İşsizlik ve maddi imkansızlıklar nedeniyle 1996'da İstanbul'a giden 32 yaşındaki İşleyen, burada tekstil sektöründe çırak olarak işe başladı. 

3 / 52

Bir süre sonra çalıştığı işte makineleri kullanmayı öğrenen ve zamanla tecrübe sahibi olan İşleyen, iş yaptığı atölyenin ortağı oldu. 

Burada elde ettiği kazançla yeni makineler alarak işini büyüten İşleyen, memleketine dönerek devletin sağladığı desteklerden yararlanarak tekstil atölyesi açtı.

5 / 52

 "4 makine alarak kendi işimi kurdum"

İşleyen, AA muhabirine, İstanbul'da tekstil atölyesinde çalıştıktan sonra makine kullanımını ve dikimi öğrendiğini söyledi.

6 / 52

Kısa süre sonra birkaç makine alarak küçük bir yerde kendi işini kurduğunu anlatan İşleyen, şunları belirtti:

"Aklım hep doğup büyüdüğüm yerdeydi. Memlekette iş kurmak hayalimdi. Sayın Valimiz ve Kaymakamımızla da görüştüğümüzde bu işe çok olumlu baktılar. 

7 / 52

Biz de geldik burada yer kiraladık. Onlar da sonsuz destek sundu. İlçeye kazandırılan havalimanı ulaşım için büyük avantaj. 

8 / 52

Allah devletimizden ve memleketimizin büyüklerinden razı olsun. 

9 / 52

Pandemi nedeniyle biraz aksaklık yaşadık ama devam ettik. Kısa sürede fabrikamızı kurduk. 

10 / 52

Bundan 2 ay önce 30 kişiyle başladığımız işte şu anda yaklaşık 100 kişiyi istihdam ediyoruz.

11 / 52

Hedefimiz 350-400 kişiye iş imkanı sunmak. Biz bölgenin maske ihtiyacını karşılamak için de proje hazırladık. 

12 / 52

Sadece maske üretimi için 10 kişiyi işe aldık, 50 kişi almayı düşünüyoruz. Ciddi anlamda siparişler aldık. Bütün kurumlar bu konuda bize destek oldu."

13 / 52

Şu an iş birliği yaptıkları firmaların olduğunu aktaran İşleyen, kadın ve erkek kabanları ürettiklerini, işlerini olumsuz etkileyen salgının bitmesiyle hızla büyümeyi hedeflediklerini dile getirdi. 

14 / 52

 "Yüksekova artık eski Yüksekova değil"

Tekstil işiyle uğraşan bazı arkadaşlarının da ilçede yatırım yapmak düşüncelerini kendisine ilettiğini ifade eden İşleyen, şunları kaydetti:

15 / 52

"Yatırım yapmak isteyen herkes buraya gelebilir. Herhangi bir sıkıntı yok. Burada iş kurmaktan mutluyum. 

16 / 52

Vatandaşın, esnafın mutlu olduğunu görünce biz de mutlu oluyoruz. Yerli iş adamlarının dışarıda yatırım yapmaları bizi üzüyor. 

17 / 52

Ben İstanbul'da 22 yıllık ticari hayatımdaki birikimimle buraya yatırım yaptım. Bütün emeğimi buraya harcadım. Yüksekova artık eski Yüksekova değil, çok gelişti. Halkıyla, çevresiyle, ulaşımıyla her yönüyle çok büyük farklılıklar yaşandı."

18 / 52

 Kahramanmaraş'ta yaşayan 27 yaşındaki Sultan Hurç, evde yaptığı tatlıların beğenilmesi üzerine, babası ve eşinin desteğiyle kendisine ait iş yeri açmanın mutluluğunu yaşıyor.

19 / 52

Onikişubat ilçesinde yaşayan ve yaklaşık 2 ay öncesine kadar ev hanımı olan Hurç, kentteki irmik helvacısı eksikliğini fark etti.

20 / 52

Hurç, Tekerek Mahallesi'nde açtığı işletmede, Anadolu'da genellikle vefat edenlerin ardından kavrulan irmik helvasını çeşitlendirerek müşterilerinin beğenisine sundu.

21 / 52

Kendine has tarifleriyle müşterilerinin damaklarını tatlandıran Hurç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluğundan beri severek yaptığı helvanın kentteki evlerde yapıldığını fakat dışarıda satışının olmadığını fark ettiğini söyledi.

22 / 52

Bu boşluğu doldurmak için girişimde bulunduğunu ifade eden Hurç, "Kentte oturmuş bir tatlı kültürümüz var ama gidip bir muhallebi ya da helva yiyelim diyebileceğimiz bir iş yeri yoktu. Bu eksikliği fark edince bu işe başladım." dedi.

23 / 52

Kendine has tarifleriyle helvayı çeşitlendirdiğini belirten Hurç, sadenin yanı sıra fıstıklı, çikolatalı ve unlu olmak üzere dört çeşit helva ürettiğini aktardı.

