Alemlerin Efendisi, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’i doğum yıl dönümünde bir defa daha anacağız, ancak gözümüz yaşlı, gönlümüz kırık ve zihnimiz bulanık.   

Öncelikle bu yazıma Bismillah diyerek ve O’na salat ve selam ederek başlamak istiyorum ve yazımın hemen başında bir tespitimi de yazmam gerekiyor. Efendimizi(sav) sevmek demek, kesinlikle O’nun izinden gitmek demektir.  O biliyorsunuz güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim buyurmuşlardır. Yani O’nu sevmek, güzel ahlaklı olmak gerektiriyor.

Şöyle ki, bir insanı seviyorsan ki Efendimizi mutlak sevmemiz gerekiyor, hatta onu canımızdan, anamızdan, babamızdan, evladımızdan bile fazla sevmemiz gerekiyor. Bu söylediğimi Efendimiz, Hz. Ömer’e kendisi söylediği için yazdım. Peki O’nu seviyorsak, örneğin namazlarımızı kılıyor muyuz? Bu soruyu kendimize sormamız gerekiyor. Çünkü namaz için O(sav) iki gözümün nurudur buyurmakta.

Evet insanlık ikinci cahiliye dönemini yaşıyor. Efendimiz, doğduğu yıllarda da bu günkü insanlığın yaşadığı sosyal, ekonomik, siyasi ve benzer sorunlar yaşanıyordu. O dönem bizim kaynaklarımızda cahiliye dönemi diye nitelendirilir, bugün farklı mı sanki?

MODERN CAHİLİYE DÖNEMİ

Çağımızda da tıpkı Efendimizin(sav) döneminde olduğu gibi bugün de gücü üstün tutan, emperyalist devletler, ellerindeki güç ile insanlığa modern köleliği yaşatmaktadırlar. Emek, yani alın teri karşılığını bulamamaktadır. Sosyal ve ekonomik adalet yoktur, bir simidi dokuz, dokuz simidi bir kişi yemektedir…

Kağıda, para ismini veren sömürgeciler, mazlum devletlerin başına kendi adamlarını getirerek, siyasi krizler çıkartıyorlar. Böyle olanca da özellikle Orta Doğu halklarının; yani Müslümanların kanı su gibi akıtılıyor.

İslam barış, adalet dini olmasına rağmen, haşa terörizmle yan yana getirilerek ne demekse “Radikal İslam” şeklinde batılılar tarafından tanımlanmaya çalışılıyor…

Bugün de kadın  kimi çevreler tarafından cinsel bir metea olarak değerlendirilmektedir. Aslında kız çocukları da eski dönemde olduğu gibi bir yönü ile diri diri kuyulara atılarak, ahiret hayatları hiçi sayılmaktadır.

Özetleyecek olursak, hertürlü haksızlık, zulüm ve gözyaşı devam etmektedir. Yani dün Efendimiz(sav) döneminde insanlık hangi cahiliye ortamındaysa, bugün de modern cahiliye döneminin bir benzeri yaşanmaktadır.

Diyorum ki, insanlık Alemlerin Efendisinin güzel ahlak örneğine ihtiyaç duymakta.  Bunun için yeniden Müslüman olmamız gerekiyor. Her Müslüman Efendimiz(sav) gibi bir örnek hayat sergilemesi elzemdir…

Hani ağzımızı açsak Efendimize hitaben: “Canım kurban onsun senin yoluna, adı güzel kendi güzel Muhammed” ilahisini söyleriz ama O’nun sünnetinden de uzak bir yaşam gösteririz.

HARAMLARDAN UZAK DURMAK GEREK

Efendimiz(sav) hayatı boyunca helal ve haramları bize bildirmiş, bu helalleri kendi hayatında yaşamış, haramlardan da uzak durarak bize örnek olmuştur. Esad Coşan hocamızın: “Sünnet olmadan, ümmet olunmaz!” isimli kitabında bunlar genişçe yazılmış.

Sonuç olarak deriz ki Müslüman olmak öyle kolay değil, nefsimize karşı cihat gerekiyor.  

İslam-ı yaşamak, Efendimizin izinden gitmek zor da değil. Tek kelime ile söylemek gerekiyorsa, nefse karşı kalbimizi sağlam tutmamız, muamelemize, sözlerimize ve ibadetlerimize dikkat etmemiz gerekiyor.

Bu gece kutsal gecelerden birisidir; gece de Efendimizi anmak, inşallah affımıza neden olur, umut ediyoruz.

Bunun için bol sol salavat getirelim, bize bıraktığı iki emanete sım sıkı sarılalım. Örnek hayatını öğrenenim ve ailemiz ile birlikte bu geceyi en güzel şekilde ihya edelim.

Efendimizi(sav) anlatmak kolay değil ama anlatmaya çalıştık işte, Rabbim şimdiden yapacağımız ibadetleri kabul buyursun inşallah! Kalın sağlıcakla.