Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ortaya çıkması sonrası okullar tatil edilince, özel okullara ödenen ve çocukların eğitim görmediği sürenin de parasının talep edilmesi tartışma konusu oldu. Tüketici Hakları Uzmanı Nesih Tanrıverdi, Bugün Gazetesine özel açıklamalarda bulunarak, tüketicilerin haklarını anlattı. 
Gelinen noktada okul ile öğrenci velileri arasında yönetilmesi gereken bir sürece ve bu süreci etkileyen bir takım uyuşmazlıkların olduğunu belirten Tanrıverdi, ‘’Başlangıçta örgün eğitim almak için sözleşme imzalayan veliler bugün uzaktan eğitimle yetinmek zorunda imiş gibi bir durumla karşı karşıya kalmış gibi görünüyor. Durumu kabullenemeyen ve okul yönetimleri ile anlaşma ortamı bulamayan kimi veli hakem heyetine,  yüksek meblağlı talebi olan kimi veliler de Tüketici Mahkemelerine başvurmaktadırlar’’ dedi. 
Konu sadece eğitim olsa, belki çok daha kolay yönetilebilir diyen Tanrıverdi şunları kaydetti;
‘’Bir durumdan söz etmek mümkün iken eğitimin yanında her okula göre değişen farklı hizmetler söz konusu olduğundan problemin çözümü de daha karmaşık bir hal alıyor. Okuldan okula farklılık göstermekle birlikte özel okulların yemek, sosyal aktiviteler, spor, dergi, kitap, hatta pansiyon hizmeti gibi hizmetler verdiğini biliyoruz. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var, velilerin ezici çoğunluğu eğitim hizmetinin verilmesinde eksiklikler bulunduğunu, sözleşmede belirtilen ücret yerine özel okulların öğrenciye verdiği hizmetlere karşılık gelen belli miktarda bir ücret ödemeyi kabul ettiklerini gözlemliyoruz.  Okul yönetimlerinin ise, örgün eğitim vermek istedikleri halde buna idarece izin verilmediğini, dolayısıyla eğitimin bu şekilde verilmesinden sorumlu olamayacaklarını ileri sürerek genellikle sözleşmede belirlenen ücretin tamamını hakkettiklerini iddia ederek ücret indirimine yanaşmadıkları da bilinen bir gerçektir.’’  
‘’Salgın mücbir sebeptir ve okul yönetimleri istese bile sözleşmedeki yükümlülükleri yerine getiremezler ancak tüketici(veli)ler de gelinen noktada özel eğitim kurumundan beklediklerinden çok farklı bir eğitim türünü kabul etmek zorunda değildirler. Gelinen aşamada yapılması gereken, eski sözleşme feshedilerek yeni duruma göre uyarlanmış/güncellenmiş yeni bir sözleşmenin inşa edilmesi idi, bu gereği yerine getirmekle yükümlü olan da elbette okul yönetimidir.  Çünkü, Türk Ticaret Kanunu’nun 18/II' maddesine göre, ‘Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.’ Dolayısıyla salgın nedeniyle örgün eğitim verme imkânı ortadan kalkan okul yönetimleri yeni durumla ilgili harekete geçerek veliler ile yeni sözleşme yapmalı ve yola devam edilecekse öyle devam edilmeliydi.’’ 
