Duymaz olmuşsa kulaklarım göklerin muştu sesini

Elbet kıracağım bir gün bu ihanet kelepçesini

Osmanlı Devleti’nin yıkılışında iş birliği yapanları sıralanırken: “İngilizlerin başını çektiği emperyalist güçler dışarıdan, batı kuklası yerli münafıklar, dönmeler, sabataistler, masonlar ve…  ve ittihatçı ahmaklar  içerden  asırların  devi Osmanlı çınarını hep beraber yıktılar. Bundan sonra İslam toprakları sahipsiz, müdafaasız ve babasız kaldı. İslam coğrafyası kan gölü haline getirilip baştan başa işgal edildi. O günden bugüne Ortadoğu topraklarında huzur ve barış kalmadı. Fitne her yerde kol gezdi. Kardeş kavgası, iç huzursuzluklar bir yangın gibi sardı Ortadoğu ve şimdi Afganistan kan ağlıyor, Irakta fitne ateşi sönmüyor, Suriye kan gölüne dönmüş durumda, Filistin ümmetin kanayan yarası olarak akngren olmuş, Libya bir diktatörün elinde yıllarca açık bir hapishane gibiydi şimdilerde de aynı tehlike ile karşı karşıya, Somali de kan bir türlü durmuyor, Sudanda darbe üstüne darbe oluyor, Yemende kardeş kavgası dinmiyor, Keşmirde Hint zulmü ayyuka çıkmış durumda, Arakanda müslüman katliamına bütün dünya seyirci kalıyor, Doğu Türkistanda Çin zulmü arttıkça artıyor, Karabağ işgali ve zulmü insanlığın yüzkarası olarak karşımızda çözüm bekliyor…”( Yazar Arif Altunbaş(17.01.2020 tarihli yazısından)demekte. Peki sebeplerini hiç düşündük mü? Çünkü Hak’kı savunduğunu iddia edenler ayrı gayrı…

Ama bugün Libya’da bulunan Türk askerine karşı bakınız, Fransız Cumhurbaşkanı, haçlı ittifakı diyerek tüm batılıları çevresine toplamaya çalışıyor!

NEDEN ORTADOĞU SEÇİLDİ?

Şimdi bu ülkeyi seven her fert, kendi kendine hergün şu sorunun cevabını arıyor: “ Neden batılı ülkelerde bu huzursuzluk yok?

Batılı emperyalist ülkeler ve Siyonist İsrail el birliği yaparak bu oyunları planlıyorlar. Dertleri önce yer altı ve yerüstü  kaynaklarımız; sonra da kurabilirlerse “Büyük İsrail” Bunu bilmeyen kalmadı zannediyorum. Çünkü, bütün televizyon kanallarında bu konular en geniş boyunu ile konuşuluyor.

Son dönemde Doğu Akdeniz’deki gaz ve petrol rezervine bakarak, ağızlarının suyu akanlar bir defa bizi düşman olarak görüyor. Onlara göre bir damla petrol, müslüman kanı ile eşdeğerde.

Osmanlı da bunun için yıkıldı, bizim topraklarımızdan çıkan petrol ve gaz öldüm fiyatına batının pazarlarında sömürülüyor. Bakınız Akdeniz’e kıyısı olan bütün ülkelerde savaş var. Mısırda işi savaşsız hallettiler, orada da kendi adamları Sisi idareyi darbe ile ele geçirdi.  

Geriye İran ile Türkiye kaldı bölemedikleri. Şimdi bu topraklara gözlerini diktiler. Önce İran ile aramızı açmaya çalışıyorlar, sonra bölme hedeflerini gerçekleştirecekler. Bizde hale Müslümanlar olarak İran ile güç birliği yapmak yerine, küçük farklılıkları ortaya koyarak, uzak durmayı yeğliyoruz. Olmaz böyle bir şey!

İRAN VE DİĞER İSLAM ÜLKELERİ BÜYÜK HATA YAPTI

Biz yeniden Altunbaş’ın tespitlerine dönelim, İran ve diğer komşu ülkelerle ilgili der ki; “İran Keşmir’de Hindistan ve Afganistan’da ABD'nin tarafından, Irak’ı işgalinde ABD ye karşı gık’ı çıkmadı, Otuz yıldır Türkiye’nin değil hep PKK'nın koruyucu meleği oldu, ona lojistik destek sağladı, Suriye de; Rusya ile birlikte on binlerce Müslümanı katledenlerin yanında ve o katliamların ortağı oldu, Yemende; Suudilerle birlikte kardeş kanı dökmenin yarışında, Karabağda; Azeri kardeşlerimizin değil Ermenilerin tarafında yer aldı. Ortadoğu’nun neresinde Müslüman kanı dökülüyorsa orada onların bir parmak izi var. Mezhebi taassubiyetleri gözlerini kör, kulaklarını sağır, kalplerini hissiz hale getirmiş durumda kendi halkının isyanıyla başları dertte. Yüzyıldır Türkiye batılı olmak için yırtındı durdu. Ne batılı olabildi ne doğru dürüst kendisi olarak kalabildi…”

Konu uzun ancak devir bölünme devri değil. Umutsuzluk ise biz Müslümanlara hiç yakışmaz. Çözüm ise içerde birlik sağlamaktan geçiyor. Zira gemi su alırsa, hepimiz batarız. (Allah korusun) İşte Suriyelilerin durumu! Düşünün ve doğru karar verin. Bölünmek asla ama asla bize daha iyi yapmaz!

Kalın sağlıcakla.