Merhaba değerli dostlar.

Arabalar ve insanlar arasındaki benzerliklere ilişkin gözlemlerim  ilk arabamı aldığım 90 lı yıllarda başladı.

N e alaka, araba ile insan arasında nasıl bir benzerlik olabilir, birisi eskilerin dediği gibi bir avuç cıvata, somun, insan ise Allahın yeryüzünde yarattığı en mükemmel varlık dediğinizi duyar gibiyim.

Derdim terazinin bir kefesine arabayı, diğerine insanı koymak değil elbet. Neyse bakalım aralarında nasıl benzerlikler varmış,yazı sonunda bana hak mı vereceksiniz , yoksa hadi ya oradan mı diyeceksiniz, gerisi size kalmış.

Araba istendiğinde giden, gerekmediğinde duran bir araçtır. İnsanda öyle değil mi, ihtiyaç halinde gider. Gerekmediğinde de herhangi bir yerde  geçici olarak durur, evinde ise oturur ve uykusu gelir uyur.

İnsanlar hareket için ayaklarını, araçlar ise tekerlerini kullanır. Ayakların hareketi için beynin komutuna ve ayaklara giden sinirlerin sağlam olması gerekir. Yürünecek yolun düzgün olması yürüyüşün rahat ve sağlıklı olması için önemlidir. Tıpkı araçların, özelikle tekerlerinin zarar görmemesi için de yolların düzgün olması gerekiyor değil mi.

İnsanlar yer içer ve mide ve bağırsakta gerekli emilim sonucu arta kalanlar dışkı, idrar ve ter yoluyla atılır. Lise yıllarında bir hocam” İdrar yapma Allahın insanlara verdiği en büyük nimetlerden birisidir” demişti. Araçlar da yakıt ve yağ kullanırlar hareket edebilmek için, atıklarını da eksoz yoluyla dışarı atarlar. Eksoz tıkansın da görün bakalım neler oluyor.

İnsanlar başı boş bırakılmayıp belli kurallar içerisinde kalmaları konusunda Allah ve onun peygamberi tarafından uyarılmışlar, ifrat ve tefritten kaçınmaları, orta yolu tercih etmeleri emredilmiştir.

 Her Cuma hocalar hutbenin sonunda” Allah aşırılıklardan sakınmanızı emreder, düşünüp hayatınızda uygulayasınız diye öğüt veriyor” diye Müslümanları uyarır.

Bu aşırılıklar nelerdir? Allahın haram kıldıkları şeyler inanlar için aşırıdır. Çok konuşmak, çok yemek, çok uyumak hatta Allaha kulluğa engel olacak kadar çalışmakta aşırılıktır.

Ancak bir aşırılık var ki o hepsinden beterdir.

O nedir: Dinde aşırı gitmek.

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuş:” Dinde aşırı gitmeyin, anladığınız kadar ile yetinin. Sizden önce bir çok kavim dinde aşırı gittiğinden helak oldular.”

Araçlar da böyledir. Hareketinden itibaren yerine ve durumu göre hızını artırıp eksiltir. Yolun uygun olması halinde belirlenen limitler dahilinde hızlanır. Araçların yapabildiği hız ile kurallar nedeniyle yapmaması gereken hız farklı şeylerdir. Aracın km göstergesinde hız kapasitesi 240’ ı gösterir ancak siz o hızla gidemezsiniz. Eğer gitmeye kalkarsanız büyük ihtimalle sonu ölümle biten bir kazaya sebep olursunuz.

İnsanlarla araçlarda işte burada önemli ölçüde benzeşiyorlar. Özellikle eğitim ve öğretimin yaygınlaşması ve yüksek öğrenim yapan öğrenci sayısının artması sonucu insanlar edindikleri bazı bilgiler sonucu tıpkı hız yapan aracın ölümlü kaza yapması gibi dini hususlarda peygamberimizin uyarısını dikkate almayıp kontrolsüz bir şekilde dini hususlarla ilgili deruni duygularla hareket etmeye başladığında bir anda kendisini tıpkı bir aracın uçurumdan yuvarlanması gibi dinden çıkıveriyor.

Halbuki kendisine verilen akıl nimeti; İndirilen Kur’an, peygamber ve sahih sünneti ile Allahın yarattığı ve yaratmaya devam ettiği her biri Allahın varlığının bir delili olan mahlukatı ve mevcudatı görerek ve takdir ederek rabbinin varlığını anlaması ve ona kul olması içindir.

Y a da Hz İbrahim olmak gerek.

“Ya rabbi ölüleri nasıl diriltiyorsun bana göster “dedi. Rabbi: “Yoksa inanmıyor musun”? Dedi.

İbrahim: Hayır inanıyorum, fakat kalbim tam emin olsun istiyorum dedi. ( Tam metni Bakara suresi  260. Ayet te).

Hz İbrahim Allahın Halili idi. O hiçbir eğitim almadan kendi başına Allahın varlığına iman etmişti. Bu nedenle Allah katında itibarlı olduğundan rabbine naz edebiliyordu. Ancak bu herkes için geçerli değil. En önemli insani erdemlerden birisi de haddi aşmamak, kul olduğunu unutmamaktır.

Bize verilen aklı daha ileri boyutlarda kullanmaya kalkıp ilmimizle kendimizi bir şey sandığımızda ise tıpkı bir aracın uçurumdan yuvarlanması sonucu ölmek gibi iman nurunu yitirmek var işin ucunda.

Resullah (s.a.v) “Faydasız ilimden sana sığınır Allahım “ diye boşuna dua etmemiş. Çağlar öncesinden bugün kendini ilim sahibi olarak görüp rabbinin varlığını sorgulayanları uyarmak için bu uyarıyı yapmış.

Rabbimiz biz Müslümanları vasat ümmet olarak niteleyip övmüştür. Bu övgüyü aklımızdan bir an olsun çıkarmamalı, ne insan olarak  ne de araç kullanırken aşırıya kaçmamalı, kurallar çerçevesinde hareket etmeliyiz.

İşin özeti: Ne yap et bir yolunu bul , son nefeste imanını kaybetme. Yoksa gerisi yalan.

Kalın sağlıcakla.