Öyle bir zamandan geçiyoruz ki, gözle görülmeyen bir virüs küresel yaşamı neredeyse diz çöktürme noktasına getirdi. Hayatı olumsuz etkiledi, ekonomiyi, ülkeyi mahvetti.

Kahramanmaraş için de Türkiye için de aynı.

Şehrimizde son zamanlarda tedbirler artarken en az hasarla kurtulmanın yolu problemi zamana yaymak, ani paniklerin sebep olduğu yığılmalarla sağlık sisteminin kilitlenmesini önlemek.

İnsanlar yıllarca yaşamları boyunca bugün dedikleri anları yaşarken sonrasını düşünmedikleri için, bir gün o düşünülmeyenin sonrası gelip çatınca ne yapacaklarını şaşırdılar.

Mesela Büyükşehir Belediyesi Oturacak Bankları toplayarak Toplumun birlikte hareket etmesini önledi.

Parklar kapatıldı, Kafeterya ve Düğün salonları gibi eğlence alanları kapatıldı.

Yaşlılar üzerinde baskılar arttı, 65 yaş üstü evde kalmasına yönelik çalışmalar başlatıldı.

İhtiyaçları ise Muhtarlar, Torunlar ve Polisler karşılama için görev tevdi edildi.

Gözle görülmeyen bir mikrop karşısında bu gibi tedbirler alınırken evde kal çağrısı çığ gibi büyüyor.

Onun için bugün bu toplumun bir kesimi salgınla mücadele ederken diğer bir kısmımız da sonrasını düşünmeliyiz.

Özellikle bizim gibi bilinç düzeyi yeterince tekâmül etmemiş olan toplumlar bu krizden dersler alarak çıkabilir.

Bunun için salgın gereği toplumun büyük bir kesimi evlerine çekildiler.

Kısacası Evde Kal Türkiye’m, Evde Kal Kahramanmaraş sloganına uydular.

Bunu bir nevi ailesel ve kişisel inziva olarak da kabul edebiliriz.

Bunu becerebilirsek çok şey kazanırız.

Bu yönde çok güzel gelişmeler de oluyor.

İnsanlar bir ailesi olduğunu anladı.

Daha da anlayacak.

Öncelikle birey olarak vaktim yok okuyamadım bahanesi, tamamen kalkmış oldu.

Sanırım okurum diye satın alınıp bir kenara atılan kitaplar okunmaya başlandı.

Birçok insan okuduğu kitapları paylaşıyor.

Normalde okuyan insanlar da daha yoğun okuma fırsatı yakaladı.

Aileler en azından birlikte yemek fırsatını yakaladı.

Birlikte çay ve sohbet imkânları da daha yoğun olmaya başlamıştır.

Ya da olacaktır.

Kişi kendine zaman ayıracak, kendini yaşam içindeki konumunu illaki isteyerek ya da gayri ihtiyari değerlendirecektir.

Bu da gelip geçecek biz geleceğimize sahip çıkmalıyız.

Son zamanlarda Polisler Sokak, sokak 65 yaş üstü insanları arıyor.

Hatta ceza keserek can yakıyor.

Ne için sağlık için, hem onun hemde ülke için…

Bu nedenle Dedelere, Ninelere sahip çıkmak gerek.

Virüs ’ün en etkin noktası 65 yaş üstü ve kronik hastalar.

Dikkat edelim, evde kalmanın tadını çıkartırken dedelere de sahip çıkalım derim.