Basiretli tacir gibi davranmakla yükümlü olan tacirin bunu yapmamasının ceremesinin tüketiciye yükletilmesi hakkaniyetle bağdaştırılamayacağını ifade eden Tanrıverdi, ‘’Örgün eğitimi daha kaliteli almak için ücret ödeme yükümlülüğüne katlanan tüketicilerin sözleşmede kararlaştırılanın dışında, kalitesi tartışmalı bir eğitim şekline zorlanmasını da hukuki bulmak her türlü izahtan varestedir.  Bu nedenle, tüketiciler, yukarıda belirtilen gerekçelerle, örgün eğitime ara verilen tarih itibariyle geriye dönük olarak sözleşmenin feshini isteyebilirler diye değerlendiriyorum’’ dedi. 
Tanrıverdi, tüketici sözleşme ile bir ilgisi bulunmasa da özel okuldan şöyle ya da böyle bir hizmet almaya devam etmişse buna karşılık gelen ücreti ödemesinin de hakkaniyete daha uygun olacağını söyledi.
Hizmet verilmesine imkân bulunmayan eski sözleşme tadil edilmeli  ‘uzaktan eğitim’ ile ilgili adeta yeni bir sözleşme ihdas ediliyor gibi yeniden imza edilmelidir diye düşündüğünü söyleyen Tanrıverdi; 
‘’Bilirkişi atanmak suretiyle, piyasa şartlarına göre ne kadar ücret ödenerek bu tür eğitimin alınacağı tespit edilmeli ve varsa verilmiş başka hizmetler, bunların maliyeti de eklenmek suretiyle tüketiciye ait yükümlülük ortaya çıkarılmalıdır. Ancak bu yapılmayıp eski sözleşme hükümleri üzerinden sonuca gitmek istenirse, bu takdirde birkaç boyutun bir arada değerlendirilmesi gerekir. Bilindiği gibi, özel okullar bağlı bulundukları il ya da ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde ‘özel öğretim büroları’ ihdas edilmiştir ve özel okullar yıl boyunca verecekleri tüm hizmetleri eğitim yılı başında bu büroya bildirir ve onay alırlar. Dolayısıyla hem haksız şartlardan arındırılmış sözleşmedeki yer alan şartlara, hem de tüketicinin ücret iadesi talep ettiği okulun özel büroya verdiği taahhütlerine bakılmalıdır. Sonrasında taahhüt edilen veya sözleşme ile bağlanan şartlar bağlamında verilmesi gereken hizmetler belirlenmeli ve bilirkişiler marifetiyle yine sözleşmede kararlaştırılan toplam ücrete karşılık gelen her bir hizmet tek tek kuruşlandırılmalıdır. Salgın sürecinde verilmeyen hizmet kalemleri ve bunlara karşılık gelen ücretler düşülmeli verilen hizmetlere karşılık gelen ücretler ortaya çıkarılmalıdır. Eğitime karşılık gelen ücret için de ayrı bir değerlendirilme yapılmalı, piyasa şartları göz önüne alınarak uzaktan eğitimin maliyeti tespit edilerek tüketicinin bu konuda yükümlü olduğu ücret belirlenmeli daha önce tespit edilen örgün eğitim ücreti ile oluşan farkın tüketiciye iade edilmesi sağlanmalıdır’’ diye konuştu. 
NE OLMUŞTU? 
Haber Türk’te ise konuyla ilgili olarak Esra Boğazlıyan şu ifadelere yer verdi; 
Kovid salgınıyla okulların kapanması ve çok geçmeden de tatilin uzayacağının anlaşılmasıyla birlikte özel okulların durumunu yazmaya başladım. Velilerin ‘servis, yemek ve okul ücretleri ne olacak’ kaygısı ilk andan itibaren başladı haklı olarak. Okulların eylüle kadar açılmayacağının açıklanmasıyla birlikte de bu kaygılar isyana dönüştü tabii ki. Bu süreçte velilerin isyanını da sık sık dile getirdim. ‘Yenmeyen yemeğin, binilmeyen servisin, gidilmeyen okulun parası mı ödenir’ diyerek…
2 YIL SONRA İADE Mİ OLUR!

