“Ey kardeşim! Sen fikirden ve düşünceden ibaretsin. Senin varlığın bunlardandır. Geri kalan sinir ve kemiktir ki, onlar hayvanlarda da vardır.(Mevlâna)

Yazılarımıza kimi zaman bir Allah dostunun özlü sözü ile başlıyoruz, bereketli olsun diye. İnşallah bugünkü Mevlâna Hazretlerinin sözüde yüreklerimize ve zihnimize şifa olur…

Mevlâna çağa ve çağlara ışık olmuş bir insan, bir başka sözünde de diyor ki, “Ey Tanrı kitabının nüshası insanoğlu! Sen, kâinatı yaratan Hakk’ın güzelliğinin bir aynasısın!

Bediüzzüman ise bu özlü sözü bir başka ama aynı anlamda anlatırken, “Hayat, iman ile hayat bulur. İman insanı insan eder, belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi iman ve duadır.” (Sözler, 503-504) “İnsan, nur-u iman ile alây-ı illiyyine çıkar; Cennete lâyık bir kıymet alır.”( Sözler, s. 495 )der.

Mevlana’nın fikir ve düşünceden ibaret dediği insan için iseBediüzzaman, fikir ve düşünceyi iman ile taçlandırır hakiki insanın imanlı olması gerektiğini vurgular…

Sonra da İnsanın içinde cehennem ağacı Zakkum (terbiye edilmemiş nefsi) olduğu gibi, cennet ağacı olan Tuba’nın çekirdeği hükmündeki (İmanda) doğuştan vardır.  İnsan fıtrat üzere doğar. Anne ve babası, öğretmeni, ustası çocuğu doğru eğitirlerse, çocuk meleklerden daha üstün olduğu gibi, manevi eğitimini almaz ise hayvanlardan daha aşağı olur.

İKİ KUTUPLA İNSANOĞLU

İşte yukarda bahsettiğimiz insanoğlu günahları ya da yanlışları da iyilikleri de yapma kabiliyetine sahiptir. Bundan dolayı da imtihan dünyasındadır. Bazı ‘insanlar’, insan görünümlü canavarlardır. Doğru yoldan çıkmışlardır, en büyük günahları rahatlıkla yapabilir.

Fitne çıkartır, tüm dünyayı birbirine düşürür işte virüs örneğinde bunu net olarak yaşamaktayız. Kimi insan ise doğruya yönelmiştir, cüzi iradesini bu bağlamda kullanmaktadır.

Yaratana sığındığı için de, bu dünyasını da, diğer dünyasını da cennet edebilmiştir. Peki nedir bunun sebebi?

Hidayetin kaynağı, yüce kitabımız Kur’andır. Kur’an doğru yolu göstermiştir. Dolayısı ile bizler yavrularımızın yolunu Kuran’ın nura ile nurlandırmamız gerekiyor.

Bu nedenle, çocuklarımızın güzel ahlaklı olması için, kalp eğitimine biraz daha ağırlık vermeli. Ana sınıflarında karekter eğitimi yapılmalı. Yaş özelliklerine uygun hikayeler, çizgi filimlerle yavrularımız kişilikli ve ahlaklı olarak eğitilmeye çalışılmalı. 

YARIŞMA EĞİTİMİ OLMUYOR!

Çoğumuz okullara, sınavlarda başarılı olmak, sonra bir işe girmek, evlenmek ve hayatımızı devam ettirmek için gideriz. Oysa bu kadük bir düşüncedir!

Yarışma eğitimden vaz geçilip, yardımlaşma, dayanışma ruhunu kazandıracak, kişinin ilgi alanlarına yönelerek hayata hazırlanacağı bir sisteme geçilmeli.

Yoksa biz gazete ve internet sayfalarında daha çok cinayet, fuhuş, hırsızlık, terör, kaçakçılık, madde bağımlılığına yönelik olumsuz haberler okumaya devam ederiz.

Her şeyin bir zamanı vardır, zamanında gerekli tedbirler alınmaz ise, ileride çok daha vahim sonuçlarla karşılaşılır.  Bu konuda uyarılar yapıyoruz, geç olmadan tedbir alınsın istiyoruz…

Bizim derdimiz tabi ki ülkemiz, çünkü ülkelerin en büyük zenginliği yetişmiş insan gücüdür. Eğer gençlerimizi başıboş, idealsiz, ülküsüz, mefkûresiz, imansız, ahlaksız yetiştirirsek bunun bedeli olacaktır. Tam tersi, imanlı olursa, hepsi birer sultan olur. Karakollarımız, adliyemiz, hastanemiz, hapishanelerimiz boşalır, devletin yükü azalır, asayiş sorunu yaşanmaz. Böylece hem devlet hem millet rahat eder.

Yazımı, şöyle tamamlayayım, insan ruh ve bedenden oluşmuştur.  Hem fenni ilimlere hem de dini ilimlere ihtiyaç duyar. Birde her insan farklı yaratılmıştır. O farklılığı bulup, baskın zekâ ve istidadı doğrultusunda eğitmek ve yönlendirmek gerekiyor…

Kalın sağlıcakla.