Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su

Kim bu denlü dutuşan odlare kılmaz çare su

(Fuzuli)

v Resul-i Ekrem’i çok ama çok iyi anlamalıyız.

Resul-i Ekrem’i çok ama çok iyi anlamalıyız. Şöyle ki: Cenab-ı Hakk, Peygamber Efendimizi (sav) bize bir örnek insan olarak göndermiştir. Allah Resulü’nün yaşamış olduğu hayatın her karesinden alacağımız pek çok dersler vardır. Bugün bile yaşadığımız sorunları, İki Cihanın Efendisi’nin örnek hayatından çıkarılabilecek prensiplerle çözmemiz gayet mümkündür. Bu da Efendimizin hayatını çok ama çok iyi bilmemize bağlıdır. Onun içindir ki Allah Resulü’nün hayatını çok dikkatli bir şekilde tahlil edip, özümseyerek okumalı, başta mini mini yavrularımız ki onlar cennet meyvelerinden bir meyvedir, onlar da olmak üzere etrafımızdaki eşe dosta, akrabaya ve kişilere de okutmalı ve tavsiyelerde bulunmalıyız. Çünkü:

“Kim bir hayra sebep olursa onu yapan gibi sevap alır.”(Müslim,İmare,133;Ebu Davut,Edeb,115).

Ve elbette ki Efendiler Efendisi’nin hayatını hayatımıza hayat kılmalı ve kendimize rehber edinmeliyiz; çünkü bakınız, yüce kitabımız “Kur’an-ı Kerim” O’nu nasıl anlatıyor:

“Ey Muhammet! Biz seni alemlere rahmet, bir diriliş ve kurtuluş vesilesi, olarak gönderdik.”(Enbiya 17/107).

“Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı, Allah’ın izniyle bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik.”(Ahzab 22/45-46).

“Ey Muhammet! Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.”(Kalem 29/4).

İste peykanın gönül hecrinde şevkum sakin et Susuzam bir kez bu sahrada menümçün are su (Fuzili)

v Her gün az da olsa on beş veya yirmi sayfa kitap okumalıyız.

Şu güzel dünyamızda kitap okumak gibisi yoktur. Nasıl ki karnımız acıktığında yemek yiyoruz, uykumuz geldiğinde yatağımıza yatıyoruz; bu ve buna benzer çeşitli hadiseler elbette ki bedenimizin bir ihtiyacıdır ve olmazsa olmaz kurallarındandır. İşte dimağımızın ihtiyacı da kitaptır, kitap okumaktır. Kitap okuyarak insanoğlu kendisini yetiştirip geliştirir muassır bir medeniyete ulaşır; çünkü kitap büyük bir ekindir, kültürdür ve hazinedir. Bunun içindir ki her gün hem dini (Kur’an-ı Kerim, ilmihal v.s) hem de ilmi (Fen bilimleri, roman yerli ve yabancı klasikler v.s) kitaplar okumalıyız. Okumalıyız ki, ancak ve ancak bu şekilde refah, huzur, mutluluk ve barış dolu ve aydınlık bir geleceğe kavuşalım.

Bilhassa her cuma günü, “Cuma ve Yasin” surelerini okumayı bir görev bilmeliyiz. Hem sevgili Peygamber Efendimiz (sav) buyurmuyorlar mı: “ Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” diye. Aynı zamanda yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim de şöyle buyuruyor bize:

“Yaratan Rabbin adıyla (besmele ile) oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku ve öğren! İnsana bilmediklerini öğreten ve kalemle yazdıran Rabbin Ekrem’dir (en cömerttir).” (Alak Suresi;96/1,2,3,4,5).

İzah: Alak, insanın yaratıldığı kan pıhtısıdır. Bu sureye oku manasına “ıkra” suresi de denir. Bu surede okumanın, ilim öğrenmenin üstünlüğü, insanın yaratılışı, Kalemin özelliği, bunların insana Allah’ın ihsanı olduğu, insanın bunları düşünmesi, Rabbine itaat etmesi gerektiği aksi halde azaba duçar olacağı anlatılır. İslam’ın “Oku!” emri bu surede gelmiştir.

