İletişim kurmak daha doğrusu doğru iletişim kurmak iş yaşantısında başarıyı beraberinde getiriyor. İletişim düşünüldüğü kadar karışık bir kavram değil. Ne anlatmak istediğiniz, kime anlatacağınız ve iletişim kuracağınız kişi veya kişilerin anlayacağı şekilde iletebilmeniz önemli. İş yerindeki pozisyonunuz ne olursa olsun anlaşılmak ve karşınızdakini doğru anlamak için bazı detaylara dikkat etmeniz gerekir.Tabii bunların başında Selamlaşmak önemli bir kavram…

Selam, her kime verilirse ona en kısa yoldan seni insan yerine koyuyorum ve umursuyorum demenin en kestirme yoludur.

İnsanlar tanınmayı umursuyor ve selam almayı, isimlerini duymayı umuyor. Fakat her nedense selam ve kısa hasbıhal genelde karşıdan beklenir. Verildiğinde içten bir karşılık alınmayınca ise insanlar buna layık değil diye içselleştirilir. Oysa selama küsülmez. Beklentisizce, bol bol selam vermek kişinin gelişmişliği ile ilgili önemli bir göstergedir. Güzel insan tevazu sahibidir, tevazuya haiz kişi standart davranışlarını her durumda sergilemeyi huy edinmiştir.

Gülümsemek, kişisel ve profesyonel hayatı en olumlu etkileyen araçlardan birisidir. İnsanı çok genç, öz güvenli ve çekici gösterir. Güler yüzlü yöneticiler motive eder ve çalışanlarına ilham verir. Satın alma yapacak müşteri dahi genelde güler yüzlü olanı seçme eğilimindedir. Gülümsemek iş görüşmesine gideni enerjik ve istekli gösterir. Hekim hasta ilişkisinde bile hastasını gülümseyerek karşılayan hekimlerin hastalarının tedaviye uyum sağladığı görülebilir.

İletişimde ilk izlenimin etkisi yadsınamaz fakat ilk izlenimlerin yanıltma ihtimalinin yüksek olduğu kabul edilir. Ön yargılar bazen çok olumlu bazen ise çok olumsuz halde iletişim için yıkıcı etkiler yapabilir. Doğru olan insanlara karşı beyaz bir sayfa olmaktır. Çoğunlukla şekilci yaklaşıp özü ıskalıyoruz ve genelde yanılıyoruz. İki türlü ön yargı etkisi vardır.

Tabi Kahramanmaraş gibi Anadolu kuşağında farklı algılar da mevcut…
Dış görünüşün yada sahip olunan özelliklerin kişilerle ilgili diğer niteliklere dair olumlu ön yargılar yaratmasıdır. Çok yakışıklı yada güzel birine dair olumlu düşünce geliştirme, hemşehrimizi hemen benimseme, aynı takımı tuttuğumuz kişiye ani sempati geliştirme vb
İnsanları dış görünüşlerine, münferit olaylara, cinsiyetlerine yada onlara has bazı özelliklere göre kategorize edip etiketleme ile olumsuz ön yargı edinmedir.

Aslında çoğu iletişim kazasına sebebiyet veren şey kullandığımız dildeki üslup hatalarıdır. Eskiler uygun dille anlatmaya “lisan-ı münasip” derlerdi. Lisan-ı münasip deyimi bir şeyin en uygun halinin temini için kullanılacak anlatım etkinliği ve ustalığı anlamına gelir.

Tam tezattı ise “sürç-i lisan”dır. Manası ise konuşurken istemeden yanlış bir söz söylemek, kelimeyi doğru telaffuz edememektir. Sonuçları genelde yıkıcıdır. Düzgün iletişimde kabadayılığa, tehdite, hakarete ve eksik hissettirmeye yer yoktur. Özgün bir üslupla kendini diplomasi hünerini de kullanarak ifade etmek gerçek bir iletişim marifettir. Duyguları yerli yerince ifade etmeyi öğrenmek gerçek bir gayret ister.

Düşüncelerin tozunu alarak temiz konuşmak, boş konuşmamak, çok konuşmamak, usule uygun konuşmak dinleyeni de motive eder. Eflatun ‘’Konuşma aklı kullanma sanatıdır’’ der. İyi konuşmacı dinleyenin nabzının tutma becerisine sahiptir. Ağır konuşmasıyla bıktırmaz ve hızlı konuşmasıyla yorup, yıldırmaz. Konuşma esnasında fakir kelime haznesine sahip olmak bolca hani hani, yani yani, şey, atıyorum, sallıyorum, ımmmm, hımmm gibi konuşmayı sıkıcı forma sokma etkisini beraberinde getirir. Sesin tonunun ve vurguların fikir ile örtüşmesi ve kibir, korkaklık, dalgınlık gibi dinleyeni rahatsız edecek etkiler yaratmaması önemlidir. İyi konuşan kişilerin ortak iki özelliği iyi dinleyici ve iyi okuyucu olmalarıdır.