Zor bir coğrafya Anadolu. Bir bakıma dünyanın merkezi. Atalarımız bin yıl önce Orta Asya’dan kalkıp kendilerine yeni bir vatan ararken aldanmışlar, havasına suyuna, ormanına denizine. Ancak gel gör ki hiç rahat bırakmadılar, bırakmayacaklar da.  Bir de üstüne ikide bir sallar Mevlam. Memleketin büyük kısmında ana fay hatları var. Daha acısı dinmedi İzmir’in.

Ne yazık ki bu ana fay hatlarından birisi de şehrimizden geçmekte. Depremleri engellenmenin ya da olmadan haberdar olmanın henüz bir yolu en azından bizim ülkemizde bulunamadı.

Geriye uzmanların uyarılarını dikkate alarak her an olması kuvvetle muhtemel depreme karşı gereken tedbirleri bir an evvel almak kalıyor.

Peki tedbirleri kim alacak. Ülke nüfusunun %90 dan fazlası şehirlerde yaşıyor. Bir dağ köyünde, ya da bir oba da yaşıyor olsak kendi başımızın çaresine bakardık. Lakin şehirler her açıdan devlet otoritesinin hâkim olduğu meskûn alanlardır.

Bu nedenle şehirde herhangi bir konuda alınacak tedbirleri şehri yönetenler alır, yapılması gerekenleri kamu adına devletten maaş alanlar yapar.

Ancak ülkemiz demokrasisinde durum biraz farklı. Bugün ülkemizdeki tüm şehirlerde olduğu gibi bizim şehrimizde de yapılacaklara ve yapılmayacaklara karar verme konusunda en yetkili kişi devlet başkanımızın birkaç gün önce şehrimize teşrif edip atadığı iktidar partisin il başkanıdır.

Bu vesileyle Ak parti il başkanlığı görevini deruhte etmeye başlayan Avukat Fırat Görgel’i tebrik ediyor, yeni görevinin şehrimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Hem partisinin hem de farklı kesimlerden farklı amaçları olan bir çok kişinin beklentileri arasında kıymetli mesaisini heder etmeden şehrimizin ve ülkemizin en önemli meselelerinden birisi olan depremden önce yapılması gerekenler konusuna odaklanarak, öncelikle hemşerilerinin can ve mal güvenliği, daha sonra ülkemizi insanı için model olacak bir çalışmaya öncülük etmesini bekliyoruz.

Gelin bu yanlış yaklaşımları geride bırakalım. Enkazdan bir can kurtarmak için saatlerce çalışıp, göz yaşları içerisinde bir canlı daha çıkardığımızda sevinmek yerine, saniyeler içerisinde 20-30 daireli blokların yerle bir oluşunu izlemeden gerekenleri yapıp, canlarımızın enkaz altında kaybolmasına artık dur diyelim.

Medyada büyük İstanbul depremi sıkça dillendirilir. Biz kendi işimize bakalım, kendi şehrimize odaklanalım ki deprem öncesi yapılacaklarla ilgili bir kararlılık oluşabilsin.

Maalesef hem şehrimizde hem de ülkemizde çeşitli nedenlerle sağlıklı ve güvenli bir yapılaşmayı sağlayamadık. Kırsaldan kente göç son yetmiş yılda olduğunu göre bu dönemde ülkeyi yöneten muhafazakâr iktidarların sorumluluğunu yadsıyamayız.

18 yıldır ülkemizi yöneten Ak Parti iktidarının da yaptığı ve yapmadıklarıyla bu konuda önemli bir sorumluluğu vardır.

Kentsel dönüşüm yasası çıkarıldı. Birçoğumuzun da şahit olduğu gibi ana cadde kenarında olup altı iş yerine müsait olan çok katlı binalar yıkıldı, devletten kira desteği alındı, %50’den % 70’e çıkarılmış yoğunlukla kat sayısı artırıldı.

Sonuç: Birkaç müteahhit köşe oldu.

Soru? Devletin görevi birkaç müteahhit’e köşe döndürmek miydi?

Uzun süre affa karşı durduktan sonra önce mahkum affı sonra da devlete ait alanlara kaçak olarak yapılan yapılara af çıktı. Bu af çıkmadan bu alanlarda sağlıklı konut yapmak bir nebze daha kolaydı. Nihayetinde araziler devlete aitti. Şimdi herkes tapusunu aldı, hadi dokun dokunabilirsen. Deprem olunca da devlet baba yardım et.

Peki bu ülkede işlerini yasaya ve mevuata uygun olarak yapan dürüst vatandaşın suçu ne?

Bu şehir İstiklal mücadelesinde ülkemize kendi başına başardıklarıyla örnek olmuş bir şehirdir.

Sayın Fırat Görgel’e çağrımdır: Aylar yıllar çabucak gelir geçer. Bu şehrin ve hatta ülkemizin tarihine adınızı yazdırmak, unutulmazlar arasında girmek gibi bir derdiniz varsa şu an için işgal ettiğiniz makamın gücünü bu konuya odaklayıp bir an evvel gerçek manada kamu otoritesini kullanarak özelikle Kıbrıs meydanının güney batısında kalan alanda 40-50 yıllık çok katlı binalardan başlamak üzere gereken çalışmanın acilen yapılmasına önderlik etmenizi, güvenli olmayan binalarla ilgili her türlü agresif tedbirin alınmasını bir vatandaş olarak bekliyorum.

Yok bende benden öncekiler gibi sıradan bir il başkanı gibi davranıp, etliye sütlüye karışmadan önümüzdeki dönemde üstüne birde milletvekili olursam ne ala diyorsanız siz bilirsiniz.

Benden bu kadar. Arif olan anlar demişler.

 Kalın sağlıcakla