Öğretmen olmak, öğretmek, öğrenmek ve bu dinamik yapı içinde fedakarlığı alın teri ile yoğurmak.

Türkiye’nin en birikimli düşünürlerinden Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan’ın yalnızca kendi aralarındaki değil, tüm öğretmenlerimizle kurdukları diyalogun bir ürünü olan “öğretmen olmak” (bir cana dokunmak) kitabını okumayan öğretmen çok azdır. Bu kitapta geçen kısa bir kesiti sizlerle paylaşmak istiyorum.

… İrfan Hoca ile “öğretmen“i konuşacağımız sohbetlerimizin ilki için Çengelköy’deki Çınaraltı Çay Bahçesi’nde buluştuk. Hava soğuk olduğundan, çay bahçesinin kapalı bölümüne geçtik ve bu enfes güzellikteki manzaraya bakan sakin bir masa bulup oturduk. İrfan Hoca, sohbetlerimizi kaydedeceğimiz cihazı hazırlamıştı bile. Biraz hoşbeşten sonra kayıt düğmesine basıp yola koyulduk. İlk sözü ben aldım.

Evet İrfan Hocam, sohbetlerimiz öğretmen üzerine odaklanacak. Ancak “öğretmen” dendiği zaman, doğal olarak akla eğitim gelir. Bu nedenle, öncelikle eğitimin ne olduğu üzerinde kısaca durmak gerektiğine inanıyorum. Nedir sizce eğitim?

Eğitim, genellikle davranış değiştirme süreci olarak tanımlanır. Bunun dışında eğitimle ilgili farklı tanımlamalar da vardır, örneğin Durkheim, eğitimi, yetişmiş kuşağın birikimlerini yetişmekte olan kuşağa yöntemli bir şekilde aktarması olarak tanımlar. Eğitimi, yetişmekte olan neslin uyum kabiliyeti kazanması olarak tanımlayanlar da vardır. Bazı otoritelerce ise eğitim, yaşama hazırlıktır. Bazılarına göre ise yaşama hazırlık değil, yaşamın ta kendisidir.

Bunlar, eğitimle ilgili yapılmış belli başlı tanımlardır. Ancak müsaadeniz olursa ben kendi tanımımı yapmak istiyorum.-

Tabii ki. Buyurun.

-Bence, eğitim bir cümledir.

-Eğitim bir cümledir, ne demek? Rica etsem biraz daha açabilir misiniz?

-Ne demek istediğimi daha açık bir şekilde ifade etmem için, “cümle”nin ne olduğunu söylemeliyim önce. Bir cümle; özne, nesne, tümleç, zarf ve yüklemden oluşur. Eğitim de tıpkı cümle gibi, öznesi, nesnesi, tümleci ve yüklemi olan bir yapı veya bir sistemdir. Yani eğitim, belli unsurlardan oluşan ve bütünlüğü olan bir kompozisyondur. Ve bu bütünlüğün, idareciler, öğretmenler, ebeveynler, öğrenciler; geçmiş, bugün, gelecek; okul, aile, toplum; ders kitapları, programlar ve teknolojik araç gereçler gibi unsurları vardır. Bence eğitim, işte budur. Yani bir cümle gibi, birbiriyle ilişkili öğelerden oluşan bir sistemdir.

Cümle, bir sözcük dizisidir. Bu anlamda, çok sayıda kelimeyi yan yana sıralayarak bir cümle kurulabilir. Ancak anlambilimsel olarak, cümlenin öğeleri, yani kelimeleri çoğaldıkça anlaşılması da zorlaşabilir. Dilbilim açısından en iyi cümle, bir düşünceyi, içinde gereksiz hiçbir kelime olmaksızın ifade eden duru cümledir. Cümle vardır, çok uzundur, fakat istenileni hâlâ anlatamaz; cümle vardır, iki kelimedir, fakat ifade yerindedir. Anlamsız ve art arda sıralanmış kelimelerden oluşan cümleler ne dinlenir ne de okunur.

İşte, eğitim de böyledir; çok sayıda öğeyi içeren bir sistemdir. Ancak sadeleştirildiği ölçüde etkili ve verimli olarak gerçekleştirilebilecek bir iştir. İçeriğinde birbirinden farklı çok sayıda unsuru barındırsa da duruma göre belli unsurları ön plana alarak başarılı bir şekilde sürdürülebilecek bir süreçtir. Hatta tıpkı az sayıda kelimeyle kurulan ve anlamı çok güçlü olan bir cümle gibi, bazı unsurları görünmez kılarak daha iyi sonuç alabileceğiniz bir yapıdır.-

Eğitimin, tıpkı cümle gibi bir sistem oluşturması noktasında size katılıyorum. Ama cümle bir kere yapılandıktan sonra durağandır, statiktir. Eğitim ise cümleden farklı olarak dinamik bir süreçtir. Ne dersiniz?

-Aslında cümle de tıpkı eğitim gibi dinamiktir, kendi içinde aynı anlamı taşıyan farklı yapılar oluşturulabilir. Örneğin, “Kuşlara taş atan çocuk, annesini üzdü,” cümlesini, aynı anlamı ifade etmek üzere farklı yapılarda söyleyebilirim: Çocuk kuşlara taş attığı için, annesi üzüldü… Çocuğu kuşlara taş atan anne üzüldü… Kuşlara taş atan çocuğun annesi üzüldü… Taş attığı için çocuğu kuşlara, anne üzüldü… Her bir cümle, yapısal bir bütündür; ama farklı yapıdaki bu cümleler, benzer içerikler ifade etmektedir, işte benim söylediğim de budur: Eğitim, anlam bütünlüğüne sahip olan bir cümledir. Yapısı değişse dahi, şayet cümle gibiyse anlam bütünlüğünü korur.

-Teşekkür ederim, sorumun cevabını aldım. Peki, sizin cümle tanımınızdan hareket ederek sormak istediğim bir soru daha var: Eğitim bir cümle ise, sizin bu cümlede gördüğünüz ana öğe hangisidir?

-Eğitimin en asli öğesi, bana göre öğretmendir. Çünkü öğretmen eğitimin başlatıcısı, geliştiricisi, uygulayıcısıdır.

Tüm öğretmenlerimizin “öğretmenler gününü” kutlarım.