Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 17 günlük tam kapanma evde daha çok vakit geçirmek demektir.

Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu günlerde yeme-içme yerleri sadece paket servis şeklinde faaliyet gösterebilecek.

Malumunuz Dünyayı tümüyle etkisi altına alan Covid-19 Korona virüs salgını, bizi daha önce hiç bilmediğimiz ve yaşamadığımız çok farklı bir döneme şahit etti.

Dünya sağlık örgütünün açıkladığı üzere “pandemi” dönemi, korku, kaygı ve endişe içinde bütün insanlık olarak yaşamaya başladık.

bu küresel salgınla aynı şekilde mücadele etmesi, dünyanın diğer ucunda olan bir olayın bütün insanlığı etkileyeceğini bir kez daha öğrenmemize sebep oldu.

Uzun bir süredir devam eden bu salgının etkisinin sadece sağlıkla sınırlı kalması düşünülemezdi ki, öyle de oldu. Küresel bir tehdit olan bu salgın ekonomiyi, eğitimi, uluslararası ilişkileri, eğlenceyi, toplumsal hayatı ve bir çok alanı tümüyle değiştirdi.

Normalleşme sürecinin başlaması ile birlikte eşlerin evlerinden çıkması ve neticesinde ise Adliye koridorlarında başvuruların %90’a yakın bir oranı boşanma davası için olmaya başladı.

Corona virüs salgınıyla beraber dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de boşanma başvurularındaki hızlı artış olduğunu söyleniyor.

Dünyayı etkisi altına alan corona virüsü salgını aile hayatını da alt üst etti. Karantina döneminde mahkemeler boşanma başvurularıyla doldu taştı. Boşanma oranı geçen yıla göre 3-4 kat arttı.

2021 yılı ocak ayı itibari ile Türkiye genelindeki boşanma davaları %45 artmış bulunmakta.

Durum böyle olunca, pandemi’nin evlilikler üzerindeki etkisini göz ardı etmemiz mümkün olmuyor.

Sosyal izolasyon ve karantina gibi eşlerin özel yaşam alanını kısıtlayan uygulamaların psikolojik bir durum olup boşanmayı tetikliyor.

Evde sürekli birbirlerini gören eşler birbirlerinin hatalarını, eksik taraflarını da daha fazla görmeye başlarlar ve tahammül sınırları azalıyor.

Kriz durumlarında insanlar hayatta kalma içgüdüsü ile krize farklı tepkiler verebiliyor.

Eşlerinin kriz anlarında nasıl olduğunu diğer eşler fark edemeyebiliyor.

 Bunun üzerine kavgalar, şiddetli tartışmalar başlıyor.

Eşler bu tartışmayı olumlu bir şekilde atlatamadıkları zaman evlilik birliğinde şiddetli geçimsizlik durumu baş göstermeye başlıyor.

Burada boşanma sebepleri corona virüsü salgını değil, virüsün getirmiş olduğu psikolojik sonuçlar ve bu sonuçlara katlanamama durumudur.

Uzmanların ‘Evde Kal’ çağrılarına uyan insanlar, önlem amaçlı kendilerini tamamen sosyal hayattan soyutlayıp evlerinde kalmaya başlamıştır.

Evet belki de bu şekilde sağlığımızı koruyorduk fakat çoğumuz psikolojimizi koruduğumuzu

Söyleyemeyiz, Çünkü insanların bu evde kalma sürecinin ne zaman biteceği ve ne zaman normale dönüleceği konusundaki belirsizliği ve tedirginliği psikolojilerini de son derece fazla etkilemiştir.

Bu da bize evlerdeki stres ve panik ortamının aile ve evlilik birliğinin etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu göstermekte.

Zira tüm bunların yanında ekonomik olarak elde edilemeyen para ve neticesinde ailenin geçinememesi ailede kavgaların çok fazla artışına ve devamında ise sözlü ve fiziksel şiddetin artışına sebep olur.

Uzun bir süre stres altında olan eşlerin davranışları ve alışkanlıkları karşı tarafı eskiden rahatsız etmez iken uzun süre evde kalınması sebebiyle bu süreçte rahatsız etmeye başlar ve eşlerin birbirine olan tahammülleri azaltmıştır.

Bu durum ise eşler arasında tartışmaların ve şiddetin olmasının kaçınılmaz sonucu olmuştur ve olmaya da devam etmektedir.

Evde kal derken evlilik bitiyor, Aile yok oluyor.

Buna da dikkat etmek gerekiyor düşüncesindeyim.

Kalın Sağlıcakla…