Koronavirüs salgını, ülkelerin tarımda kendi kendine yetme kabiliyetlerinin önemini iyice ortaya çıkardı. Seyahatlerin durduğu, mal ve hizmet ticaretinin zor şartlarda yapıldığı salgın döneminde ülkeler kapılarını kapatarak, kendi iç üretimleriyle geçinmeye yöneldi. Bu önemli dersin, önümüzdeki dönemde özellikle tarım üretiminde yol gösterici olacağı konuşuluyor. 7,5 milyarı aşan dünya nüfusunun hızla artışına karşın gıda ihtiyacının karşılandığı tarım sektöründe ekilebilir araziler artmıyor, aksine azalıyor.

ALTINCI BÜYÜK TARIM ÜLKESİYİZ

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun tahminlerine göre 2050 yılına kadar dünyada gıda talebinin bugüne oranla yüzde 70 artması bekleniyor. Bu beklenti, tarımın önemini anlatmaya yetiyor. 2002’de 36,9 milyar TL olan Türkiye’nin tarımsal gayrisafi hasılası, 2018 sonu itibariyle 188,6 milyar TL’ye ulaştı. Küresel çaptaki virüs krizinin parlayan yıldız ülkesi olarak öne çıkan Türkiye, dünyanın en büyük altıncı tarım ülkesi

Koronavirüs salgınına aldırmayan çiftçi sahada görevinin başında. Tarladan sofraya uzanan zincirde bir aksama yaşanmıyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde üretime devam eden çiftçiler konuştu. Tarla ve bahçelerini “üstü açık fabrika” olarak tanımlayan çiftçiler sosyal mesafe kuralına uyarak “Evde Kal” çağrısına katılan milyonlar için koronavirüs günlerinde arazide mesailerini sürdürüyor.

ŞEHİT KANIYLA SULANMIŞ ARAZİLERİ EKECEĞİZ

“Memleket için her zaman varız” diyen, 69 yaşına rağmen buğday, ayçiçeği, şeker pancarı üretimiyle uğraşan Samsun Havzalı Fahri Şahin, “Virüs salgını ile mücadele ediyoruz. Türkiye evde kalsın, biz üretmeye devam ederiz” dedi. “Türkiye sıkıntı yaşamasın diye, hiç kimseye ihtiyaç duymayalım diye üretiyoruz” diyen “Şahin, “Ben 69 yaşındayım ama elime küreği aldığım zaman beş saat çalışırım. Vatandaş hiç sıkıntı yaşamadan markete gittiğinde bol bol gıda, sebze, meyvesini alabiliyor. Türk milleti adına var olmuşuz, Türk milleti adına yok oluncaya kadar çalışacağız, hizmete devam edeceğiz. Bu topraklar şehit kanları ile sulanmış, bize emanet edilmiş, biz de bu arazileri ekeceğiz, biçeceğiz, üreteceğiz” diye konuştu.

ÜRETTİĞİMİZ ÜLKEMİZE YETER

Mersin Tarsus’ta tarla ve bahçesinde ekim işleriyle uğraşan Mustafa Ateş, sokağa çıkma yasağından muaf tutulmalarından memnun olduklarını ifade etti. Ateş, “Dede mesleğini yapıyoruz. Benim çocuğun ziraat bölümünü okuyor, mezun olduğunda o da bu işi yapacak” diyor. Ateş, “Mısır, soya fasulyesi, buğday, pamuk, mandalina, limon, nar üretimlerini yapıyoruz. Biz üretime devam etmek mecburiyetindeyiz. Üstü açık fabrika diyebiliriz. Bu dönemde tarımın önemi ortaya yeniden çıktı. Bu salgın altı ay da, bir yıl da, iki yıl da sürse üretimimiz bize yeter. Hükümetimizden destek de bekliyoruz. Buğdayda hasada başlayacağız, mısır ekimini bitirdik. Sebze üreten çiftçiler, biraz riskliler. Buna rağmen biz zarar edelim ama Türkiye zarar etmesin, diyerek büyük fedakârlık gösteriyorlar” dedi.

Yerli üretimle ayaktayız

Antalya’da salatalık üretimi yapan Ramazan Damar ise şunları anlattı: “Devletin aldığı tedbirler çerçevesinde üretime devam ediyoruz. Üretim olmazsa çok büyük sıkıntıya girileceğinin farkındayız. Böyle dönemlerde bir ülkenin ne kadar güçlü olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Yerli üretim ne kadar iyi olursa o kadar sağlam ayakta dururuz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekilmedik tek karış bırakmayacağız açıklaması çok doğru ve destekliyoruz. Bu araziler boş kalacağına çiftçiler desteklenip bu arazileri ekelim, üretelim. Bu virüs süreci eğer uzarsa gıda, tarım üretiminde bir kıtlık olmaz. Çiftçiler üretime devam eder.”

Serada aklımıza virüs gelmiyor

Antalya’da biber yetiştiren Raşit Parlak, “Biz seraya gittiğimizde virüs var mı yok mu aklımıza gelmiyor. Mahsulü yetiştirmeye odaklanıyoruz. Tarımda kimseye bağımlı değiliz. Emeğimizin karşılığını aldığımız zaman seviniyoruz. Umutla üretiyoruz. Serada çalışmamız bittiğinde zaten her zaman ellerimizi yıkarız, kıyafetlerimizi her zaman değiştiriyoruz. Hal ve pazara gittiğimizde maske takıyoruz” dedi.

Editör: Haber Merkezi