Nereden geliyor bu yoğurdun bolluğu? Demezler mi adama? Asgari ücret yüzde yirmi artmış…

   Şaşırıyor insan, sanki dünyanın en bol ücretiymiş gibi “yüzde yirmi arttırdık!” diye övünüldüğünü duyunca, üstüne bir de son altı ayda tuvalet kağıdına bile yapılan zammın yüzde elliye denk geldiğini hesaplayınca!

      Öylece bakıyoruz, yediğimiz ekmeğe gelen zamma, enflasyonun buna rağmen yeterli oranda yükselmemesine ve asgari ücrete yapılan yüzde yirmi zamma.

     Yine de düşünüyor insan ister istemez, asgari ücret arttırıldığında para babaları işçi çıkarmaya başlayacak mı? Diye. Bunu kendine sormadan da edemiyor. Hükümet işçiyle, işverenin arasına  

  MUHARREM İNCE YİNE İNCE İNCE DOKUNDURMUŞ

CHP’ de sular durulmuyor, Muharrem İnce’nin açıklaması hepimizi inceden bir titretti.

    CHP Eski Milletvekili Muharrem İnce, CHP’ de yaşanan taciz ve tecavüz olaylarıyla ilgili olarak, “Ben.    CHP’de haftalık skandallar eksik olmuyor demiştim. Ama üç günde bire düşürdü arkadaşlar. Allah selamet versin” diyerek hepimizin bildiği gerçekleri tekrar hepimize açıkladı. İnsan düşünmeden edemiyor, sadece CHP’ de mi böyle? Yoksa bütün partiler, dernekler bu durumda mı diye?

   Hele bir de CHP’li bir vekilin Pınar Gültekin’in babasını telefonla arayarak “Davadan vazgeç” ricasını duyduktan sonra insan iyice bir meraklanıp olaya odaklanıyor. CHP’li Suat Özcan’ın konuyla ilgili açıklaması ise, “Başsağlığı amaçlı olan bir görüşme, birileri kendini öne çıkarmaya çalışıyor, arkasında kim var bilinmez”

   Arkasında (!) açıklamayı yapanın Sıddık Gültekin değil başka birisi demek ki! Belki de Sıddık Gültekin Milletvekili adaylığına soyunuyordur? Kim bilir?

    Ne Pınar Gültekinlerin biteceği var! Ne de Metin Avcıların! Bu olaydan çıkarılacak sonuçlardan birisi, tacizler devam edecek, saldırganlara kol kanat gerilecek ve biz bu dünyada kelle koltukta yaşamaya çalışacağız.

“AŞI HA GELDİ HA GELECEK” DERKEN,

  Hatta daha gelmeden işvereni de işçiyi de bir telaşın içine soktular bile. Aşılanmayan personel işten çıkarılabilir mi? Sorusu gündemimizde ki yerine oturdu.

   Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca sağlık çalışanlarının aşılanmasını mecburi tutmazken, işveren nasıl mecburi tutacak? Diye insan bir düşünüyor. Açıklamalar daha da ilginç, kimisi “İşveren gerekli tedbirleri aldığında, tüm işçiler aşılanıp bulaşı oranı minimize edildiğinde, aşı olmayı reddeden bir çalışan iş verene ya da diğer işçilere hastalık bulaştırırsa, iş güvenliği tehdidi oluşturur ve işten çıkartılabilir” diyor. Kimisi de “Kişi kendi hak ve özgürlüklerine sahiptir, zorla aşı yaptırılamaz, bu kişinin kendi seçimidir işten çıkartılamaz” diyor. Tabi işçi şaşırıyor, “hani benim hak ve özgürlüklerim vardı” (!) diye…

    Hükümetin bir an önce haksız işten çıkarmaları önlemesi ve bulaşı risklerini değerlendirip bu konuya nokta koyması gerekiyor.

   İKİ BİN YİRMİ Yılını sorular ve sorunlarla geride bırakırken, İKİ BİN YİRMİ BİR Yılının hepimize sağlık, mutluluk, refah ve huzur getirmesini temenni ediyorum. Yeni yılda görüşmek dileğiyle…

                                                                                                                                     Kalın sağlıcakla!