Merhaba değerli dostlar.

Bu hafta da ülkemizin her geçen gün daha fazla cerahat akıtan gündemine ilişkin sohbet edelim istedim.

Neydi bu gündem: Kadın, zina, aldatma vs…

Daha önce de müteaddit defalar vurguladığım gibi benim tüm değerlendirmelerim ben Müslüman’ım diyenlere yöneliktir. Başkaları üzerine alınmasın lütfen.

“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.”İsra suresi 32.. ayet.

Şimdi bu ayet meali üzerinden gündemdeki iki konuyu ele alalım.

Evli bir kadın komşusu ile zina yapıyor. Akabinde evi terk ediyor. Ve henüz evlilik akdi bitmeden o kişi ile birlikte yaşamaya başlıyor.

Kocası olacak kişi bu durumu Esra Erol’un programına taşıyor. Nihayetinde kadın bulunuyor ve programda kocası ile yan yana getiriliyor. Bu arada kadın bir çocuk dünyaya getiriyor. Kocası karısının evi terk ettiğini ileri sürerek çocuğunu istiyor. DNA testi sonucu çocuğun babasının nikahlı kocası değil, zina ettiği kişiden olduğu ortaya çıktığında kadının sevincini ”Elhamdülillah” diye  ortaya koyması akla ziyan bir durum.

Çünkü bir hadiste buyruluyor ki” Zina yapan kişinin imanı kendini terk eder, o kötü işi bir daha yapmamak üzere tövbe edene kadar””.Hayası olmayanın imanı olmaz” sözü iman ve haya ilişkisinin ne kadar iç içe olduğunun en açık ifadesidir.

Beni en çok gıcık eden şeylerden bir tanesi birilerinin sanki bu ülkede yaşamıyor, uzaydan gelmiş gibi” Biz bu hale ne ara geldik” gibi garip sözlerle sanki hiç beklenmeyen bir şeymiş de böyle şeyler nasıl olurmuş efendim gibi sinek vızıltısından bile değersiz yaklaşımları.

Eskiler bilir. Eski Türk filmlerinde evlenecek genç gerdeğe girmeden önce arkadaşları tarafından geneleve götürülürdü. Gerdekte geline mahcup olmasın diye. Zina eden genç birde üstüne  rakı masasında güzelce bir şarhoş edilirdi.

Bu günlere nasıl gelmişiz, biraz anlaşılmıştır umarım.

İşin diğer boyutu ise bu günah sanki tek kişiye ait, kadının hiç kusuru yokmuş gibi erkeği linç etmeye kalkıyorlar. Ee kadına dokunamazsın, sıkar biraz.

Diğer konu ise bir televizyon dizisinde yaşanan bir sahne ile alakalı. Konuyu gündeme taşıyan ise muhafazakar kesimin önemli yayın organlarından olan Yeni Akit gazetesi.

Neymiş efendim bir avukat sekreteri ile aynı araçta iken kaza yapıyor. Kocasının kaza yaptığını öğrenen kadının hastaneye gelmesi üzerine kocası ile sekreterinin birlikte oldukları ortaya çıkıyor. Neymiş efendim dizideki doktorların kadını teskin etmeye çalışmaları ve kocasını affetmesi için çaba sarf etmelerini yeni akit gazetemiz aldatmanın meşrulaştırılması çabası olduğunu öne sürerek sert bir şekilde eleştiriyor.

Yeni akit gazetesi bilerek ya da bilmeyerek laiklerin tezgâhına geldiğinin farkında değil.

Bir Müslüman eğer nikah olmadan bir kadınla birlikte olursa ister evli olsun ister bekar zina gibi büyük bir günahı işlemiş olur. Ama bu anlayış toplumu öylesine sarıp sarmalamış ki kişinin karısını aldatması zina gibi büyük bir günahın önüne geçebiliyor.

Bir kez daha buradan ilan ediyorum. Bir Müslüman nikâhsız olarak bir kişi ile birlikte oluyorsa insanlık tarihi kadar eski olan bir büyük günahı işliyor demektir.

Aldatma gibi ifadelerle işlenen cürümün göz ardı edilmesi hiçbir Müslüman’ın kabul etmemesi gereken bir durumdur.

Müslüman bir kadının kocasının zina yaptığı ortaya çıktığında öncelikle ondan uzak durması, bir daha böyle çirkin bir günahı işlememeye tövbe etmesini, aksi takdirde zina eden bir kişi ile evliliği sürdürmeyeceğini beyan etmesi gerekir.

“Cennet anaların ayakları altındadır” buyrularak Müslüman kadına görmezlikten gelemeyeceği bir imkân sunulmuştur.

Bu dünya fani, baki olan ahiret hayatı. Geçici olan bir hayat için baki olan bir hayatı elinin tersi ile itmek ise büyük bir ahmaklıktır.

Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla her ne kadar kişilerin bizzat sorumlulukları olsa da devleti uzun süredir idare edenlerin uyguladıkları politikaların etkisinin göz ardı edilemeyeceğini bilmemiz gerekiyor.

Kadın istihdamına yönelik imtiyazlı yaklaşımlar, eğitim, kültür, adalet alanlarında yapılan ve bir türlü düzeltilmeye yanaşılmayan düzenlemeler sonucu geldiğimiz noktanın buzdağının sadece görünen yüzü olduğunu, asıl büyük kısmının henüz ortaya çıkmadığını düşünürsek işimiz gerçekten zor.

Allah “ Biz kendimizi düzeltmediğimiz sürece bizi düzeltmeyeceğini bildirmiş”

Hakkımızda hayırlısı  diyelim.

Kalın sağlıcakla