Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin (TUBİM) verilerine göre madde kullanım yaşının 132'ye düştüğünü belirtilirken Eğitim ve gelir seviyesi düşük bölgelerde uyuşturucu kullanımının daha fazla görüldüğünü dile getiren Av. Feriha Cansu Aksoy, “Çocuklarımıza boş zamanlarını dolu geçirmelerini sağlayacak etkinlikler yaptırmalıyız. Çocuklar başarılı olduklarını gördükçe özgüvenleri artıyor ve bu tip davranışlardan uzak durabiliyorlar” dedi.

Madde Bağımlılığına Özgüveni tam olan çocuklar bağımlılıktan uzak durabilir diyen Av. Aksoy, Madde Bağımlığının etkilerini ve kanundaki cezasını açıkladı.

BAĞIMLILIK HEM ŞAHSA HEM ÇEVREYE ZARAR!

Maddenin hayatı olumsuz etkilediğini ve he şahsa hemde çevreye zararlar verebileceğini dile getiren Av. Feriha Cansu Aksoy, Yaşam koşulları ve teknolojik gelişmelerin insan ilişkilerini değiştirdiği ve yalnızlaşmayı artırdığı günümüzde bireylerin sağlıklarını ve üretkenliklerini tehdit eden zararlı yönelimlere kolaylıkla başvurabildikleri görülebilmektedir. Uyuşturucu madde; bireylerin duygularında, düşüncelerinde ve buna bağlı olarak davranışlarında olumsuz değişikliklere neden olabilen bir kez alındığında bile bağımlılık yapma riski taşıyabilen zaman içerisinde bireyler üzerinde ekonomik ve sosyal sorunlara yol açabilen ve kullanımının ve satışının da kanunlarca yasaklandığı bir madde türü olarak tanımlanabilmektedir.  Uyuşturucu madde bağımlılığı ise; vücudun bir ya da birden fazla işlevini olumsuz yönde etkileyebilen kişinin zarar gördüğü halde bu maddelerin kullanımın bırakılamaması olarak tanımlanabilmektedir. Madde bağımlısı olan birey, her durumda ve her koşulda maddeyi alabilmek için engellenemeyen bir istek duyabilmekte, madde kullanımına ara verdiği zaman yoksunluk belirtileri yaşayabilmekte ve zaman içerisinde madde kullanım dozunu da artırabilmektedir. Uyuşturucu madde ile ilgili yeteri kadar bilgi sahibi olamayan çocuklar ve gençler, her toplumda kullanıcı potansiyel adayları olabilmekte ve bu gençler uyuşturucu madde ticareti yapan kişilerin hedefi haline gelebilmektedir. Uyuşturucu madde suçu tek başına bir suç türü olmamakta pek çok suç türünün (hırsızlık, cinayet, trafik, taciz ve tecavüz) de temelini oluşturabilmektedir” dedi.

“YAŞ ORTALAMASI 12’LERE KADAR İNDİ”

Uyuşturucu kullanımında en tehlikeli yaşlar 12-17 arasıdır ve 17-25 yaş arasında bağımlı sayısı daha da artmaktadır diyen Av. Aksoy, “Madde kullanımıyla ilgili olarak; cinsiyet, sosyo-ekonomik durum, kişilik, okul başarısı, aile, sigara ve alkol, maddelerin elde edilebilirliği, arkadaş etkisi ve yaş faktörlerinin etkili olduğu sayılabilir” dedi.

“KANUNLAR ÖNÜNE GEÇMEYE ÇALIŞIYOR”

