Bizim ülkemizin en büyük sorunu belki de bu konu…

Geçtiğimiz günlerde İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’da bu konuda en istikrarlı cevabı verdi.

Kahramanmaraş Başta olmak üzere 81 ilde Ak kadınlar Turuncu çizgi mesajı veriyor.   

sorunda değil aslında düzeltilemeyen, bir çare bulunamayan, utanç verici hâl.. Kadına şiddet..

Neler yapılmadı ki bu durumun önüne geçmek için yine de bir gelişmesi yok ve hala şiddetin, tacizin, tecavüzün önüne geçmek için devletimiz ve bütün sivil toplum kuruluşları, dernekler ve ismini sayamadığımız kadar birçok insan bu vahşete dur demek için çaba sarf ediyor.

Ama nedense bizim ülkemizde kendini asarım keserim diye nitelendiren ve ataerkilliği ön plana atarak 'ya benimsin ya kara toprağın' diyen insan müsvetteleriyle aynı havayı soluyoruz ne yazık ki!.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete karşı uluslararası mücadele günüdür.

Bugün kadınların kendilerine hayatı zindana çeviren erkeklere karşı uluslararası dayanışma ve haykırma günüdür.

Amaç farkındalık yaratmaktır ve tüm kadınları erkek şiddetini lanetleyerek ve karşısında mücadele etmeye çağırdıkları bir gündür.

Peki, şiddet dediğimiz davranışı sergilemekteki amaç nedir?

Burada erkeğin salt erkek olmasından kaynaklı kendince haklı gördüğü olgu bu tür soruların birincil cevabıdır sanırım.

Ailede başlayan şiddet mahallede ve toplumun tüm kesiminde kendini gösterebiliyor.

Okumuşlukla kendini gerçekleştirmeyi başaramayan erkek cinsi okumak ve okumamak arasında bir ayrım çizememektedir kadın konusunda.

Nitekim son yıllarda özellikle üniversite mezunları arasında kadına yönelik şiddetin ilkokul ve ortaokul mezunlarına oranla daha yüksek olması sanırım ne demek istediğimi anlatmak açısından yeterdir.

Aslına bakarsanız kadınların en çok mücadele etmesi gereken ve sanırım en çok zorlanacakları şey kadının kendi cinsine erkek tarafından uygulanan şiddeti meşru görmesidir.

Kadının erkekleştiği feodal toplumlarda kadına erkek tarafından uygulanan şiddetin bazı haklı gerekçelerinin olduğuna inandırılmıştır.

Kendisinin görmüş olduğu şiddetin geleneksel olarak sürmesi gerektiği fikrindedirler.

Ve” beyimdir, hakkı vardır” yaklaşımı bunun nasıl özümsendiğinin göstergesidir.

Kadına şiddeti uygulayan bu insanlarda acizlik duygusu ve kendini ispatlama düşüncesi kesinlikle var ve bu insanlar geçmişinde sorunlar yaşayarak o hale gelmiş yardım alması, tedavi görmesi gereken durumdadırlar.

Geçtiğimiz günlerde de Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününü kutlamışken bu önemli günün nasıl ortaya çıktığına da bakalım.

Kadına yönelik şiddet, ulusal ve uluslararası tüm gelişmelere rağmen, coğrafi sınır, ekonomik gelişmişlik ve öğretim düzeyine bakılmaksızın tüm dünyada ve kültürlerde yaygın olarak görülen evrensel bir sorundur.

Bu önemli günü sadece bir güne sığdırmamamız gerektiğini ve kadınlarımızı çocuklarımıza her ne olursa olsun şiddetle bir çözüm gösterilmeyeceğini insanlara aktarmak için birlikte çaba sarf edelim. Özellikle Kahramanmaraş gibi güzel bir şehir için Kızlarımız, çocuklarımız, annelerimiz korumak kollamak bizlerin elinde ve bu canilere göz yummayalım her kim olursa olsun susmayın ve susturulmanıza müsade etmeyin.

Sana ruh üflendiğinde bir kadının karnındasın, ağladığında bir kadının kucağındasın, aşık olduğunda kadının kalbindesin.

Ona güzel davran.

Olay bireysel bir olay değil toplumsal bir olaydır.

Her ne kadar ben şiddet uygulamıyorum dese de erkekler içerisinde yaşadığımız toplumda Erkeklerin uyguladığı şiddete tanıklık ediyoruz.

Yada TV’lerden tanık oluyoruz.

Ve sessiz kaldıkça suç ortağı oluyoruz…

Bir Kadın olarak Kadına Şiddete dur demek lazımdır düşüncesi ile

Kalın Sağlıcakla…