Üniversitelerimiz yeniden yapılandırılması ile ilgili yazı dizimize devam ediyoruz. Bugün kendi değerlendirmemi yaparak yazıma başlamak istiyorum.

Prof. Dr. Canan Karatay hocamız, Prof. Dr. Aziz Sancar hocamızın: “İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz!” sözlerini paylaşmış.

Allah ikisinden de razı olsun, bu iki bilim insanı ne kadar güzel insanlar. Bizler onları çok seviyoruz. Çünkü halkı gibi düşünüyorlar!

Pazar akşamı, TV’5 de yine ülkemizin sevilen bilim insanlarından Opr. Dr. Mehmet Okan Özdemir’in şu ne olduğu daha net olarak ortaya konulamayan virüs ile ilgili değerlendirmelerini dinledim. O program boyunca beni ikna eden açıklamalar yaptı, umarım siz de dinlemişsinizdir. Hocamızın şu sözü dikkatimden kaçmadı. “Mantık dersleri üniversitelerde okutulmalı. Çünkü çağımız insanı önüne konan bütün bilgileri mantık süzgecinden geçirmeli, ona göre doğru kararlar vermelidir, mealinde de bir değerlendirme yaptı. (Not. Corona, aşılar, tedavisi vs gibi temel bilgiler edinmek isteyenlere önerim; Mehmet Okan Özdemir’in https://www.youtube.com/watch?v=AAjy8aV_x98videosunu dinlemenizi tavsiye ediyorum, çünkü her sözü hocamız bilimin ışığında anlatıyor)

Evet dünkü yazımda da Corona’nın biyolojik bir silah olduğunu Doç. Dr. Ramazan Kurtoğlu’dan duymuş ve Biyoloji, Kimya gibi derslerin önüme üzerinde durmuştu. Katılıyorum, Mantık yürütülmeden bilgi denizinde yüzemezsiniz, en azından kara batak yüzemez ve yüzeysel olarak her söylenene katılmak zorunda kalırsınız. Yüce Kur’an da düşünün, tefekkür edin diye ısrar ediyor.

ÜNİVERSİTELERİMİZ İÇİN ÖNERİLER

Türkiye’de Yüksek Öğretim ve Bilgi Üretimi Raporundan devam ediyorum. O raporda farklı ülkelerde bu değişimin nasıl gerçekleştirildiği uzun uzun anlatılmış ve Türkiye için de öneriler de bulunulmuş, ben bazı başlıkları verip, sonra da değerlendirmemi yapıp ya yazı dizimi tamamlamak istiyorum.

“Üniversitelerde rektörlük seçimi kargaşası bittiğinde her üniversite birinci sınıf bir üniversite olmak için gayret etmeli ve planlama yapmalı. Bunun için en iyi öğrencileri ve en iyi öğretim elemanlarına sahip olmak gerekiyor. Çünkü üniversite para, bina ve yöneticilerden ibaret değildir. Zaten bu dediğimi her öğretim görevlisi bilir. Şunu söylemek istiyorum, öğrenci ve hoca seçiminde serbest rekabet ortamı oluşturulmalı. Torpil ve kayırmacılık kalkmalı. Din, ırk, renk, particilik burada olmamalı!

Harvard Üniversitesinde “sürekli kadro, kişinin doğru bildiğini öğretme hakkını, bilimsel ve diğer konularda çoğunluğun hoşuna gitmeyen şeyleri savunma hakkını, kendi anladığı biçimiyle bilgi ve düşüncelere dayanarak hiç kimse tarafından cezalandırma korkusu olmadan hareket etme hakkını güvence altına alır. (Rapordan alınmıştır s. 28)

MADDE MADDE YAPILMASI GEREKENLERE DEVAM

Üniversitelerin yeteri derecede finansman imkânı olmalı.

Açık bir misyona sahip olmalı. Akademik özerkliği ve özgürlüğü bulunmalı.

Marka olmalı.

Uluslararası özellik kazanma ve akademik hareketlilik olmalı.

Altyapı araç gereçleri bulunmalı. “Kem alet ile kemalat olmuyor!”

İyi yönetim ve kaliteli liderlik, çağdaş program ve müfredat. Ha işte benim söylemek istediğim de tam burası. Üniversitelerin müfredatında her üniversite için mutlak Mantık dersleri konulmalı.

Ve bilişim teknolojileri tam olmalı.”

Değerli dostlar buna paralel olarak biz deriz ki, “İnsan ruh ve bedenden yaratılmıştır. Ruhun yanına Cenab-ı Allah(cc) akıl, irade, nefis gibi şubeler yerleştirmiş. Bunun için, düşünen, tefekkür eden bilim insanları olmaz ise biz daha çok CORONALAR YAŞARIZ. Yani bilimsel savaşlara karşı, bizler hazırlıklı olmalıyız. Bunu da üniversitelerimiz sağlam karakterli, alanını seven, donanımlı, vatansever bilim insanları yetiştirmek zorundadır.

Şimdiki yetiştirdiğiniz öğrencilere bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. O gençlere ben bir şey demiyorum. Sorun onlarda değil, biz eğitimcilerde, bunun için değişim gerekli.

Kalın sağlıcakla.