Devlet denilen yapı bir kişi ya da bir zümreden oluşmaz. Tıpkı bir insan gibidir. Tüm uzuvlar sağlıklı olduğunda nasıl ki insan verimli, neşeli, uyumlu olursa devlette tüm unsurlar olması gerektiği gibi liyakat esaslı bir yaklaşımla idare edildiği takdirde her şey tıkır tıkır sağlıklı işler.

Malum son günlerin en popüler konusu uzun yıllardır Türkiye gündeminde bir şekilde kendine yer bulan, yaptıkları ve açıklamaları ile iktidar destekçisi olduğu ileri sürülerek muhalefetin zaman zaman iktidarı hedef alan açıklamalarına sebep olan Sedat Peker isimli zatın sığındı Türkiye düşmanı bir ülkeden yayınladığı videolar ve bu videolardaki iddialar.

Tarih boyunca bu tip gözü kara insanlar bir şekilde iktidar sahipleri ile dünyanın birçok yerinde ilişki içinde olmuşlardır, bundan sonra da olacaklardır.

Türkiye gündemini bir süredir meşgul eden de bundan başka bir şey değildir. Şu an tam olarak hatırlayamıyorum, bu zatı muhterem bir deprem sonrası on bin kişiye yemek dağıtmıştı. O zaman herkes alkışlamış “Helal olsun be adama” Diye naralar atılmıştı.

Hâlbuki bu şahıs ne iş adamı, ne toprak ağası, Harcanan bu paranın nasıl kazanıldığı o günlerde kimseyi çok alakadar etmiyordu.

Neyse bu kadar açıklamadan sonra gelelim asıl mevzuya.

Bu şahsın açıklamalarında iki kişi dikkatimi çekti. Birisi bölge idare mahkemesi başkanı, diğeri de savunma sanayi başkanı.

Bu kişiler siyasi değil. Devlet görevi ifa eden özel insanlar.

Bahse konu şahsın açıklamalarından öğrendiğimize ve daha sonra ilgili şahıslarca da teyit edildiğine göre birçok gazeteci ve devlet görevlisi her nasılsa kendi ceplerinden değil, yakın bir dostlarının daveti ile yasa dışı işlerle meşgul bir şahsa ait ultra lüks otelde tatil yapma onuruna erişmişler.

Ultra lüks nasıl oluyor onu da azıcık izah edelim. En düşük oda fiyatı 3700 tl. en lüksünün ise gecelik fiyatı 106.000 tl imiş. Yanlış duymadınız.

Gazeteciler beni çok da alakadar etmiyor. Özellikle 1980 den sonra bu ülkede basın birilerinin tetikçisi olarak görev yapmaya başladı.

Beni alakadar eden yukarıda bahsi geçen devlet görevlilerinin böyle ultra lüks otelde konaklama arzu ve isteği. Bu şahıslar muhtemelen sizin benim gibi muhafazakâr, belki de namazlı abdestli kişilerdir, bilemiyorum.

İşgal ettikleri makamlar sıradan makamlar değil.

Mahkeme başkanı kendini şöyle savunuyor: Ben aileden varlıklı birisiyim. Olabilir. Gerçi varlıklı birisinin hakimlik gibi meşakkatli bir görevde ne işi olur o da ayrı konu. Varsayalım ki öyle. Memlekette otel mi kalmadı. Sen özel bir makamda görev yapan birisin, üstelik varlıklıymışsın. Arkadaşın da olsa: “Olmaz arkadaş ben kendi tatil giderimi kendim karşılarım, görevim gereği hassas olmam gerek” diyerek teşekkür etsen ya. Hiç olur mu?  Lüks otelde tatil yapmazsa bizim muhafazar kesimdekilerin içinde ukte kalır. Yapay zengin ve yapay sosyeteden  ne eksikleri var değil mi?

Savunma sanayi başkanı ise ayrı bir alem. O da ajitasyon yapıyor. Onu da bir arkadaşı davet etmiş. 15 yaşında ki kızı iki gözü iki çeşme ağlıyor ve”  Baba biz bunları hak edecek ne yaptık” diyormuş. Muhtemelen annesi ile bir olup babasının kanına girmiştir. Sırf arkadaşlarına hava atmak için babasını böyle bir yanlışa ikna etmişlerdir.

Bizim gibi sıradan insanların niye böyle cömert arkadaşları olmaz ben de onu anlamıyorum.

Neymiş efendim sekiz senedir tatil yapmıyormuş. Bu vesileyle ailesi ile uzun bir aradan sonra tatil yapabilmiş. Duyan da sanır ki devlette babalarının hayrına çalışıyorlar. Ya da böyle ultra lüks otelde yapılmayan tatili tatilden saymıyorlar.

Koca koca adamlar. İnsan bir arar sorar, bu otel kimin. Aman ha tatil yapacağız diye bir yanlışa düşmeyelim. Sonra hem kendi itibarımız hem de devletin itibarına halel gelir diye hiç mi düşünmezler.

Sorsunlar bakalım TUİK’e. Bu ülkede ne kadar kişi tatil yapıyor. Milyonlarca insanımız, denizi görmeden, İstanbul’u görmeden bu dünyadan göçüp giderde şikâyet etmez.

Neyse gelelim çözüm önerime: Devletimiz kendisine ait bir arazide ultra lüks bir otel yapsın. Otelin belli kontenjanını devletin üst kademe bürokratlarına tahsis etsin. Göreve gelirken taahhütname alsın. Yılda şu kadar gün ailenizle birlikte bu otelde ücretsiz tatil yapacaksınız. Başka bir otelde ücretini ödeyerek bile tatil yapamazsınız. Eğer böyle bir şey yaparsanız görevden azledilirsiniz diye.

Böylece bürokratlarımızın zengin arkadaşlarına eyvallah’ı olmaz.

 Nasıl ama aklınıza yattı mı?

Kalın sağlıcakla…