Milli Eğitim Bakanlığımız “Eğitimde 2023 Hedefleri” ile bir açılım yaptı. Şimdiye kadar eğitimin mutfağından gelen bakan görmediğimiz için bu açılım herkes tarafından ilgiyle karşılandı. Ümidimiz, hazırlanan teorik yol haritasının pratiğe yansıması.

“Maarif Davamız” yüz elli yıldır konuşulur. Bu konuda kısa sürede kimse şapkasından tavşan çıkaramaz. Eğitimde değişim ve gelişim uzun soluklu bir iş.

Bazen hasta; elini, ayağını kaldırır veya gözünü açar hemen hastanın iyileştiğini zannederiz.

Yanılmayalım, hastanın gövdesi ayağa kalkıp hasta koşmadığı sürece hastaya iyileşti, diyemeyiz.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu hayırlı açılımına katkı sağlamak amacıyla özeti İHTİSASLAŞMA olan iki teklifimi ilgililerin dikkatine sunmak istiyorum.

MESLEKİ FORMASYON ve AKADEMİK BİLGİ KAZANIMI

Konu    : İlköğretimden Liselere Geçiş, Liselerin Yapılandırılması ve Üniversite

Amaç    : Lise itibariyle öğrenciye mesleki formasyon ve akademik bilgi kazandırıp, bireylerin yetkinliğini arttırmak, bireyleri kısa sürede iş hayatına kazandırmak, eğitim sürecindeki zaman kaybını önleyip bireyin yeteneklerinden milletin faydalanmasını sağlamak.

YAPILACAK ÇALIŞMALAR

9.sınıfa kadar (7. 8.sınıf da olabilir) öğrencinin mesleki yönelimi çok yönlü testlerle ve uzmanların gözlemiyle tespit edilmeli. Öğrenci iş kollarıyla yüzleştirilip hassasiyetle meslek tanıtımı yapılıp öğrenci, ilgi duyduğu mesleki okula yönlendirilmeli. (Mesleki yönlendirmenin ülkemizdeki en büyük engeli; alan seçimine, yönlendirmeye yapılacak bilinçsiz veli müdahalesidir.)

Günümüz mesleklerinin envanteri çıkarılmalı ve birbirine yakın olan meslekler bir lise çatısı altında toplanmalı. Her lisenin bir mesleki tanımlaması olmalı.

Meslek liselerine alınan bu öğrencilerin akademik seviyeleri farklı olduğu için, öğrenciler kurum içinde sınavla akademik düzeyine göre sınıflara ayrılmalı. Ama başarıyı teşvik için öğrenciye yıl sonu notuna göre veya akademik düzey belirleme sınavları ile sınıflar arasında geçiş imkanı verilmeli.

Bir meslek grubunu çatısı altında toplayan her meslek lisesinin, üst yapısı aynı mesleki bölümleri bünyesinde bulunduran üniversiteler olmalı. Meslek lisesinin ve üniversitenin müfredatı da birbirini desteklemeli.

Eğitimdeki bu yapılanma, mesleki formasyonun kalitesini artıracak ve ülkenin kalkınmasını hızlandıracaktır.

BÖYLECE, LİSELERE GEÇİŞ SINAVLARININ HER TÜRÜ DE ORTADAN KALKMIŞ OLACAK.

Lise bitiminde her meslek lisesi TÜRKİYE GENELİNDE KENDİ GRUBUYLA VE OKULUN MÜFREDATINA UYGUN SORULARLA İMTİHANA ALINMALI; üst grup öğrenci lisans, diğerleri ön lisans okullarına yerleştirilmeli. Daha alt grup öğrenciler 9.sınıf itibariyle Çıraklık Eğitim okullarına veya sanayi bölgelerine, iş hayatına yönlendirilmeli.

