Okuyanı, düşüneni ve sorgulayanı takdir ederim. Çünkü, tefekkür bir ibadettir, ibadetlerde insanı güzel sonuçlara götürür…

Değerli dostum, köşe yazılarımı dikkatle takip ettiğini bildiğim Bülent Hocam, “ Tasaffi Olacak” başlıkla yazımı okuduktan sonra bana bir soru yönetmiş. O makalemi okuyanlar hatırlar: “Batıdaki vicdan sahibi, dindar insanların ahir zamanda gerçek hıristiyanlıktan dönüp, Hak din olan İslam’a yöneleceklerini yazmıştım…”

Tabi ki bizler müneccim değiliz(haşa), gelecekten haber vermekte bizlere düşmez. Ancak, gerek peygamberimizin ve gerekse Allah dostlarının değerlendirmelerinden yola çıkarak bunları yazıyoruz…”

Hocamın sorusu şu; “İslam ayetlerle vücut bulmuş, hadislerle süslenmiş. Eylemle yeryüzüne hakim olmuş bir dindir. Peki bugün müslümanların eylemsizliği ve evanjelistlerin oyunlarları ile içinde bulunduğumuz durumu nasıl değerlendirirsiniz, bu neyin sonucudur?”

CEVABI İÇİNDEKİ SORU

Dikkatli okuyucuları ve özellikle de dediğim gibi meraklı ve araştıranları ayrı bir seviyorum. Bazı okuyucularım var, hiç tepki vermezler. Olumlu veya olumsuz. Bu durumda biz yazarlar, ya okunmadık, dolayısı ile beğenilmedik ya da fikrimize itiraz edilmiyor, kabül görmüş diye düşünürüz…

Şunu söylemek istiyorum, yazmak öyle kolay değil, ciddi sorumluluklar gerektiriyor, sonra denge içinde olmak gerekiyor. Kısacası hak yolda, hakkı göstermek gerekiyor!

Neyse biz cevabımıza geçelim.

Evet, İslam kusursuz bir din, ayetler herşeyi açık-seçik yazmış, doğru yanlıştan ayrılmış. Sonra Efendimiz(sav) onları yaşama döndermiş, bizlere örnek olmuş; tarih boyunca da aziz milletimiz iki emanete sarılarak(Kur’an ve Sünnete) doğru yol üzerine başarıdan başarıya koşmuşlardır.

Demek ki, bizler birşeyler kaybettik, belki kılavuzumuza baş vurmaz olduk, yani doğru yoldan ayrıldık ki, bunlar başımısa geliyor.

İNANMAK ÇOK ÖNEMLİ

Geçen hafta Sevgili Kardeşim Ali Eskalen, abdest aldıktan sonra çok üşüdüğünü söyleyince; ben de eski soğukların olmadığını, üşünecek bir durum olmadığını söyledim. Bana kısa ve net bir cevap verdi. “Dostum, hacca giderken Ankara’da kış günü bir abdest aldım, o abdestin tadını daha alamadım, galiba zafiyet içindeyiz ki üşüyoruz!”

Şimdi Güllerin Efendisinin saçlarını ağartan ayeti dönelim ve kısa hikayesini anlatayım:

Birgün Hz. Ebubekir(ra), Alemlerin Efendisinin saçlarının ve sakalının ağardığını görünce: “Efendim, neden böyle saçların ağardı, belin de bükülmüş?” diye sordu.

Efendimiz(sav) O’na Hud Suresini(11-112 ayetlerini) hatırlatarak “İSTİKAMET ÜZERE OL!” ayetini uzun uzun anlattı.

İşte sorunuzun cevabı bu sevgili hocam: “İNSAN EMROLUNDUĞU GİBİ DOST DOĞRU YOLDA YÜRÜRSE” kurtuluşa erer.

Evet, Ümmeti Muhammed, Kur’anı ve Sünneti hakkıylı bilmiyor, okumuyor, anlamıyor, en önemlisi de yaşamıyor.

Güzel dinimiz, birbirinizi sevin, birlik olun, çalışın, israf etmeyin buyuruyur. Özetle insan iyiliği emredip, kötülükten kaçınacak ve çevresini kaçındıracak. Sonra üzerine düşen sorumlulukları yerine getirecek. Bunu yapıyor muyuz? Evet diyorsan, cevabımı geri alıyorum. Ama hayır diyorsak hep birlikte İstikamet Üzere Olmamız gerekiyor.

Evanjelistler, Siyonistler birlik oluyor da biz niye olmuyoruz? Onlar çalışıyor, bilgi topluma olmuşlar, sanayi toplumu olmayı da geçmişler. Biz ise tüketim toplumuyuz, üretmeden tüketiyoruz. Yanlışsam, cevabımı geri alıyorum…

Etrafınızdaki israfa bakın, başta en kıymetli hazinemiz olan ‘zaman’ olmak üzere her nimeti israf ediyoruz ve şükre pek az söylüyoruz. Bütün bunlara rağmen, Allah yine de bizleri esirgiyor ve koruyor…

Kalın sağlıcakla.