etrafında çabuk kenetlenir.

Bir Diğeri– Allah bize sahap gönderir inşallah. Sivas’tan da kumandanlar geliciymiş. Çetelere silah dağıtıcılarmış. Albıstan’dan gelen bir tüccar söylemiş. Evvel Allah, kimse gelmese bile İngiliz’e de Fransız’a da güdük Ermenilere de biz yeteriz. Bertiz’e, Cerit’e, Yenicekale’ye, doğu ve batı köylerine bir habar gitsin binlerce çete gelir.

             Memik Emmi, guvvatlı, güç sahabı olan adamlar aynı zamanda çok da gorkag olur, biliyong mu? Üstüne üstüne gidersen belli olur onların essahtan yiğit olup olmadığı.

Bir Diğeri– Uşaklar laf uzadı, azıcık da çömelip oturak. (Meydandakilerin birçoğu oturur.) Hee dediğin gibi, bize diş bileyen Ermeni Navaryan geçen gün mahallede efeleniyodu. Aşnalıkçı (şakacı) Hüssiin bir odun çekip üstüne hörünce (sesli yürümek) sesi kesildi.

             Onun için Fransız da Ermeni de gücümüzü sınamadı. Zahar gorkacağmızı belliyolar. Ellik gâvurundan mı gorkacağız? Sahabımız Allah. Irahmatlık dedem, zalımın gölgesi ne kadar böyük, heybatlı görünürse görünsün kökü güdüktür, vurunca yaman yıkılır oğlum, derdi. Eşte ellik gâvuru da eyledir.

Bir Diğeri– Dilinge sağlık. Irahmatlık ne gözel söylemiş. Dün Nahırönü’nde Kaz Ali’yle karşılaştık. Hele ki ayıktı. İki çift cor ettik. Ulan gendini dağıtmış Kaz Ali bile “Benim içtiğimi Ermeniler biliyo. Sarhoş numarası yapıp cepheler arasında habarlaşmayı sağlarım. Ermeniler farkına varmaz.” dedi. Bizim sarhoşumuz böyle derse… (Diğeri hemen söze girer.)

Bir Diğeri– Döller (arkadaş, çocuk) habarınız var mı? Abarabaşı Kilisesi’nin yanındaki evde oturan Karakız Zeki, savaş olursa kiliseyi yakmak için evimi yakarım, demiş. Onun uçun çeteler, kuşağında bir bağ çırayla dolaşıyomuş. Vallâ savaş olursa herkes evini gözünü kırpmadan yakar.

Bir Diğeri– Ede, hürriyetin olmadığı yerde evin ne gıymatı var?

Bir Diğeri– Bilemen kimin ne yapacağını, emme harb bir başlarsa ummadığımız yiğitler çıkacaktır meydana. İnsanların hüsküt durduğuna bakmayın.

Bir Diğeri– Ede, mahallelim diyodu. Fransızlar, güya asayış adına kiliselere, konaklara silah yığacakmış. Bu durum, Ermenileri eyice şımartır. Ermeniler, kendi başını yemek için bize belâ oldu. Namıssızlar elem eşkere ayağımıza bukağa olacak. Ede, arpayı çok gören eşşek durmadan angırırmış ya.

Bir Diğeri– Ede ne de söyledin, cuk diye oturdu yerine.

(Meydana iki kişi daha gelir. Meydan kalabalıktır. Çoğu, bağdaş kurmuş halde oturuyor.)

Yeni Gelenler– Selamünaleyküm comaat.

(Hep bir ağızdan “aleykümselam” denir.)

Bir Diğeri– Mahalleli hoş geldingiz. (Derken konuşmaya devam edilir.)

Ede sen ne diyon. Geçen gün Veli Emmi anlatmıştı. Nedirli köylüsünün biri şeherden bi şeyler alıp gölükleriyle (katır,at) köye gidiyomuş. Bir Ermeni dölü, onu yalangız görünce usalcayın takip etmiş. Şeherden çıkıp Üngüt Köyü’nü geçince hızlanarak köylüye yaklaşmış. Köylü, adamın yaya geldiğini görünce acımış, onu yedekteki beygire bindirmiş. Beygire binen Ermeni, biraz gittikten sonra bakmış etrafta kimse yok. Hemen tabancasını çekip, köylüyü orada şehit etmiş.

Bir Diğeri– Vay namussuz vay. Şu eyiliğe bak, şu alçağın yaptığına bak!

(Daha önce konuşan hemen söze karışır.)

Daha Önce Konuşan– Hele dur, alçak katırı bırakmış, hızlı gider diye ata binip şehre gelmiş. Şeherde atla dolaşırken, şehit edilen köylünün akrabası atı tanımış. Atın yularından tutmuş, bu atı nereden aldın, diye Ermeniye seğertmiş; emme Ermeni kaçmış.

(Biraz sessizlik olur. Meydana biri daha telaşla girer.)