24 / 52

Müşterilerinin isteği doğrultusunda da üretim yaptığını anlatan Hurç, "Esnaflığın zor yönleri de kolay yönleri de var ama çok keyifli. Öncesinde özel sektörde bir süre çalışmıştım. İnsanın kendi iş yerinin olması bambaşka bir duyguymuş. Özellikle kadın girişimcilere Kahramanmaraş halkı çok destek oluyor." diye konuştu.

25 / 52

Hurç, toplu siparişler almaya da başladığını dile getirerek "Benim en çok önem verdiğim şey, bir gelenin ikinci defa gelmesiydi. Buna çok dikkat ettim ve gözlemledim. Şu an cenaze ve taziye evleri için toplu siparişler gelmeye başladı. Günlük taze satış yapmak önemli. Helvayı ısıtmak yerine her gün taze kavuruyorum. Müşterilerin de en çok bu hoşuna gidiyor." ifadelerini kullandı.

26 / 52

27 / 52

28 / 52

29 / 52

30 / 52

Antalya'nın Gazipaşa ilçesinde yetişen keçiboynuzu (harnup), kırsalda oturan bölge halkının büyük bölümünün geçim kaynağı olmaya devam ediyor. Pekmezi de yapılan keçiboynuzundan ilçede geçen yıl 1500 ton üretilirken, rekoltenin bu yıl 2 bin ton olması hedefleniyor. Keçiboynuzunun kilosu 8-10 liraya, pekmezi ise kilosu 50 liraya satılıyor.

31 / 52

Gazipaşa'da 350 dekar arazide keçiboynuzu üretimi yapılıyor. Keçiboynuzu, özellikle ilçenin kırsal mahallelerinde hayvancılığın yanı sıra köylünün geçim kaynaklarından biri olarak ön plana çıkıyor.

32 / 52

Keçiboynuzunun ağustos ayının ortalarında başlayan hasadı ekim ayının sonuna kadar sürüyor. Keçiboynuzu, kalitesine göre kilosu 8 ile 10 liradan alıcı buluyor. 

33 / 52

Pekmezi de yapılan keçiboynuzundan ilçede geçen yıl 1500 ton üretilirken, rekoltenin bu yıl 2 bin ton olması hedefleniyor.

34 / 52

İlçe merkezine yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta bulunan Karaçukur Mahallesi'nde 70- 80 yaşlarında 20 keçiboynuzu ağacı bulunan Musa Çağlar (56), bu sezon bin 500 kilo keçiboynuzu hasadı yaptığını söyledi.

35 / 52

Keçiboynuzlarının bin 300 kilosunu, kalitesine göre 8- 10 liradan sattığını ve 200 kilosunu da doğal yöntemlerle keçiboynuzu pekmezi yapmak için ayırdığını belirten Çağlar, ortalama 4 kilo keçiboynuzundan 1 kilogram pekmez elde ettiğini ve bu pekmezi de kilosu 50 liradan sattığını kaydetti.

36 / 52

7- 8 SAAT KAYNATILIYOR

Musa Çağlar, keçiboynuzu pekmezinin yapım sürecini de Demirören Haber Ajansı (DHA) muhabirine şöyle anlattı:

37 / 52

"Hasadı yapılan harnuplar önce kasalarda yıkanıyor. Bir süre kurumaya bırakılan harnuplar, daha sonra isteğe göre öğütme makinesinde de öğütülebilir. Ama biz kendi yöntemlerimizle keser olarak bilinen demirden yapılma aletle önce keçiboynuzlarını eziyoruz. 

38 / 52

Daha sonra büyük bir varil içerisine aktarılan öğünmüş keçiboynuzları suyla karıştırılarak 10 saat suda kalıyor. Daha sonra harnup posası varilde kalıyor, suyu alınıyor ve kaynatma işlemine geçiliyor. Daha önceden odun ateşi üzerine hazırlanan kazanlara harnup suyu dökülerek 7- 8 saat arası kaynatılarak harnup pekmezine dönüşüyor. Pekmeze dönüşüm tamamlandıktan sonra soğumaya bırakılıyor ve satışa hazır hale gelmiş oluyor."

39 / 52

Manisa'da, hobi olarak başladığı arıcılığı geliştiren Murat Almışlar, gramı çeyrek altınla yarışan arı zehri üretti. Gramı yurt dışına 700 TL, kilogramı ise 700 bin TL'ye satılan arı zehri özellikle Avrupa ülkeleri tarafından büyük ilgi görüyor.

40 / 52

Turgutlu ilçesinde elektrik dükkanı işleten Murat Almışlar, 8 yıl önce kendi bahçesinde hobi olarak başladığı arıcılığı geliştirdi. Almışlar, arıcılıktan daha fazla gelir elde etmenin yollarını ararken, 3 yıl önce de arı zehri üretimini öğrendi. 