Kanun, tıbbi zorunluluklar dışında uyuşturucu ve bağımlılık yapıcı kullanılmasını suç haline getirmiştir diyen Av. Feriha Cansu Aksoy, “Bu nedenle uyuşturucu maddelerin kullanılması, imal edilmesi, sağlanması ve satılmasının suç sayılması nedeniyle dünyanın her yerinde uyuşturucu maddeler etrafında suçluluk hali oluşmaktadır. Bunun dışında bu maddelerin etkileri dolayısıyla kişiler doğrudan ya da dolaylı olarak yeni bir takım suç işlemeye yönelmektedir. Bağımlı olan kişi kendisinin toplum tarafından suçlu ve ahlaksız biri olarak sayılmak suretiyle dışlandığını da bilmektedir. Madde kullanımı nedeniyle iş performansında giderek düşen ve ekonomik kriz içine giren kişi ihtiyacı olan maddeyi temin edebilmek için hırsızlık, uyuşturucu madde satıcılığı ya da kuryeliği veya fuhuş gibi suçları işlemeye hazır hale gelmektedir. Ayrıca bazı profesyonel suçların (katil, hırsızlık vb.) ihtiyaç duyduğu aşırı cesaretin sağlanmasında psikoaktif maddeler suç ile ilginin bir halkasını oluşturmaktadır. Madde kullanımı ile suç arasında bir ilişkinin olduğu bilinmektedir. Bu ilişkiyi sorgulamak ve kullanılan madde tipine göre bir farklılık olup olmadığını araştırmak amacıyla bu çalışma düzenlenmiştir. Çalışma 10 ayrı merkezde düzenlenmiş, toplam 364 madde kullanıcısıyla görüşme yapılmıştır. Madde kullanıcılarının %64’ü yasalarla bir sorun yaşadığını belirtirken, madde kullanmaya başlamadan önce yasalarla ilgili bir sorun yaşayanların oranı ise %24.9 bulunmuştur. İşlenen suçların %64.3’ü madde kullanımıyla ilişkili değildir. Madde kullanıcılarının yarısının cezaevi deneyimi olduğu, %31’inin madde kullanımıyla ilişkili suçlardan, %18’inin ise madde kullanımıyla ilişkili olmayan suçlardan cezaevine girdikleri gözlenmiştir” dedi.

“SON DÖNEMLERDE ÇEŞİTLR ÇOĞALDI”

Ergenlik çağındaki gençler kendilerini ailelerine, arkadaş çevrelerine ve topluma karşı ispatlamak isterler bu işe baş koyduğunu dile getiren Av. Feriha Cansu Aksoy, “Bu yüzden sigara, alkol ve uyuşturucu maddelere oldukça yaygındırlar. Uyuşturucu kullanımı artık ortaokul düzeyine inmiştir. Bu yüzden oldukça dikkatli olunması gerekmektedir. Aileler çocuklarıyla yakından ilgilenmeli, bu maddelerin zararlarını onlara hoş bir dil ile anlatmak zorundadır. Bu maddelerin zararlarını bilen genç uyuşturucu maddelerden uzak duracaktır. Şimdi aklınızdaki en büyük soru çocuğunuzun uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığını nasıl anlayacağınızdır. Odasında bulduğunuz aliminyum folyo, kesilmiş pet şişe, sigara sarma kağıdı, enjektör gibi maddeler delil oluştursa da en büyük delil arkadaş çevresidir. Çocuğunuzun arkadaş çevresi aniden değiştiyse ve hareketleri eskisi gibi değilse kontrolü arttırmanız gerekmektedir. Uyuşturucu maddeler vücuttan uzun süre atılmaz. Kan testleriyle bu maddelerin kullanılıp kullanılmadığı kolaylıkla anlaşılabilir. Ayrıca bağımlılık tedavisi oldukça zor bir süreçtir. 6 ay ile 1 yıl arası süreçte gerçekleşen bu tedavi sürecinde gençler büyük olasılıkla tekrar maddeye dönüş eğilimi göstermektedirler. Kısacası uyuşturucu kullanımı her geçen gün daha da büyüyerek toplumlara zarar vermektedir” dedi.

