Merhaba değerli dostlar.

Bu hafta sıcak gündeme ait iki konu nedeniyle “Müslümanca şuur” konulu sohbetimize ara veriyorum.

Sıcak gündemin ilki malum Diyanetin TOKİ konutlarının alımı için kamu bankalarından alınacak kredinin faiz olmadığı hakkında fetvası.

Değerli dostlar ben burada sizlerle olan sohbetimde çok değerli Din İşleri Yüksek Kurulunun fetvasını tartışıp, doğruluğu ya da yanlışlığı üzerinde durmayacağım. Sebebi: Benim dini ilmim pek kıymetli kurul üyelerinin ilmi yanında neredeyse hiç sayılır.

Naçizane amacım, bugünkü sohbetimizde bazı bilgileri sizlerle paylaşıp, takdiri okuyucuya bırakmak.

Faiz konusu dinimizce en son haram kılınan konulardandır. Veda haccı nedeniyle ashabıyla sohbet eden Resulullah(sav) Faiz’in daha doğrusu Riba’nın haram kılındığını bildirmiştir. Günümüz alimleri arasında Riba ve Faiz’in aynı şey olup olmadığı hala tartışılıyor. Bu tartışma çok önce hatta Hz Ömer(r.a) zamanında yapılmış, neyin Riba, neyin Riba olmadığı hususunu aralarında meşveret ederken  Hz. Ömer(r.a) “Resullah’ın (sav) kendilerine bir açıklamada bulunmadığını, kendilerinin de sormadığını açıklamıştır.

Müslümanlar çok uzun süre dünya nimetlerine çok fazla meyletmeden yaşamayı kendilerine düstur edindiklerinden dolayı son elli yıla kadar faizle çok işleri olmamış, ta ki modern şehir hayatı ve beraberinde hayatımıza giren bankalar biz Müslümanları bir anda faizle yüzyüze getirdi.

Dostlarım, birkaç haftadır yazdığım “Müslümanca şuur” bu durumda nasıl davranmamızı emreder biz şimdi ona bakalım.

1-“Şüpheli şeylerden sakının “ hadisini aklımızdan çıkartmamalıyız.

2-Hz Ömer’in bu nedenle” Biz on helalden dokuzundan uzak durduk” sözünü de aklımızın bir yerinde tutalım.

3-Bakara Suresi 278. Ayet: “Ey inananlar, Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının. Eğer gerçekten inanıyorsanız, Faizli kazancı terk edin.”

Bakara Suresi 279. Ayet:  “Eğer böyle yapmaz, faize devam ederseniz, Allah ve Elçisi’nin size savaş açmış olduğunu bilin.”

Bu iki ayete rağmen Müslüman kardeşimin şu iki günlük dünya hayatı için kendisini tehlikeye atacağını düşünmek bile istemem.

                                                       ***

Gelelim ikinci konumuza.

Ben 1970 yıların ortalarında Gaziantep’te liseyi okurken o günün şartları içerisinde Ülkücü hareket içerisinde bulundum. O yıllarda Gaziantep’te bir çok ülkücü gencin cenazesine katıldım. MHP’nin mitinglerinde bulundum. O ortamlarda en çok atılan slogan” Kanımız aksa da zafer İslam’ın” dı.

Bundan birkaç gün önce kadın voleybol milli takımımız Tokyo 2020 Olimpiyatlarına katılma maçı oynadı ve Almanya yı yenerek Olimpiyatlara katılma hakkı elde etti. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere birçok kişi ve kurum kadın voleybol milli takımını bu başarıdan dolayı kutladı. Buraya kadar her şey normal.

MHP’nin  Düzce Kaynaşlı ilçesi Belediye başkanı olaya farklı bir perspektiften yaklaşarak kadın voleybol mili takımının kıyafetinin Müslüman bir kadına yakışmadığı şeklinde sosyal medya üzerinden paylaşımda bulundu. Sözcü gazetesinin “Skandal Paylaşım” diye başlık attığı bu açıklama nedeniyle MHP genel merkezi genel başkanın talimatıyla ilgili hakkında soruşturma başlattı ve hızını alamayıp soruşturma sonucunu beklemeden ilgilinin ismini parti belediye başkanları listesinden çıkartıyor. Bravo.

Umarım önümüzdeki süreçte Müslümanca bir reaksiyondan dolayı bir belediye başkanına yaptıklarının izahını seçimlerde Müslüman milletimize yapabilirler.

Haftaya asıl konumuzda sohbete devam etmek ümidiyle

.Kalın sağlıcakla