Sözgelimi; Sağlık Meslek Liselerine yönelen öğrenciler, dört yılın sonunda yapılacak sınavla akademik potansiyeline göre ya TIP, ECZACILIK, FİZİK TEDAVİ, REHABİLİTASYON….gibi lisans; ya da  bu mesleklerin ara elemanı olmak için ön lisans okullarına  gitmeli. Bu ifade, tüm meslekler ve meslek liseleri için geçerlidir.

Meslek liseleri tamamen; kendisinin üst kurumu olan üniversitenin mesleki alt kültürünü, bilgisini, becerisini vermeli.

Tüm üniversiteler;  liselerin mesleki yapılanmasına paralel, aynı tür bölümlerin bulunduğu, adeta birbirinin izdüşümü okullar olmalı. Yani; SAĞLIK ÜNİVERSİTESİ, MÜHENDİSLİK ÜNİVERSİTESİ, (İnşaat, Makine, Tekstil Üniversitesi gibi de ayrılabilir.) EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ, SOSYAL BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ, EĞİTİM (öğretmen yetiştirme) ÜNİVERSİTESİ, HUKUK ÜNİVERSİTESİ ……..gibi.  

Lise ve üniversitelerdeki mesleki sınırlama; akademik eleman, araç-gereç, bina, laboratuar…vs.  bakımından   ülkeye çok ciddi tasarruf sağlayacak, mesleki kalite de yükselecektir.

Öneri :   1-   Bilim tarihi ve medeniyetimizin bilime katkısı özellikle diğer medeniyetlerle mukayese edilerek yazılmalı.

     2- Ders kitaplarının (ilkokul-ortaokul-lise-üniversite) giriş kısmına o bilimin gelişim tarihi ve o bilime katkımızın konmasının çocuklarımızda özgüven oluşturacağı görüşündeyim.

Önemli Not: Bu önemli notu ülkem ve Osmanlı’dan günümüze milli savunma sanayimizin, havacılığımızın şehit,gazi ve kahramanlarına (Nuri Killigil, Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, Şakir Zümre, Selahattin Alan…..) rahmet dileyerek paylaşmak istiyorum.

İlk Türk uçağı mucitlerinden ünlü havacımız NURİ DEMİRAĞ, MİLLİ KALKINMA NİZAMNAMESİNDE:

“Madde 20:Tahsilde İHTİSAS ORTAOKULDA başlayacak.”diyor.(Yıl 1945)

Demirağ, bu İHTİSASLAŞMA hedefi doğrultusunda, Sivas’ın Divriği ilçesinde 1937 yılında GÖK ORTAOKULU’nu açıyor. Daha sonra İstanbul Yeşilköy’de GÖK LİSESİ’ni, daha sonra da on iki mesleki bölümden oluşan GÖK ÜNİVERSİTESİ’ni DİVRİĞİ’de açmak ve bir işaretle yüzlerce tayyarenin birden havalandığını görmek hayalini kuruyor.

BİLİM ve TEKNOLOJİ ÜRETMEK

Konu    : Fen ve Teknoloji Araştırma Enstitüleri veya Mucit Okullar Açmak.

Amaç   : Ülkenin mucit beyinlerini bir alanda yoğunlaştırıp, en kısa sürede bu beyinlerin potansiyelini işe, üretime dönüştürmek. Bilgi ve teknoloji üretimini hızlandırmak, yerli ve milli bilgiye, teknolojiye ulaşmak. Ülkenin kalkınma sürecini hızlandırmak ve süreci kısaltmak.

YAPILACAK ÇALIŞMALAR

Hassas bir mesleki  yönlendirmeyle (5.,6.,7.,8.sınıfta), MUCİT ÇOCUKLARI tespit etmek. Çocuklar için mesleki yönlendirme özlük dosyası tutmak.

FEN VE TEKNOLOJİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜLERİ’ni, yarı mucit okulları verimli olması bakımından bölgesel YATILI ENSTİTÜLER şeklinde açmalı.

