Bismillahirrahmanirrahim.

Elhamdülillahi rabbil-alemin. Vel akibetü lil Müttekin. Vela udvane illa alez-zalimin. Vessalatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain.

Merhaba değerli dostlar.

Öncelikle bu duanın hikmetini, anlamını ve son olarak ta bu haftaki yazıma niçin bu dua ile başladığımı izaha çalışayım.

Bir Müslüman iyi gününde kötü gününde, sağlığında hastalığında, varlıkta ya da yoklukta rabbine yönelip, ona halini arzetmek istediğinde tıpkı kontak anahtarı nasıl arabayı çalıştırmak için elzemse bu dua da dua kapısının anahtarı olarak öyle elzemdir. Gelelim anlamına;

“Rahman ve rahim olan Allahın adıyla. Alemlerin rabbine hamdolsun. Takva sahipleri güzel bir sona kavuşacaklardır. Artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır. Salat ve selam peygamberimiz ve onun al-i ne ve ashabının cümlesinedir.

Niçin böyle bir başlangıç yatığıma gelince:

Naçizane ülkemin, Alem-i İslam’ın ve tüm mazlum milletlerin içinde bulundukları ahval malumdur. Bu kötü ahvalden çıkıp, daha güzel bir dünyaya kavuşmanın bir yolu var mıdır diye uzun zamandır kendime sorup dururum. Bu soru her an zihnimi meşgul eder, öncelikle ülkemi, sonra Alem-i İslam’ı ve nihayet tüm mazlum insanları zalimlerin elinden kurtarmanın bir yolunun olduğuna kanaat getirdim ve bu kanaatimi sizlerle paylaşmaya karar verdim.

Dünyanın hiçbir yeri Anadolu kadar kadim bir geçmişe ve birikime sahip değildir. Bu toprakları kendine vatan eyleyen aziz ve şerefli milletim binlerce yıllık töresi ve bin yıllık İslam ışığının aydınlattığı aklı ve gönlüyle tıpkı bugün gibi kaos içindeki bir dünyaya karşı meydan okumuş ve şanlı Türk tarihinin en şanlı şahsiyetlerinden birisi olan Ertuğrul Gazi ve bir avuç yoldaşı ile bundan yaklaşık 800 yıl önce bu topraklarda tüm zalimlere karşı DİRİLİŞ çınarını dikmişler, o çınar’ın gölgesinde dünyanın büyük bir kısmının asırlarca mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmesini sağlamışlardır.

Değerli dostlar ; malumunuz olduğu üzere bu ulu çınar uzun çabalar sonrası  dünya da yeni bir düzen kurmak isteyen, bu düzenle dünyanın her yanını  sömürmeyi amaçlayanların ve içimizdeki hain ve gafillerin el ele vermesiyle yüz yıl önce kesildi.

O günden beridir ne biz, ne Alem-i İslam ne de mazlumlar gün yüzü görmedi. Dünyanın yaklaşık% 10 geri kalan % 90’ ı sömürür hale geldi. Her şeyimize el attılar. Bizi biz olmaktan uzaklaştırmak için akla hayale gelmedik uygulamalar yaptılar ve halen de yapmaya devam ediyorlar.

Lakin bir şeyi hiç düşünmüyorlar. Zulüm ilânihaye devam edemez. İşte bu nedenle emperyalistlerin bu zulüm düzenine son vermenin yegâne yeri Anadolu, yegane yolu da bundan yüz yıl önce kesilen lakin hala kökleri bu topraklarda olan DİRİLİŞ çınarına yeniden can suyu vermek, yüz yıldır toprak altında bekleyen o köklerden zalime korku, mazluma umut olacak yeni bir nizamın, yeni bir dünya düzenin kurulması için el ele, gönül gönüle harekete geçmek gerekmektedir.

Bu çağrı hiçbir karşılık beklemeden sadece İ’la’yı Kelimetullah (Allah’ın adını yüceltme davası) için serden geçebilecek, rabbimizin “Al-i İmran suresi 190. Ayette vurguladığı  “Temiz akıl sahipleri” içindir.

Dünyayı sömüren zalimlerin en önemli oyuncağı demokrasidir. Halkın kendi iradesi ile kendini yönetmesi olarak lanse edilen bu sistem aslında zalimlerin sihirli değneğidir.

Adalet temelli yeni bir devlet nizamı kurmak çok zor olmakla birlikte daha önce görüldüğü gibi imkânsız değildir.

Bu konuda fikirlerinizi kendi aranızda ve sosyal medyada paylaşırsanız eminim ki nice temiz akıl sahiplerin bu fikre sahip çıktığını göreceksiniz.

Haftaya görüşünceye kadar sağlıcakla kalın.