Her yeni kitap bilinmeze yelken açmak gibidir. BEYİN SİZSİNİZ kitabında Prof Dr. İsmail Hakkı Aydın bizleri beyin gibi insanın en hassas organının bilinmezlerine götürüyor. Hocamız okuyucularına beyinle ilgili harika bilgiler aktarmış. 10. Baskısı benim elimde 350 sayfadan oluşuyor. Hocamız aynı zamanda beyin cerrahı, beyin nasıl çalışır, fikir ve düşünce nasıl oluşur, insan beyni kontrol edilebilir mi? İnsan, beyninin hangi tarafını daha çok kullanıyoruz? Gibi sorulara cevap vermiş.

Kitabın arka sayfasında, “Kâinat, matematik kaideleri çerçevesinde yaratılmıştır. Ölçülemeyen hiçbir şey, bilinin konusu olamaz. Her şey ölçülebilir. Akıl, zekâ, zihin ve şuur bile ölçülebilir hatta hayal. Sonra hayal edebiliyorsak başarısız. Hayal edebildiğiniz müddetçe, beynimizin gücü sonsuzdur. Hayal beynin kabiliyetini gösterir. Hayal gücü sonsuz olanın, beyin gücü de sonsuzdur. Her şey kendi beynimizde, kendi iradenizde, kendi elinizde! Beyin ve insan. Bir donamım olan beyin, insanı insan, ademi adam yapan veya yapmayan bir organdır. Akıl yazılımı, zekâ ise işletim sistemidir beynimizin!” gibi tespitleri yer verilmiş.

Ve bana göre çok önemli olan: “Ne kadar çok okur ne kadar fazla beynimize bilgi yüklersek, o kadar çok düşünme, muhakeme, isabetli fikir ve projeler üretme şansımız olur. Beyin halen çözemediğimiz kaideler çerçevesinde faaliyet gösterir Zira, beynimizin kapasitesi, kitaplarda yazıldığı/yazdığımız gibi değil, namütenahidir…” buyurmuşlar. İşte Rabbimizin en büyük sanatlarından biri Beyin

Bizi ne diyor? Düşünmeyen, akıl yürütemeyen, araştırmayan, okumayan, düşünmeyen, tefekkür etmeyen bir beyin beyin değildir.

EDİTÖR DİYOR Kİ

Editörlüğünü Nurgül Dere’nin yaptığı kitapta, hanımefendi: “İnsan beyni bitmek tükenmek bilmeyen bir cevherdir. Ona ne kadar bilgi ilave ederseniz edin, hep daha fazlasını isteyecektir!” Sözü dikkatimden kaçmadı.

Önsüzde ise hocamızın; “Beyin, yüz milyar nöron ve bir trilyon glia(lojistik, hizmetkar, destek) hücresi ile bütün dünyanın ummanlarında bulunan toplam su molekülerinden çok daha fazla elektrik sinyal modellerini ve çeşitliliğini depolar…

Birbirleri ile her an iletişim halinde bulunan bu yüz milyar nöron, 10 üzeri 16 işlem hızında, bilgi, şuur, zihin, bilinç üretmekte…

Ama genel olarak insanlık tarafından tam kapasite ile kullanılmayan bir beyin, özellikle “akıl” hasletiyle birlikte Allah’ın insana en büyük lütfu, keremi ve ikramıdır… ” sözlerinin altını çizmiş olayım.

Başarıyı arayanlar için ise hocam: “Başarının temelinde çalışmak vardır. Bunu yaparken sadece elinden geleni yapmak değil, elinden gelmeyeni de yapabilmek için gayret göstermek, kontrol edebildiğin hırs ve azim, ahlaki olarak seni başarıya götürecektir!” derler.

Hocamız bunları yazarken normal şartlar altında yazmış, insanların büyük bir kısmı ise fakirlik, ebeveyn sorunları v.b yaşandığı için başarıya yakalayamayabilirler. Ancak çalışan insanlarda perişan olmazlar, bu da bir gerçek.

BEYİN GÜCÜ KÖTÜYE KULLANILABİLİR Mİ?

Hocamın kitabında aradığım bilgileri tek tek araştırdım, ilk bulduğum bir bilgi son günlerde aşı ile birlikte insanların zihnini kurcalayan bir soruya soru ile cevap veriyor. Hani şu çip takma meselesinden bahsediyorum. “Brown Üniversitesi Prof. Donaghy, küçük buz tanesi büyüklüğündeki farelerin beyinlerine çip takar. Böylece onları kontrol edilebilir hale getirir!”

Tabii ki felçli hastalar için, doğuştan engelli hastalar için beynin organları kullanmasını sağlamak için çip gibi aparatların yapılması çok doğru bir şey. Ama bu anlamda da bir yerde beyindeki mahrem bilgilerin başkaları tarafından okunması ne kadar doğru? Okunabiliyor mu? Evet, okunabiliyor, işte bu nedenle bu mahremiyeti engelleyecek önlemler mutlaka alınmalı.”

İşte aşı karşıtları diye nitelendirilen insanlar gerek gen klonlama ve gerekse beyine çip takılarak insanın kontrolünden bahseden küreselcilerin şerrinden korunmak için şüpheleniyorlar. Aynı durum genler için de geçerli. (Devam edeceğim)