Unutmamalıyız ki:

“Amellerin Allah’a en sevimli olanı: Az da olsa devamlı olanıdır.”(Müslim, salatü’l müsafirin,218).

Men lebün müştakıyam zühhad kevser talibi

Nitekim meste mey içmek hoş gelür huşyare su

(Fuzuli)

v Hz. Peygamberimizi çok ama çok sevmeliyiz.

Hz. Peygamberimizi çok ama çok sevmeliyiz. Çünkü Hz. Peygamber’i (sav) sevmek her müminin imanının gereğidir. Onu sadece doğumunda anmak yetmez. Medine’nin Gülü şöyle buyurmaktadır: “Üç haslet vardır ki bunlar kimde varsa imanın tadını duyar:

Allah ve Resulü’nü bu ikisi dışında kalan her şeyden ve herkesten daha çok sevmek,

Bir kulu sırf Allah rızası için sevmek,

Allah (c.c), imansızlıktan kurtarıp İslam’ı nasip ettikten sonra tekrar küfre, inançsızlığa düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak.” (Buhari).

Ya Resulallah, nice vasfetsin her eşya seni

Rahmet irsal eyledi alemlere Mevla seni

Her nice metheylesem alasın ondan ya Resul

Nur-ı zatından yaratmış Huda icla seni

Ya Habiballah vassafın senin Allah’tır

Nice vasfetsin fakir Emrah ya “Taha” seni

(Erzurumlu Emrah).

Buhari’de geçen bir başka hadiste, Hz. Ömer’in Efendimizin elinden tutup, onu kendi canı hariç her şeyden daha fazla sevdiğini söylemesi üzerine Allah Resulü (sav), Cenab-ı Hakk’a yemin ederek Peygamber’i kendi öz canından da fazla sevmedikçe kamil imanın elde edilemeyeceğini ifade etmiştir.

Hz. Ömer bu sefer kendi öz canından da fazla sevdiğini söyleyince Efendimiz (sav): “Şimdi oldu ey Ömer.” buyurmuştur. (Buhari,Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi1/31).

Yine Buhari’de geçen diğer bir hadiste imanda tam bir olgunluğa ulaşmak, Kainatın Sultanı’nı evlat, anne ve babadan daha fazla sevmek şartına bağlanmıştır. Müslim’de geçen bir kayıtta ise bu şartlara eşi ve malı da eklenmiştir.(Buhari,İman:8;Müslim,İman:69,70).

Aslında şu ayet-i kerime de bu hususları çok iyi özetlemektedir:

“Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesata uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler (evler, konaklar, köşkler) size Allah’tan, Resulünden ve Allah yolunda cihat etmekten daha sevgili ise artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. (Tevbe9/24).

Ayeti açıklayan alimlerden Zemahşeri’nin şu tespiti bu noktada çok önemlidir: “Bu ayet-i kerime oldukça ağır hüküm ihtiva etmektedir. Ondan daha ağır hüküm ihtiva eden bir ayet göremezsiniz.” (Keşşaf,2/181).

Resulüm! De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Al-i İmran suresi:3/31).

Ayrıca imanın tadını tatmak, itaatlerden lezzet almak, din uğrunda zorluklara katlanmak Efendimizi sevmeye bağlıdır. Bir diğer husus olarak da şunu ifade edebiliriz ki; mümin ahret yurdunda sevdikleri ile beraber bulunacaktır. Bunun içindir ki Hz. Enes, “Allah’ı, Resulü’nü, Ebu Bekir’i, Ömer’i seviyorum. Her ne kadar onların amelleri gibi amelde bulunamadıysam da onlarla birlikte olacağımı ümit ediyorum.” diyerek, bizlere de Efendimizin kendisine müjdelediği: Kişinin ahrette sevdikleriyle beraber olacağı, hakikatini haber vermektedir.