"Tarafsız değilim, doğrunun peşindeyim, kimin söylediği fark etmez. Adaletin yanındayım, kim için ya da kime karşı olduğu fark etmez."(Malcolm X)

Sosyal Medya günümüzde, yazılı ve görsel medyanın da önüne geçti. Dolayısı ile herkes yazıyor, çiziyor, paylaşım yapıp, değerlendirmelerde bulunuyor. Bu paylaşımların kimisi etkili de oluyor. Evde Hapis Günlüğü başlıklı yazıları kaleme alan Mehmet Bağrıaçık, gıda terörünü yorumlamış. Bu nedenle köşemde paylaşma gereği duydum. İsterseniz önce o değerlendirmeyi okuyalım. Der ki: “Hayatta herkesin baktığı pencereden bakınca, herkesin gördüğünü görürsün. Bazen başka pencere arar durursun. Bazen yerinden kalkmadan bir ömür boyu aynı pencereye bakar durursun bazen de başka pencere aralayayım derken eski pencereyi dahi bulamazsın. Hayat bu herkes aynı şeyi görüp, aynı şeyi düşünüp, aynı anlayışta da olmayabilir.

Ama bazıları vardır ki hep bir ön almak ister. Hep kendi penceresinden gördüklerini farklı sayıp farklı duygu ve düşünceler ile ortaya farklı fikirler atmak ister…

Ön almak belki diğer insanların arkada kalmasına sebep olabilir ama bir de arkada kalanların neden öne çıkmadıkları da düşünülmesi gerekir.

Ön alan kendini önder, lider, kurtarıcı zannetse de , bazen önde gidenin hiç de toplum içinde olması gereken yerde olmadığı, yalnız başına yürüdüğü ve gittiği yolun yanlış olduğu arkadan bakınca belli olur.

Hayatımız da ön almak isteyen veya ön alanların kendilerini öncü bilge, öncü uzman, öncü güç gibi görüp toplumu da kendi doğrularında yönlendirmeleri ve yönlendiği yerlerde karşılaşılan büyük yanlışlıkların olması ile halkı ön alana karşı nefret duyguları ile dolmalarına sebep olduklarını geçmişte ve bugün hep gördük…”

DEĞERLENDİRMEMİZİ YAPALIM

Evet yazının girişinde adaletten bahsettik, Bağrıaçık ise herkesin farklı görüşlerde olabileceğini ve önden gidenlerin yani lider konumunda olanların halk ile birlikte yürüdüğünde başarılı olacağını, halktan kopuk olursa da yalnızlaşacağını vurguladı.

Bizler demokrasinin gereği halk olarak liderlerin arkasından gideriz, sonra da onlara verdiğimiz yetkileri doğru kullanıp kullanmadıklarını denetleriz. Daha doğrusu denetlememiz gerekiyor. Madem oy verdik, verdiğimiz oyun da doğru kullanılıp, kullanılmadığını kontrol etmemiz gerekiyor.

Bunun için okumak, hadiseleri takip etmek, muhasebe yapmak ve en önemlisi de algı operasyonlarına karşı dikkatli olmamız gerekiyor. Ve kendi kendimize de şu soruyu sormalıyız: “Bu lider milli mi, adil mi?” Sonra bu süreçte algı operasyonları ile kandırılabiliriz! Son dönemde sosyal medya kullanılarak bu iş, yani algı operasyonları çok iyi yapılıyor trol diyorlar onlara. (Not: Sosyal medyada açılan fake hesaplar, troll olarak nitelenir. Bu hesapların hedefi, kitlelerin düşüncelerini etkilemektir)

Sonuçta, liderler bizi nereye götürüyorlar, hedefleri ne, siyasi istikballeri uğruna kimlerle birlikteler, planlarını yaparken toplumu ve ülkeyi nerden alıp nereye taşıdıklarını gözlemlememiz gerekiyor.

Bağrıaçık da yukardaki yazının sonunda gıda terörü, Corona v.b konularda bilim insanlarının yaptığı yanlış yönlendirmelere dikkat çekmiş. Tabi ki onlarda birer lider konumundadırlar.

Diyeceğim şu ki, öncü ve lider konumunda olan insanların sorumlulukları büyüktür, aynı şekilde onlara tabi olanlarda bilinçli olmalı. Onların her dediği doğru diye ön yargılı olmamalı. Doğrusunu doğru, eğrisine eğri diye bilmek bir erdemdir.

Hz. Ömer hadisesinde olduğu gibi; “Yanlış yaparsan seni kılıcımızla düzeltiriz, ya da kılıcım gibi düzeltirim!” deme cesaretini göstermeliyiz. Hatta bu cesaretten de öte Allah hakkıdır. Çünkü hepimiz iyiliği emredip, kötülükle mücadele etmekle mükellefiz. Din muameledir, din bir yanlışı elinde düzeltmektir.

Bu vesile ile Ramazan Bayramımız da mübarek olsun, Rabbim zulüm altındaki Müslümanlara yar ve yardımcı olsun. İnşallah yakın zamanda Doğu Türkistan’da, Filistin’de özgürlüğüne kavuşacak, hakiki bayramları o zaman yapacağız. Bunun için, haksızlık karşısında susmayacağız.

Kalın sağlıcakla.