Önceleri özel okullar bırakın okul parası iadesini, yemek ve servis paralarının iadesine bile sıcak bakmıyordu hiç. Velilerin başvuruları ve burada bizim yani medyanın da payı çok büyük, bizim de ısrarlı yayınlarımız üzerine özel okullar, öğrencilerin okullara gitmediği dönemlere ilişkin servis ve yemek ücretini mahsuplaşmayla ödeyeceğini duyurdu. Gelin görün ki o mahsuplaşmayla ilgili büyük sıkıntılar var. Örneğin bazı okullar yemek ve servis mahsuplaşmasından büyük kesintiler yapıyor. Yemek ve servisin yüzde 30-33’ünü, onu da 2021-2022 dönemindeki kayıt sırasında ödeneceğini duyuruyor. Yani şaka gibi ama öğrencilerin yemedikleri yemeğin, binmedikleri servisin geri ödemesini 2 yıl sonra yapacak okullar var. Şimdi buradan okul ismi vermeyeyim ama anlı şanlı, Türkiye çapında yüzlerce şubesi olan okullar yapıyor bunu. Ayıptır, günahtır!

GÜNDE 1 SAATLİK ONLİNE EĞİTİM VADEDİLEN HİZMETİN YERİNİ TUTAR MI!

Servis ve yemek ücretlerinin iadesinde bile büyük sıkıntı yaratan özel okullar, öğrencilerin okula gitmedikleri 90 günlük döneme ilişkin eğitim ücretinin iadesini ise konuşmak bile istemiyorlar. Neymiş, uzaktan eğitim vermişler. Günde 40 dakikalık, bilemediniz 1 saatlik uzaktan eğitimin örgün eğitimin yerini tutmayacağı aşikar. Üstelik yasa da açık. Bir önceki yazımda dile getirdim. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 13. Maddesi’ne göre ‘vadedilen şekilde özellik taşımayan hizmet ‘ayıplı hizmet’ olarak tanımlanıyor. Peki uzaktan eğitim, özel okulların kayıt sırasında vadettiği hizmetin özelliğini taşıyor mu? Hayır… Tüketici Başvuru Merkezi Başkanı Aydın Ağaoğlu da bu görüşte ısrarcı. Bir önceki yazımda, Aydın Ağaoğlu’nun görüşlerine yer vermiştim. Ağaoğlu, velilerin yemek+servis+eğitim ücretinin iadesiyle ilgili Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuruda bulunabileceğini söylemişti. 10 bin 390 liraya kadar olan çekişmelerde Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurulabilir.

HEM ZAM HEM DE ÖDEME PLANINDA ZORLUK
Dedim ya, özel okullar öğrencinin okula gitmediği 90 günlük eğitim ücretinin iadesinin lafını bile ettirmek istemiyor, üstüne bir de önümüzdeki dönem için zam yapıyor. Şimdi, 2020-2021 eğitim-öğretim döneminin kayıtları başladı. Özel okullar, fiyat ve ödeme politikasına aynen devam ediyor. Sanki pandemi yokmuş, velilerin ekonomik zorluklar içinde olabileceği mümkün değilmiş gibi…
"FEDAKÂRLIK NİYE HEP VELİYE YÜKLENİYOR?"
E hal böyle olduğundan okullar kaynıyor… Kelimenin tam anlamıyla… İstisnasız her okulda bir tartışma, isyan var. Özel okul velileri, kurdukları WhatsApp gruplarıyla, sosyal medya hesaplarıyla özel okulların bu anlayışsızlığına isyan ediyor. Çok ama çok haklılar… Şu son birkaç gündür bana ulaşan onlarca veli oldu. Çeşitli okullarda çok çeşitli sorunlar var ama veliler şu ortak paydada birleşiyor: “Özel okullar çocukların okula gitmedikleri 90 günün parasını iade etmiyor, evet öğretmenlerin ücretlerini ödediler, ödemeleri de gerekiyordu zaten ama öğretmenler için devletten destek de aldılar. Ayrıca diğer giderleri düştü. Zaten öyle bir fiyat politikaları var ki yüksek oranda karları var. Yani 90 günlük eğitim ücretini ödeseler bile kardan zarar edecekler. Bu yetmiyormuş gibi yeni eğitim yılı için yüzde 15-16 oranında zam yaptılar. Birçok veli pandemi sürecinde işini kaybetti, büyük güçlükler yaşadı, yaşıyor. Özel okulların ise umurunda bile değil…” Bir velinin anlattığı ise çok çarpıcıydı: “Dün, İstanbul’da ünlü ve köklü bir özel okulda kayıt yeniledim. Hem zam yapmışlar hem de ödeme planında zorluk çıkardılar. İlle de kendi belirledikleri ödeme planı üzerinden ödeme yapılması için veliyi zorluyorlar. Zaten bankalarla anlaşmalılar. Bırakın da bankayla anlaşıp kendi ödeme planımızı çıkarabilelim. Ama yok! İlle de veliye zorluk çıkaracaklar. Çok yazık! Niye pandemi sürecinde özel okullar elini taşın altına koymadı! Fedakarlık niye hep veliye yükleniyor!”
Veliler bu isyanlarda son derece haklı.
Bakalım bu sesleri duyan olacak mı?
HABER-FOTO: ÖMER FARUK SALMAN

Editör: Haber Merkezi