41 / 52

Murat Almışlar, arılara zarar verilmeden zehrini kovanlardan toplamak için elektrik mesleğinin marifetlerini de kullanarak özel bir aparat geliştirdi. Kendi 150 kovan arısıyla yetinmeyen Almışlar, işlerini büyüterek Denizli, Muğla, Balıkesir, Bingöl, Elazığ gibi illere de giderek diğer arıcılardan arı zehri toplamaya başladı. Almışlar, kovanlara yerleştirilen özel aparat sayesinde elektrik verilen arıların cama zehri bırakmasıyla elde ettiği arı zehrinin gramını yurt içine 400 TL'ye, yurt dışına ise 700 TL'ye satıyor. Cilt bakımı başta olmak üzere birçok hastalığının tedavisinde kullanılmaya başlanan arı zehri, özellikle Avrupa ülkeleri tarafından büyük ilgi görüyor.

42 / 52

'KOZMETİKTE DE SAĞLIKTA DA KULLANILIYOR'

Arı zehrinin faydalarının saymakla bitmediğini ve birçok hastalığa iyi geldiğine yönelik araştırmaların sürdüğünü belirten Almışlar, şunları söyledi: 

"8 yıldır arıcılık yapıyorum. 3 yıldır da arı zehri üretimiyle ilgileniyorum. Bala dayalı arıcılık son zamanlarda iyice zorlaştığı için daha fazla kazanç elde etmek için farklı bir ürüne yöneldik. Diğer ürünlere baktığımızda arı zehri biraz daha ön plana çıkıyordu. 

43 / 52

Ülkemizde üretiminin olmayışı ve pazarının olmayışı gibi zorlukları var. Gelişmelerle birlikte arı zehri de şu anda güzelleşmeye başladı. Gram fiyatı yurt içinde 400 TL'ye satılmakta, yurt dışına ise 700 TL'ye satışı yapılmaktadır. 

44 / 52

Arı zehri ağırlıklı olarak ilaç ve kozmetik sektörlerinde kullanılmakta. Kozmetikte yüz maskesi ve serum gibi ürünlerde kullanılmaktadır. Yoğun olarak İngiltere, Almanya, Yeni Zelanda, Amerika ve Kanada'da yoğun olarak kullanılmaktadır. 

45 / 52

Gazipaşa'da 350 dekar arazide keçiboynuzu üretimi yapılıyor. Keçiboynuzu, özellikle ilçenin kırsal mahallelerinde hayvancılığın yanı sıra köylünün geçim kaynaklarından biri olarak ön plana çıkıyor.

46 / 52

Keçiboynuzunun ağustos ayının ortalarında başlayan hasadı ekim ayının sonuna kadar sürüyor. Keçiboynuzu, kalitesine göre kilosu 8 ile 10 liradan alıcı buluyor. 

47 / 52

Pekmezi de yapılan keçiboynuzundan ilçede geçen yıl 1500 ton üretilirken, rekoltenin bu yıl 2 bin ton olması hedefleniyor.

48 / 52

İlçe merkezine yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta bulunan Karaçukur Mahallesi'nde 70- 80 yaşlarında 20 keçiboynuzu ağacı bulunan Musa Çağlar (56), bu sezon bin 500 kilo keçiboynuzu hasadı yaptığını söyledi.

49 / 52

Keçiboynuzlarının bin 300 kilosunu, kalitesine göre 8- 10 liradan sattığını ve 200 kilosunu da doğal yöntemlerle keçiboynuzu pekmezi yapmak için ayırdığını belirten Çağlar, ortalama 4 kilo keçiboynuzundan 1 kilogram pekmez elde ettiğini ve bu pekmezi de kilosu 50 liradan sattığını kaydetti.

50 / 52

Şu an Yeni Zelanda'dan, İngiltere'den, Almanya'dan talepler gelmektedir. Geçen yıllarda iletişime geçtiğimiz fakat bize geri dönüş yapmayan firmalar, şu an pandemi nedeniyle kendileri bize ulaşmaktadır. Pandeminin arıcılık sektörüne çok fazla bir artışı oldu" diye konuştu. 

51 / 52

Arı zehri üretirken, arılara kesinlikle hiçbir şekilde zarar vermediklerine dikkat çeken Almışlar, "Özel ürettiğimiz telli aparatları kovanlara yerleştiriyoruz. Arılara zarar vermeyen düşük voltajda verdiğimiz elektrik yardımıyla arılar biraz hırçınlaşıyor ve aparatın içinde bulunan cama zehrini bırakıyor. Arıdan çıkan zehir cam üzerinde aynı anda kurumaya başlıyor. Daha sonra işlem bittikten sonra camdaki zehri bıçak yardımıyla kazıyor ve korumak için eksi 18 dereceye koyuyoruz" dedi.

52 / 52

Editör: Haber Merkezi