Kanatlı kapının demir sürgüsü

Bölük bölük saçlarının örgüsü

Ona bu güzellik Allah vergisi

Gider bu sultanlık sende de kalmaz

Kalmaz be emmoğlu

Kime kaldı ki bu dünya

Türkülerde kaldı, tellerde kaldı

Ne güzeller geçti, bunca zamanlar içinde

Hepsinin güzelliği

Akıllarda kaldı, dillerde kaldı

Kalmaz be emmioğlu, kalmaz

Sultan Süleyman'a kalmayan dünya

Sana da kalmaz, bana da kalmaz

Bu kadeh de Azrail'in şerefine

Çal, çal emmoğlu

Yüce dağ başında yayılan atlar

Yar mendil işlemiş, ikiye katlar

Mezarın başında beş karış otlar

Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz

Çal emmoğlu… Çal!”

Buradan Ferdi Tayfur’un Emmoğlu’suna gelelim. Ferdi Tayfur’un yorumuyla dillere düşen bir şarkıdır “Emmoğlu”. Ferdi Tayfur’un bestesidir. Şemsi Belli’nin “Çal Emmoğlu,Çal” şiirinden alınmadır sözleri. Uyarlamadır. Ferdi Tayfur’un bestesinde “Emmoğlu” olmuş. Haliyle kısalmıştır. Hatta Şemsi belli ile Ferdi Tayfur telif haklarından dolayı ihtilafa düşmüştür.

Şarkının sözleri şöyle:

“Bu kadeh senin şerefine emmoğlu

O türküyü bir daha çal gene çal

Karşı dağı duman aldı pus aldı

Uzun ömrüm yar yolunda kısaldı

Sazına vuran eline kurban

Allah'ına kurban emmoğlu

Ben de bu dağların nesine geldim

Meleşir kuzular sesine geldim

Bir garip ölmüş de yasına geldim

Geldim emmoğlu

Gözleri simsiyahtı emmoğlu

Ben de ona tutulmuştum yanmıştım

Kanatlı kapının demir sürgüsü

Belik belik saçlarının örgüsü

Sazına vuran eline kurban

Allah'ına kurban emmoğlu

(Bağlantı)

Yüce dağ başında yayılır atlar

Yar mendil işlemiş ikiye katlar

Mezarın üstünde beş karış otlar

Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz

Ayrılmaz emmoğlu ayrılmaz

(Bağlantı)”

Ezginin tamamı bu kadar. Görüldüğü üzere üç kıtadan oluşan bir şiir. Birinci ve ikinci kıta altılık, üçüncü kıta beşlik.

Bir de bağlantı kıtası var. Bağlantı kıtası her kıtadan sonra ikişer kez tekrarlanıyor. Bağlantı kıtası ise bir dörtlük:

“Ben de bu dağların nesine geldim

Meleşir kuzular sesine geldim

Bir garip ölmüş de yasına geldim

Geldim emmoğlu”

Ferdi Tayfur şiiri temaya uygun bestelemiş. Muhteşem bir ezgi. Bir de klip çekmiş Emmoğlu’na. 4.52 dakika süren bir klip. Emmoğlu’nu dinlerken klibi de dikkatle seyrettim. Köyünden İstanbul’a gelen genç adam çalışır, çabalar. Mal mülk sahibi olur. Kendine yeni bir yaşam kurar. Havuzlu konaklarda refah ve huzur içinde yaşarken memleketten bir haber gelir. Bir ölüm haberi. İlk göz ağrısı ölmüştür. Hemen köyün yolunu tutar. Çok üzgündür. Emmisinin oğluyla çilingir sofrası kurarlar kırda. Orada söyler bu ezgiyi. Emmoğlu gitarla eşlik eder öznemize.

“Çal Emmoğlu, Çal” da ifade vermeden ölen gelinden bahseder Şemsi Belli. “Bir gelin ölmüş de yasına geldim” der. Lakin Ferdi Tayfur bu dizeyi bağlantı kıtasında “Bir garip ölmüş de yasına geldim” yapmış. Tam beş kez böyle tekrar ediyor. Sadece bir tekrarda “Bir gelin ölmüş de yasına geldim” diyor. Bence altı tekrarın hepsinde “Bir gelin ölmüş de yasına geldim” demeliydi. Çünkü Çal Emmoğlu, Çal’da defalarca buna vurgu yapmış Şemsi Belli. İşte o dizeler:

“İfade vermeden ölen gelini çal emmoğlu”( iki kez)

“İfade vermeden öldü bu gelin”

“Gelin ölmüş derler yasına geldim”

Şiirin hemen hemen tamamı bu gelin üstüne. Ferdi Tayfur, ikinci kıtada gelinin betimini yapmış. Gözleri simsiyah, belik belik örgülü saçları. Tutulup yanmış bu geline öznemiz.

Klipte emmoğlu gitar çalıyor. Bana kalırsa bağlama çalmalıydı. Bağlama daha yakışırdı. O doğal ortamda kaval ve bağlama çalınır kardeşim. Koyun sürüsü ve yayılan atlar da ayrı bir hava vermiş görsele.

Emmoğlu alıp bizi doksanlı yıllara götürdü. Nostalji rüzgarları estirdi gönlümüzde. Şemsi Belli’ye rahmet olsun.

"Ferdi Tayfur’un gönlüne sağlık." diyorum ve noktayı koyuyorum.