“CEZALAR CAYDIRICI ÖZELLİĞİ TAŞIYOR”

Türk Ceza Kanununun verdiği tanıma göre ‘suç’ yasanın cezalandırdığı hareket olarak tanımlanmaktadır diyen Av. Aksoy, “Bireyleri suç işlemeye yönelten birçok faktör olabildiği gibi uyuşturucu madde bağımlılığı da suç işlemeye yönelten nedenler arasında yer alır ve uyuşturucu kişilerin durum ve davranışlarında değişime yol açarak, bireyleri suçun mağduru durumuna getirebilmektedir. Uyuşturucu madde etkisi altında işlenen şiddet, saldırganlık ve hırsızlık suç türlerinin dışında trafik kazaları, medde kuryeliği ve cinsel saldırı gibi suç türleri de işlenebilmektedir

Bunun yanında kişiler madde kullanımının etkisi altındayken yanlış kararlar nedeniyle; davranış bozuklukları, kışkırtma ve saldırganlık, sahtekarlık, madde bağımlıları kullandıkları maddeyi temin edebilmek için hırsızlık olmak üzere silahlı-silahsız saldırılar, şantaj ve tehdit, adam öldürme gibi suçlara karışabilmekte, trafik kazalarına sebebiyet verebilmekte, cinsel istismar, kendine ve bir başkasına zarar verebilecek şekilde iş kazalarına neden olabilmekte ve hapis cezası sırasında da madde kullanımı gibi suçlar da işleyebilmektedirler. Çocuk hakları evrensel bildirgesine göre; 0-18 yaş aralığında olan her birey çocuk sayılmakta ve bu dönemde görülen riskli davranışların, aksaklıkların ya da yaşanılan travmaların, çocuk ve ergenlerde psikiyatrik bozuklukların gelişmesine ve çocuk ve ergenlerin bu süreç içerisinde madde kullanımına yönelmesi; mevcut sağlık durumlarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu konuda yapılan araştırma bulguları; madde kullanımı ile çocuk ve ergenlerde, silah taşıma, kavgaya karışma gibi şiddet içeren davranışlar bunun yanı sıra evden kaçma, erken yaşta ve korunmasız cinsel ilişkiye girme, akademik başarısızlık, kendine zarar verme davranışları arasında ilişki olduğunu ortaya koymaktadır” dedi.

“KULLANANLARDA ÖZGÜVEN SORUNU VAR”