Her Enstitüyü tek alana indirgeyip okulu sadece ‘‘Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik, Makine, motor, enerji….. Enstitüsü’’ yapmak. Sözgelimi; Adana Fizik, Ankara Kimya Araştırma Enstitüsü gibi. Bu alanlar da kendi içinde detaylandırılmalı. Elektrik, Optik, Hareket Fiziği  bölümü ……… gibi.

Bu bilim enstitülerine öğrenci seçimi, dört yıl takip edilen öğrencinin kişisel dosyasına göre yapılır. Bu enstitülere seçilen öğrencilerin kesinlikle üniversite ve sınav kaygısı olmamalı. Bu öğrenciler kendilerini seçtikleri alana adamalı, bilgi ve teknoloji üretmeli.

Bilim üretecek bu öğrencilere maaş verilmeli ve öğrencilerin hayat güvencesi olmalı. Öğrencide ‘‘ BULMA’’ hırsının oluşması için öğrencinin ruh cephesi de beslenmeli.

Bugün; sadece başarılı öğrencilerin bir araya geldiği, üniversite sınavlarındaki başarıya odaklı sürdürülebilir projeleri olmayan Fen Liseleri de böylece ortadan kalkacak. Bu okullara giden çocuklarımız birer mucit olacak; ülkemize bilgi, teknoloji üretecek.

Öneri: 1- Fen Liseleri gibi; devlet adamı, sosyal bilimci, sosyolog, psikolog…….. vs. yetiştirecek olan Sosyal Bilimler Liseleri de aynı tarzda dönüştürülebilir. Zira ülkenin kalkınması, ortak aklın verimli kullanımı, barışın sağlanması, ortak paydaların güçlendirilmesi; sosyolojinin, sosyal bilimlerin konusudur. Milletlerin madden yükselip, manen yücelmesi her şeyden önce sosyolojik bir vakadır. Kalkınma bir ruh halidir. Çünkü dünyanın en güçlü silahı ateşlenmiş insandır. Dünyada ateşlenmeye en uygun ruh hali bu millette var.

           2- Medeniyetimizin 8. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar bilime olan katkısı özellikle diğer medeniyetlerle mukayese edilerek yazılmalı, çocuklarıma, milletime öğretilmeli ve üzerimdeki “Batı” baskısı kırılmalı, milletimin omurgası doğrulmalı.

           3- Ders kitaplarının (ilkokul-ortaokul-lise-üniversite) giriş kısmına o bilimin gelişim tarihi ve o bilime katkımızın konmasının çocuklarımızda özgüven oluşturacağı, çocuklarımızın kendilerinden daha büyük işler yapmak için cesaret ve can bulacağı görüşündeyim.

            4- Alaylı olup da bilgi, teknoloji üreten; “bulma, geliştirme, mucit” yeteneği olan alanında ihtisaslaşmış kültür ve sanatta, folklorda eser veren şair, yazar ve araştırmacılara üniversitelerimizde diploma, belge, kürsü verilmesi, hatta uygulama derslerine alınması; mekteplilerin bu tecrübeden, birikimden faydalanması bugüne kadar gerçekleşmedi. Bunun ülkem adına bir kayıp olduğunu hasseten ifade etmek isterim.

            Ey Millet Evladı!

            Denizler Turgut Reisleri, gökler Hazerfen Ahmet Çelebileri, sosyoloji İbn-i Haldunları, coğrafya Piri Reisleri, matematik Harezmileri, fizik İbn-i Heysemleri, ………… beklerken; uyan ve unutma her türlü zulme dur, demen; bilim ve teknolojide İslam Rönesans’ını başlatman için de 21. asır SENİ BEKLİYOR.

NOT: Bu projeler 2005 yılında ilgililere sunulmuş, o yıldan bu tarafa birçok milletvekiline ve milli eğitim bakanlığına, Cumhurbaşkanlığı makamına gönderilmiş; ama dönüş olmamıştır.

            2020 yılında güncellenerek tekrar ilgililerin dikkatine sunulmuştur.