Çanakkale Savaşı dünyanın en kanlı ve Türkiye tarihinin en büyük zaferlerinden biridir.İttifak devletleri (İngiliz ve Fransızlar) Çanakkale boğazını geçmek istemeleri üzerine o zamana kadar dünya tarihinin gördüğü deniz bombardımanını yaparlar. Fakat Çanakkale’yi geçemeyenler Gelibolu yarım adasına asker çıkararak kara savaşlarını başlatırlar. 9 ay süren kara Harekatında yarım milyon insan hayatını kaybetmiştir. İngiliz, Fransız, Hint ve Avusturalya ve Yeni Zelanda askeri (Anzaklar) savaşa katılmıştır. Halife zor durumda, halifelik tehlike de diyerek Müslüman askerleri buraya getirerek savaştırmışlardır. Osmanlı Türklerinin, zaferi ile sonuçlanan, Birinci Dünya savaşının gidişatını değiştiren Çanakkale Savaşında 205 bin İngiliz, 47 bin Fransız olmak üzere 252 bin müttefikler kayıp vermiştir. Bizde ise 253 bin şehit verilmiştir. Tüm şehitlerimizi 18 mart 1915 çanakkale zaferinin yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz. Onlar için dua ediyoruz.

Vatan, insanın huzur ve güven içinde yaşadığı, hür olmanın şerefini taşıdığı topraktır. Aynı değerler uğruna baş koyanların, aynı ideallerle geleceği inşa edenlerin yurdudur. Dinini, milletini, şeref ve izzetini korumak için şehadet şerbeti içenlerin, gazi olup varlığından geçenlerin emanetidir. Bu emanete sahip çıkıp onu savunmanın karşılığı ise özgürlüktür. Yüce Allah’ın korunmasını emrettiği mukaddes değerlerden biridir. Çünkü şehit; din, vatan, millet, devlet ve istiklal uğruna anadan, babadan, yârdan, evlâttan hâsılı tüm sevdiklerinden ayrılmayı göze almış, mukaddesatı uğruna gözünü kırpmadan canını feda etmiştir. Bu eşsiz fedakârlığının mükâfatı ise Yüce Rabbimizin sonsuz iltifatına ve ikramına mazhar olmaktır.

Cenâb-ı Hak şehidin ulaşacağı bu yüce makamı şöyle haber vermektedir: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanma! Bilakis onlar diridirler” Peygamberimiz (s.a.v) ise şehidin ahiretteki durumunu şöyle ifade buyurmuştur: “Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve onlarca kez yeniden şehit olmayı ister.”

Ecdadımız, Allah’a olan imanları, vatana olan sevdaları, cesaretleri ve fedakârlıklarıyla üzerinde yaşadığımız bu toprakları asırlarca korumuştur. Tarihin hiçbir döneminde inancından ve bağımsızlığından taviz vermemiş, zulme asla boyun eğmemiştir. “Ölürsem şehit, kalırsam gazi”şuuruyla vatanın her karış toprağı için çarpışmış, ne pahasına olursa olsun canından aziz bildiği yurduna düşmanları uğratmamıştır. Tarih, vatanı ve mukaddesatı uğruna her türlü zorluğa göğüs geren şanlı ecdadımızın kahramanlık destanlarıyla doludur. İşte imanlı sinelerin Allah aşkıyla şahlandığı bu destanlardan biri de Çanakkale Zaferi’dir. Çanakkale Zaferi, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bir milletin omuz omuza vererek üstlendiği büyük mücadelenin adıdır. Çanakkale, ismini Sevgili Peygamberimizden alan kahraman Mehmetçiğin, imanından aldığı güçle bütün dünyaya “Çanakkale Geçilmez” diye haykırdığı, tertemiz alnından vurulup toprağa düştüğü yerdir. Yüreği sarsılmaz bir imanla dolu olanların, kalbi vatan aşkıyla çarpanların yedi düvele karşı bütün yokluk ve imkânsızlıklara rağmen kazandığı zaferdir. Çanakkale Savaşı bize bir kez daha göstermiştir ki; Vatan ve milleti savunmak, Allah’ın rızasını kazanmak, için çarpan yürekler asla esaret altına alınamayacaktır. Yurdumuzun üstünde tüten en son ocak sönmeden rengini şehidin kanından alan al bayrağımız inmeyecektir. Şehadetleri dinin temeli olan ezân-ı Muhammedi hiçbir zaman dinmeyecektir. Bu uğurda gerekirse nice canlar verilecek ancak mabedimizin göğsüne nâmahrem eli değmeyecektir. Hakka tapan milletimizin birlik ve beraberliğine göz dikenler asla muvaffak olamayacaktır. Toplu vurdukça yürekleri top sindiremeyecektir.

Bugün bizlere düşen, Çanakkale’de şahlanan o muazzam ruhun idrakinde olmaktır. Çanakkale’den geçemeyenleri çanak antenden geçirmemektir. Bizi biz yapan değerlerimizin etrafında kenetlenmek, onları nesillerimize aktarmaktır. Şehit ve gazilerimizin emaneti olan mukaddesatımızı aynı bilinç ve idealle yarınlara taşımaktır.