Madde kullanıcılarının davranış bozuklukları, kışkırtma ve saldırganlık, sahtekarlık ve hırsızlık gibi kötü alışkanlıkları da beraberinde getirdiğini dile getiren Av. Feriha Cansu Aksoy, “Bunun yanında kişiler madde kullanımının etkisi altındayken yanlış kararlar nedeniyle; davranış bozuklukları, kışkırtma ve saldırganlık, sahtekarlık madde bağımlıları kullandıkları maddeyi temin edebilmek için hırsızlık olmak üzere silahlı-silahsız saldırılar, şantaj ve tehdit, adam öldürme gibi suçlara karışabilmekte trafik kazalarına sebebiyet verebilmekte, cinsel istismar, kendine ve bir başkasına zarar verebilecek şekilde iş kazalarına neden olabilmekte ve hapis cezası sırasında da madde kullanımı gibi suçlar da işleyebilmektedirler. Toplumda, uyuşturucu maddelerin kullanılmasını ve yayılmasını önlemek, bu maddelerin yarattığı hem bireysel hem de toplumsal problemleri en aza indirmek ve toplumda sağlıklı davranışların gelişimini sağlamak açısından önemli olabilmektedir. Madde kullanımı, insanlık tarihi boyunca önce dinler tarafından, sonrasında kanunlar yoluyla yasaklanmıştır. Bu yasaklar dönemlere göre farklılıklar göstermektedir. Yasalar karşısında madde kullanımı ve bağımlılığın saptanması ve bunun belirlenmesi büyük önem taşır. Son yıllarda alınan küresel önlemlere rağmen alkol ve madde bağımlılığı hâlâ insan sağlığını tehdit eden en önemli sorunlardan biridir. Yatkın kişilerde alkol, suça yönelimi ve saldırgan davranışları tetikleyebilir. ABD’de, alkol kullanımı ve alkolle ilişkili bozuklukların, cinayetlerin yaklaşık %50’sinden, intiharların ise %25’inden sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Çalışmalara bakıldığında, madde kötüye kullanımı veya bağımlılığı teşhisi konulan hastaların %35 ila 60’ı aynı zamanda antisosyal kişilik bozukluğu teşhisi de almıştır. Bunun doğal sonucu olarak bu kişiler arasında suça yönelme ve yasa dışı davranış sergileme oranları da çok yüksektir. Saldırı ve öldürmeye yönelik suçlarda %40-60 oranında, tecavüz suçlarında %30-70 oranında, aile içi şiddet suçlarında %40-80 oranında alkol kullanımı olduğu bildirilmiştir. Suç ile ilişkisi bakımından kullanılan maddeye özgü ruhsal ve çevresel özellikler de önemlidir. Örneğin kokain kullananlarda çok kısa sürede duygudurumda çökkünlük gelişebilir ve bu çoğu zaman diğer madde kullanıcılarında ortaya çıkan tablolardan daha ağırdır. Anayasamızın 58. Maddesinde “Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır” ifadesi; alkol ve madde kullanımını önlemenin devletin anayasal görevleri arasında önemli yeri olduğunu göstermektedir.  TCK Madde 34. (1) Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. (2) İradî olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz. TCK’ya göre, kişinin kendi isteği ile aldığı alkol (ve diğer uyuşturucu maddelerin) etkisi altında işlediği suçlardan dolayı, cezai ehliyeti ortadan kalkmaz. Türk Medeni Kanunu’nda Alkol ve Madde Bağımlılığı Olan Bireylere Yönelik Uygulamalar Toplumsal düzeni sağlamakla yükümlü hukuk kuralları bireylerin özgürlüklerini, haklarını eşit şekilde kullanmalarına ortam sağlar; yani kişilerin devlete ve diğer kişilere olan görevlerini yerine getirmelerini düzenler. Mahkemelerin psikiyatriye ihtiyaç duyduğu alanlardan biri de kişilerin medeni haklarını kullanabilecek durumda olup olmadığını, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden dolayı fiil ehliyetinin (hukuki ehliyetinin) etkilenip etkilenmediğinin ve vesayeti gerekip gerekmeyeceğinin değerlendirilmesinin istenildiği durumlardır. Medeni kanunda “fiil ehliyetine” sahip olmanın koşulları; ayırt etme gücüne sahip olmak, kısıtlı olmamak ve ergin olmaktır. Medeni kanuna göre her insanın hak ehliyeti vardır ve ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. Ancak akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden kaynaklanan akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olanlar bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahip değildir. Alkol ve madde bağımlılığı, neden olabileceği suç davranışı ile ceza hukukunu; yine ortaya çıkaracağı sosyal sorunlar nedeniyle de medeni hukuku ilgilendirmektedir. Hukuki açıdan kişinin medeni haklarını kullanabilmesi için 3 temel koşul gereklidir. Bunlar; reşit olmak, sezginlik gücüne sahip olmak ve kısıtlı olmamaktır. Bağımlılık özellikle sezginlik yani eylemlerin güdülerini ve sonuçlarını algılayabilme gücünü etkilediği için medeni hukuk açısından bağımlı kişilere TMK’nın ilgili maddesi gereğince vasi ataması yapılabilir. TMK madde 13: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da buna benzer sebeplerden kaynaklanan akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sâhip değildir.13 Bu maddeye göre “ayırt etme gücü (mümeyyizlik ya da temyiz kudreti), akla sığacak biçimde davranmak, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt edebilmeyi”, diğer bir deyişle “sezginlik gücünü” içerir. Alkol veya madde kullanımına bağlı olarak kişide hezeyan, halüsinasyon, psikolojik, sosyal ve biyolojik birtakım semptomlar gelişebilir. Ortaya çıkan klinik sendromun adı “bağımlılıktır” ve bağımlı olan kişi âilesini ve kendisini sıkıntıya düşürebilir. Böyle durumlarda, bu kişilerin TMK madde 406’ya göre hukukî ehliyeti kısıtlanabilir” dedi. (HABER: YAŞAR ERİKLİ)

Editör: Haber Merkezi