Merhaba değerli dostlar.

Bu defa da Rusya ile mutabakat yaptık ve belirlenen süre doldu. İki kutuplu dünyanın iki güçlü devleti ABD ve Rusya ile iki ayrı mutabakat yaptık Suriye meselesiyle alakalı olarak. İki oyun kurucu oyunu kuruyor, bize de onların kurduğu oyunu oynamak düşüyor ister istemez. Tam işler  biraz sükunete kavuşacak derken ABD Ermeni soykırımı ile alakalı olarak çok az bir karşı oya karşın büyük çoğunlukla ülkemiz aleyhine karar alıyor.

Şimdi değerli dostlar bu işler böyle devam eder durur. Ta ki biz masada elimizi güçlü hale getirecek çalışmaları bir an evvel başlatmaz isek.

Buradan tekrar geçen hafta ki yazımıza atıfta bulunmak gerekiyor. Yani değerli dostlar, elimizi nasıl güçlendireceğimizin cevabı bir miktarda olsa ülkeyi yöneten kadroların bundan sonraki süreci nasıl yönetecekleriyle alakalı.

Rahmetli Erbakan’ın 70’li yılların başından itibaren seslendirdiği bir slogan vardır. Türkiye ağır sanayi hamlesini gerçekleştirmek zorundadır diyordu. O yıllarda sadece tarımsal ürün üreterek diğer tüm  makine ve yedek parçalarını ithal eden bir ülke olduğumuzdan toplum olarak yaşım itibarıyla hatırlıyorum genel kanı ”Biz adam olamayız, bizden bir halt olmaz, ya da biz bir şey yapamayız” gibi kanaatler serdeder, bu düşünce yapısı o günkü malum medya aracılığı ile de sürekli topluma empoze edilirdi.

Rahmetli Erbakan’a hasbelkader, konjoktürel durum nedeniyle bir yıl başbakanlık nasip oldu, onu da burnundan getirdiler. Yüz yıllık Cumhuriyette ve ondan önce Osmanlının son yıllarında üretimden uzak tutan, Nurettin Demirağ gibi birkaç idealisti de hem uçak fabrikasını hem de kendisini ortadan kaldıran zihniyet nedeniyle biz hala kurulan oyunları oynuyor ve masada istediklerimizi aldık zannederken bir süre sonra aldatıldığımızı anlıyoruz.

Şimdi şunun özellikle bilinmesi gerekiyor ki: Bugün güçlü gözüken, dünyayı yöneten, dijital devrimle sömürü düzenlerini daha bir güçlü şekilde devam ettirenlerin merak etmeyin ki akibetleri çok uzak olmayan bir sürede beterin beteri olacak. Bu kanaate nasıl vardığımı merak ediyorsanız söyleyeyim: Hem ABD hem Avrupa ülkeleri hem de Japonya ve Çin gibi ülkeler öncelikle ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere insan nesli üzerinde oluşan geri dönülmez tahribat nedeniyle geri dönülmez bir yıkım sürecine girdiler ancak haberleri yok..

İşte buradan hareketle bizim en önemli kaynağımız olan gençliğimizi bir an evvel yeni bir medeniyet inşa edecek şekilde hem üretim hem eğitim alanlarında başkalarının bize dayattıkları modellerle değil, bize has milli bir modelle eğitmemiz gerekiyor.

Eğitimde ve kültürde başarısız olduk beyanından sonra bir umutla bekledik, yeni yönetim sistemi ile bu başarısızlığı bir başarı hikâyesine döndürecek, ülkemizin ve mazlum milletlerin umutlu bekleyişlerine cevap verecek adımlar atılır umuduyla bekledik ve hala bekliyoruz. Muhafazakâr kesimin önemli kalemleri de bu konuda niçin adım atılmadığını sürekli sorguluyorlar, lakin henüz o adımlara ilişkin bir işaret yok.

Ülkeye örnek olmak açısından şehrimizi yönetenlerin artık oyuna girme zamanları geldi de geçiyor. İdare-i maslahatla bir yere varılamayacağı artık ayan beyan ortada. Bugün bu durumun aslında herkes farkında.

Mevcut eğitim sistemi çocuklarımıza hayal kurdurmaktan çok uzak. Ülkesi ve insanlık için yararlı bir şeyler yapmak, ailesini onurlandırmak ve sağlıklı bir sosyal yapı içerisinde mutlu bir yaşam hayalini kurabilen kaç tane genç liseli ya da üniversiteli gösterebilirsiniz. Eğitim sistemimiz “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” şeklinde devam edip gitmekte.

Gençliğimizin vatanı, milleti ve bayrağı ile alakalı olarak aidiyet duygusunun zayıflaması hatta kaybolmasına nasıl seyirci kalabiliriz. Evlatlarımızın” Bu ülkede yaşanmaz, ben bu ülkede bir gelecek göremiyorum” sendromuna girmesine seyirci kalırsak, çok kısa sürede yukarıda bahsettiğim batı ülkelerinin başına geleceğini iddia ettiğim son bizim de başımıza gelir ne yazık ki.

Bu nedenle bir an evvel gençlerimizi üreten ve mutlu bireyler haline getirmek amacıyla BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ önderliğinde hem ilimizde hem ülkemizde hem de yurtdışı ticari ataşeliklerimizi devreye sokarak yurt dışında istihdamlarına yönelik, belirlenen değil, gençlerin belirlediği alanlarda yeterli beceri eğitimlerinin verilerek bu yönde rasyonel bir adımın atılması gerekmektedir.

Bu aslında mevcut siyasi iktidarın son yıllarda toplum nezdinde kaybetmeye başladığı popülerliğini de yeniden kazanmasına vesile olacaktır.

Bu konu çok önemli, ve biz bu konuyu takip etmeye devam edeceğiz.

Sağlıcakla kalın