Son bir yıldır corona virüs nedeniyle bir imtihanla karşı karşıyayız.

Malumunuz hayatımız allak bullak oldu, Özellikle Kahramanmaraş adına konuştuğumuzda Tedbirler had safhadaydı.

Buna rağmen Geçen hafta sonu münasebeti ile Turuncu olasılıklı olan Covit Riskimiz Kırmızı olarak yüksek Riske dönüştü.

Adeta Kızardık.

Korona virüse karşı mücadele devam ederken, hem dünyadan hem de ülkemizden güzel gelişmelere şahitlik ediyoruz.

Aşı bir umut olurken bir yandan da tedirginliğimiz ön plana çıkardı.

Türk İnsanında Beyaz Önlük korkusu var.

Şimdi ise Aşı Korkusu sarıyor etrafımızı…

Önce Çin, sonra Almanya aşıları ile ülke gündemine sağlık noktasında adım attık.

Yani bu güzel gelişmelerden kastım Korona virüse karşı geliştirilen aşı/aşılar…

Bir kısmı yabancı menşeili çalışmalar bir kısmı da ülkemizde sürdürülmekte.

Yerli aşımız bizi yerli ve milliye yön verecek.

Özellikle milli aşı için gözlerimiz yollarda sanırım.

Yabancı menşeili aşı için henüz çekincelerimi üzerimden atabilmiş değilim ancak sağlık için çaresiz kalmaktansa ve ölümle yüz yüze gelmektense, ‘bilemediğimiz’ çok sayıda risk potansiyelini göze alıp yaptıracağız gibi geliyor.

Önceki yazılarda Korona virüs hakkındaki bazı çekincelere yer vermiştim.

Bu çekinceler arasında aşıyla alakalı çekinceler de yer alıyordu.

Basın mensubu olarak devletimizin verdiği öncelik dolayısı ile 2 gün önce Çin aşısını vuruldum.

Korkum yok, başvurumu yaptım ve Sağlığım için aşımı oldum.

Tedirgin olanlar içinde tavsiyem aşınızı vurulun Sağlığınızı koruyun.

Biz istiyoruz ki ya da bu ve benzeri yazılarımızla amacımız, genel zihinsel bulanıklığın giderilmesi için bir politika geliştirilmesi, şeffaflığın artırılması ve güvenilir kaynaklarımızın ve bilgilendirici kaynaklarımızın artması, biz vatandaşların anlayacağı dilden bilgiler yayılmasına dikkat çekmek.

 Her ne kadar inanmayanlar bakımından başa gelince işler değişecek olsa da, bunu beklemek gibi bir lüksümüz yok!

Çünkü “korona diye bir şey yok” diye düşünen bir vatandaşın hastalandığında “varmış aslında ya” demesini beklemek, sağlık çalışanlarının yükünü artırmaktan öteye gitmez!

Bu bakımdan salgına karşı mücadelenin en önemli ayağını bu türden bir psikolojik mücadele de oluşturmalı ve algıların ayarları gerçeklerle düzeltilmeli…

Aşı meselesini ilerleyen günlerde daha geniş işler ve yer veririz.

Gözlerimiz, kulaklarımız gelecek güzel haberlerde.

Milli aşı çalışmalarımız duydukça takdirle karşılıyor gurur duyuyoruz ancak “ya şöyleyse” kuşkularından da arınmak istiyoruz.

Allah, bu yolda mücadelesini sürdürenlerin, mücadele edenlerin işlerini, yapıp etmelerini, kolaylaştırsın.

Zira onlardan gelecek güzel haberlere çok ihtiyacımız olduğu apaçık ortada…

Kalın Sağlıcakla…