Bireysel ideallerimiz olduğu kadar toplumsal ideallerimiz de var elbette. Öncelikle insan onurunun, hak ve hukukunun korunduğu bir barış ortamı herkesin düşü olmalıdır. Bu düşün gerçekleşmesi için bireysel çıkarlarımızın önüne ülkemizin geleceğine dayalı çıkarlarını koyabilmemiz, sevgi ve hoşgörü ekseninde dayanışmacı, paylaşımcı bir yaklaşımla sosyal barışa katkı sağlamamız gerekir.  Çünkü her birey bağlı olduğu toplumla var ya da yoktur.

Ne var ki demokrasiler de zaman zaman kan kaybederek, ortak akıl ve kolektif düşünceden uzaklaşır, sosyal barışı sağlamakta zorlanırız. Bu durumda sorunun çözümünde ortak akıl ve uzlaşma kültürüne işlerlik kazandırdığımız takdirde, işlerimiz daha da kolaylaşacaktır.

Bu yüzden ki özellikle gelişmekte olan ülkelerde demokrasinin zamanla sıkıntıya girdiği görülür. Ülkeler güç kaybeder. Toparlanmak kolay olmaz. Toplum bünyesini kaşıdıkça kanayan yaralar oluşur. Barış ortamının en büyük nimet olduğunu anlamamız gerekir...

Siyasi partiler demokrasinin olmazsa olmazıdır. Muhalefet olmadığı veya işlevini yeteri kadar yerine getirmediği zaman, demokrasi yeteri kadar işlerlik kazanamaz.

İktidar bloku seçimlerin zamanında yapılacağını söylerken. Diğer blok; seçimlerin hemen yapılması gerektiğini istemekteler. Mevcut ekonomi, seçim sürecine müsait mi? Onu da bilmiyoruz.

 Diğer taraftan: Korona virüs tüm dünya ülkelerini ekonomik olarak ta etkiledi... Türkiye’de bundan olumsuz şekilde etkilendi. Birçok sektör zor duruma düştü. Şimdi her şey normale döndü. Ancak Ekonomik kriz halen devam ediyor. Giderek ekonomik baskıların arttığı bir süreçten geçiyoruz. Bir bakıma bu baskı bizi, ürettiğimizden daha fazlasını tüketmeye zorluyor, sanırım. Şimdide yetinmemede sınır tanımayan tüketim eğilimi, birçok toplumsal sorunlar üretmeye başladı, bile… Bu eğilime, teknoloji ve sanayinin gelişiminin doğal bir sonucu olarak baksak bile, ataların: “Ayağını yorganına göre uzat ”ilkesinden hızla uzaklaştığımızı görüyoruz. Bu konuda, hayat standartlarının yükselmesinin özenti eğilimini, tetiklediğini de göz ardı edemeyiz.

Bizim gibi ülkelerin yaşadığı bir sorun gibi geliyor… Kısa sürede tarım ekonomisinden sanayiye geçişin de uyum ve dengeyi bozduğu düşünülebilir.

+++  

2023 ülkemiz için önemli bir yıl. Bu yılda genel seçimler olacak, EXPO açılışı yılı olacaktır. Birisi genel seçimler EXPO ise ilimizin ufkunu açacak ve ilimize sınıf atlatacak projenin açılış yılı olacaktır.

Bu önemli projenin önemini halkımız hala anlamış değil…    Çünkü bu dünya ülkelerinin kabul ettiği bir proje. Açıldığında binlerce yerli ve yabancı yatırımcı ve turist ilimize gelerek ziyarette bulunacak. Bu ilimizi ekonomik açıdan da önem arz edecek. Aynı zaman da Kahramanmaraş için turizm açılış yılı olacaktır.

Kapılarını açtığında 500-600 bin kişinin ilimize geleceği söyleniyor. İlimizin doğa, tarihi yer altı ve yer üstü zenginlikleri bakımından birçok ili geride bırakacak zenginliğe sahiptir. Günümüze kadar turizm konusunda yeteri kadar mesafe kat etmiş değiliz! Turizm de büyük yatırımlara imza atıldı. Ama bunun alt yapısı olmadığı için turizm de istenen yere gelmiş değiliz...

Bu fırsatı heba etmeyip değerlendirdiğimizde geleceğimize bırakacağımız en büyük miras olacaktır.

Ancak tarihten bu yana gelen “neme lazım”cılığı geride bırakıp değerlere sahip çıktığımız takdirde değer bulacaktır…

 EXPO 2023 yeteri kadar heyecan yaratmıyor olabilir... Ama bu küçümsenecek bir proje değil. İlk kez Onikişubat gibi bir ilçeye verildi. Bunu elde etmekte kolay olmadı. Bu konuda Belediye başkanı Hanifi Mahçiçek ve ekibi büyük çaba ve emek sarf ettiler.

Kahramanmaraş’ı ülkeye ve dünyaya tanıtacak olan yatırımlardan bahsediyoruz... Gerçekleştiğinde ilimize yerli ve yabancı turist ‘in uğrak yeri olacak her sektör kazanacak herkesin yüzü gülecektir.