Yeni Gelen– Duydunguz mu? Yarın Antep’ten şehrimize Fransızlar gelecekmiş. Güya Ermeniler çağırmış. Türkler bize rahat vermiyo, demişler.

Biri– Ede ne Fransız’ı, komutanlar hariç gelenlerin hepsi Maraş’tan kaçan ve Doğu’dan gelen Ermenilermiş. Biraz da Cezayirli Müslüman varmış.

Bir Diğeri– Adamlara bak. Kim tavuklarına kiş demiş? Ermenideki ırahatlık bizde var mı?

Yeni Gelen– Ağalar, bir de Hırlakyan, Abdal Halil Ağa’ya davulcuları topla da Şeyhadil’de Fransızları garşılayak, demez mi?

Bir Diğeri– Eee Halil Ağam ne demiş?

Yeni Gelen– Abdal Halil Ağa buna çok singirlenmiş. Abdal Halil Ağa olmaz dedikçe Hırlakyan’ın oğlu Setirek altın çıkınlarını artırmış. Halil Ağa, altınları Setirek’in suratına fırlatmış. Üzerlerine yörüyüp, gelenleri kovmuş.

Biri– Eee ede, Hırlakyan bunu duyuncu gudurmuştur. Bunlar bizi daha tanımamış. Bizim gıymatımızı dartacak heç bi şey yoktur. Karnımız aç olsa da başımız dik olur. Allah gâvurun parasını gursağımızdan geçirmesin!

Yeni Gelen– Altın keselerini atan Halil Ağa, arkaları sıra ne laflar etmiş.

Bir Diğeri– Bilirim Halil Ağa’yı, davulunun sesi gibi tok konuşur. Ne demiş ola?

Yeni Gelen– Hırlakyan’a söylen, gomşumun soğanının gapçığı, Hırlakyan’ın altınlarından daha gıymatlı. Bu bir din bahsidir. Ben Müslüman gardaşlarımın bağrına çomak vuramam, demiş.

Biri– Edeler Halil Ağam’dan da bu beklenir. Ağamın diline sağlık. Hırlakyan’da haysiyet olsa zatan Fransızla barabar olmaz. Üstelik Osmanlı onu mebus da yaptı. Nankör herifler.

Bir Diğeri– Haa döller, aklıma geldi. Bir ay evvel duymuşudum. Bahçacı Aliş Hacı Emmi de İngiliz eskerleri Maraş’a geldiğinde İngiliz Kumandan, Aliş Emmi’nin bahçasına esker çadırı kurmak istemiş. Yer kirası niyetiyle Aliş Hacı Emmi’nin önüne birkaç çıkın altın saçmış. Aliş Hacı Emmi, buna çok singirlenmiş. İngilize, gâvura verecek bahçam da yok, toprağım da. Al altınlarını da bahçam kirlenmesin, demiş. Sonra da uğursuzluk getirir, deyi altınların değdiği toprağı bir çuvala koyup dağ başına dökmüş.

Bir Diğeri– Hay ellerinden öpüm Aliş Emmi. Ne de gözel demiş.

Döller (arkadaş, çocuk), aklıma geldi. Hani başta İngilizler Maraş’a geldilerdi ya. İngiliz General, çarşıyı bazarı gezip Maraş’a niye geldiklerini anlatırken, her gittiği yerde ağzının payını almıştı. İngiliz General, Çarşıbaşı’nda konuşurken Attar Memik Dayı, Taşkalacı Bekir, devletinizin bize borcu var, diyen generali azarlayıp, borcu varsa biz öderiz, demiş.

Bir Diğeri– (Gülerek ellerini birbirine vurur.) Durun hele size gülünecek bi şey deyim. (Konuşmayı geciktirince)

Bir Diğeri– Ede bizi maraklandırma, söyle de bağalım.

Bir Önceki– Duydunuz mu? Haçça Bacı komşularına evde bomba yapın, demiş. Getdim Haçça Bacı’ya sordum. Haçça Bacı, evin demirci dükkânı mı, dedim. Haçça Bacı güldü. Oğlum yarın savaş çıkar da Ermeniler evimize girer, bize saldırırsa yüzlerine atalım, diye acı büberden toplar yapıyoruz, dedi.

(Meydandakiler buna yüksek sesle güler.)

Bir Diğeri– Ede, aman bu ara hasta oluncu Ermeni toğdurlara gitmeyin. Bunlar diriyi bile öldürür.

Bir Diğeri– He ya, geçen gün damdan düşen Alim Emmi’yi Ermeni toğdurlar hastanada zehirlemiş, dediler. Bu essah olmasa söylenir mi?

Bir Diğeri– İngilizler, Frangsızlar, bunları arkaladığı sürece bunlar daha neler getirir başımıza? Allah bizi şerlerinden korusung. Gözlerine hecinler gözügsün.

(Perde kapanır.)