Merhaba değerli dostlar.

Son haftalarda “Diriliş Çınarına yeniden can suyu vermek” başlıklı yazılarımla 1400 küsür sene evvel “Hak geldi, batıl zail oldu”  şeklinde özetleyebileceğimiz adaletin zulümle mücadelesinin dünya tarihindeki son abidelerinden olan Osmanlının tarih sahnesinden çekilmesiyle sonuçlanan davanın yeniden ihyasını vurgulamaktı amacım.

Batı İspanya da uzun süre varlığını sürdüren Endülüs Emevilerinden çeşitli yönleriyle etkilenmiş, karanlık orta çağ’dan çıkmanın ilimle mümkün olacağını anlamıştı.

Osmanlının gücü karşısında kendilerini tüketen yeni haçlı seferleri çılgınlığına da kalkışamadıklarından kendi içlerinde bir süre savaştıktan sonra içine düştükleri çıkmazdan kurtulmak için çareler aramaya başladılar.

Çaresizlik insanı düşünmeye, düşünme ise hiç akla gelmedik çarelerin ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Dünyanın farklı bölgelerinde çok eski tarihlerde medeniyetler meydana gelmiş. Doğu’da Konfiçyüs öğretisi temelinde Çin uygarlığı, batıda Sokrates ve öğrencilerinin ortaya koydukları ilkeler ışığında eski Yunan ve Roma dönemleri gibi.Türklerin durumu ise daha farklı.

Oğuz töresinin İslam’la tanışıklığı sonucu Anadolu’dan dünyayı ışıl ışıl aydınlatan adalet ve hürriyet meşalesi asırlarca sönmemişti.

Ancak bir şey ya hiç akla gelmedi, ya da mevcut toplum ve devlet hayatının yeterli olduğu algısı ile gerçek manada devlet ve toplum nizamı için adım atılmadı ya da atılamadı. Bu eksiklik ne zaman kendini belli etmeye başladı dersek, özellikle 1800 yıllarla birlikte temeli atılan kapitalizmin batının dünya üzerindeki hakimiyetinin açıkça belli olmaya başlamasıyla diyebiliriz.

Ulusal sermayeler bankacılık ve finans gibi yeni argümanların ortaya çıkmasıyla uluslararası sermayeler haline dönüşüvermişti. Aslında kapitalizm uluslararası sermayenin dünya ölçeğinde kurmayı amaçladığı sömürü sisteminin cici adıydı. Buna daha sonra demokrasiyi eklediler. Çok partili demokratik hayat dedikleri oyuncakları ile de toplumun tüm kesimlerini bu oyuna alet ettiler.

 Bundan yüz yıl önce biz de bu oyuna katıldık. Ancak bir farkla. Toplumdaki farklı seslere ilk başlarda izin vermediler. Hakkın değil batılın borusu ötsün diye tüm devlet nizamını batı menşeili olarak, hiçbir tolerans göstermeden dizayn ettiler.

Amerika’nın başını çektiği yeni dünya düzeninde yer almak üzere ikinci dünya savaşının hemen akabinde çok partili hayat için adım atılmasına da izin verildi. Asıl oyun böylece başlamış oldu. Fiilen işgal edemedikleri bu toprakları artık zihnen ele geçirmişlerdi. Devletin kılcal damarları yeni nizamın asla zarar görmemesi için en ince detayları ile korunaklı hale getirilmişti. Bu müesses nizama halel getirecek hiçbir söz ve davranışa tahammülleri yoktu.

Seçimler sonucu iktidara gelebilirsiniz ancak bu iktidar size devleti kendi aklınıza göre yönetme hakkı vermiyordu. Eğer öyle bir hadsizliğe kalkışırsanız derhal haddiniz bildiriliyordu.

Örnek: Son zamanlarda sosyal medya da sıkça rastlıyorum. Menderesin asılmasının nedeninin Türkçe ezanı kaldırıp ezanın aslı gibi okunmasına izin vermesi sebep oldu diye paylaşılıyor. Bu kanaat yanlış. Yeni devlet nizamı tesis edilirken devletin nizamını belirleyenler böyle bir talepte bulunmadılar. Ancak böyle bir kararın yürürlüğe konulmasına da ses çıkarmadılar. Nihayetinde 1950 yılında iktidara gelen Menderes herhangi bir zorlukla karşılaşmadan ezanın eski haliyle okunması kararını alabilmişti. Peki Menderesin darbe ile alaşağı edilmesi ve eften püften nedenlerle idamına sebep neydi?

Yeni devlet her alanda dizayn edilirken, iki önemli karar alınmıştı. Saltanatın ilgası ve halifeliğin kaldırılması. Saltanatın ilgası yeni devleti kuranlara, Halifeliğin kaldırılması ise yeni devlet nizamını tesis eden batı ya aitti. Batı için saltanatın şu veya bu şekilde sürmesi çok önemli değildi. Onlar için önemli olan Halifelikti ve kalkmalıydı.

İşte Menderesi o bilinen sona götüren de bu farkın farkında olmaması oldu. Kalabalıkların karşısında “Siz isterseniz halifeliği de getirirsiniz” sözü halifeliği getiremedi ancak Menderesin sonunu getirmişti.

Olaylara bu perspektiften bakarsak farklı sonuçlara ulaşabiliriz diye düşünüyorum.

Haftaya görüşünceye kadar sağlıcakla kalın.