HANİ en son yazımızda “Maraş’tan ilginç hikayeler yazacağız” dedik ya…

Bugünkü yazımızda da “Süyük otu” diye kimlere denir onu ele alıyoruz, yazımız hiç kimseye ithafen değildir.

Aslında bu da bir kader, bu da bir kısmet işi…

İnsanlara, insanlığa, etrafında yaşayan bütün canlı varlıklara, Maraş tabiriyle ite köpeğe, kurda kuşa faydalı işler yapıp, gönülleri kazanabilmek, kibirden uzak olabilmek, nasip olmuyor, olamıyor her kişiye…

Özellikle resmi kurumlarda yani kamunun vergileriyle maaşını alıp kamuya hizmet etmekle yükümlü olan atanmış ve seçilmişler…

Kimisi bu kente gelip iz bırakıp gidiyor, kimisi de ot gelip saman gidiyor, gidecek!

Tabi sadece yöneticiler değil, Kahramanmaraş toplumu da öyle çok duyarlı, öyle çok olumlu ya da olumsuz yönde tepkisel bir toplum değil.

Sabah kalktığından, akşam yatıncaya kadar, eğer beynine yeterince şeker gidiyorsa yeter böyle insanlar için.

Yani anlayacağınız aslında tam da “kel başa şimşir tarak” misali bir durum var ortada.

Ve fakat, buna rağmen…

Bilinmelidir ki, bu memleketin ekmeğini yeyip, suyunu içen, bu memleketin insanlarının verdiği vergilerle maaşlarını alan atanmışlar, seçilmişler ve kayyum gibi gelenler, bu memleketin insanına hizmet etmek durumunda ve hatta zorundadır.

Kibrinizi, ukalalığınızı, insanlara tepeden bakmacıklarınızı gidin evinizde eşinize, çocuğunuza yapın, bize değil.

HİÇ BİR İŞE YARAMADAN KURUYUP GİDECEKSİN!

MARAŞ’IN yerlilerinde sıkça söylenen bu söz var: “Lan de get süyük otu!”

Bu memlekete hizmet amacıyla gelen süyük otları, saman olup geriye gerisin geldikleri yere dönecekler ama bizim zaman kaybımız olacak.

Bilirsiniz eskiden toprak damlı evlerimiz vardı. Üzerleri kışın yağmurda, karda evin içine akmasın diye silindir bir taşla sıkılaştırılır, yani lovlanırdı.

Lovlama esnasında lov, damın ucuna gelince ince bir ayarla durdurulur, gerinsin geriye devam edilirdi.

İşte o lovun değmediği damın en ucundaki kısımlara “Süyük” orada baharda biten otlara da “Süyük otu” denirdi.

Velhasıl bu otlar hiç bir hayvana nasip olmadan, hiçbir işe yaramadan, kısa sürede kurur giderdi.

Eyyyy burnundan kıl aldırmayanlar!

İşte biz Maraşta hiç kimseye faydası olmayanlara, “Hadi ordan lan, de get süyük otu” deriz!

SEN KİMSİN Kİ, KİBİR ABİDESİ!

ZAMAN-I behrinde siyaset bilimci Mahir Ünal, “Yav kendini çok da önemseme!” dediğinde canım sıkılmıştı.

Bir süre düşününce aslında Ünal’ın söylediği sözün aslında kendimizi aşağılama anlamında olmadığı sonucuna ulaşmıştım.

Bu kentte de mâlum “kibir abideleri” var!

Onlara diyorum ki;

Sen, kâinatın içindeki sayısız galaksilerin birinde, yani adı dünya olan bir gezegende, ortalama 70 - 80 yıl yaşayan bir canlı formundan ibaretsin.

Bil ki, galaksimizde, benden senden önce 120 milyar insan yaşayıp öldü.

Bak sana bir şey diyeyim, burnundan kıl aldırmayan “kibir abidesi” bey!

Var ya senin kendi hayatındaki 20-30 kişinin haricinde de sen kimsenin umurunda değilsin!

Hani o çok bilmiş tavırların, kibirlerin, kaprislerin, egoların, büyüklenmelerin falan var ya, işte onların hepsi de boşuna…

Yani bil istedim beyefendi!

BEYTULLAH’A OY VERİN LÜTFEN

KONUYU MHP Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Ömer Emrah Satıcı hatırlattı, teşekkür ederim.

2019 Anadolu Ajansı yılın fotoğrafları oylaması, spor katagorisinde hemşehrimiz, Milli Paralimpik Yüzücümüz Beytullah Eroğlu’nun fotoğrafına oy vermeniz dileğiyle…

Beytullah’a oy vermek için Anadolu Ajansı veb sitesini tıklayabilirsiniz…

YATACAK YERİ YOK

BU ŞEREFSİZLERİN!

HAYVAN Barınağında sokaklardan toplanan garip hayvanlara eziyet, işkence ve her türlü melaneti yapan Kahramanmaraş’ı ülke geneline rezil eden vicdan yoksunu, şerefsiz ve haysiyetsiz, alçak insan müsveddelerinin…

YATACAK YERİ ÇOK

TEKKELİ GÜLMEZOĞLU

OKUL kantinlerini otokontrol ile takip ettiklerini ve sağlığa zararlı, tehlikeli ve uygunsuz hiçbir ürünün satılmadığını ve satılamayacağını açıklayan Kahramanmaraş Kantinciler Başkanı Abdülkadir Gülmez’in…