Ne olacak bizim bu halimiz, nasıl baş edeceğiz bu olan bitenle, var mı bu konuda derde derman olacak bir çaresi olan.

Dünyanın üzerinde dönüp durduğu görünen tek gerçek para. Parası olan düdüğü çalıyor çok eskilerden bu yana. Ancak her şey çok farklı artık. Özellikle son yirmi yıldır dünya ile birlikte Amerika ve Çin için çalışır olduk. Hele birde böyle kriz dönemleri bir başka zenginleşiyor bu iki ülke. Biri doğudan diğeri batıdan dünyayı adeta somuruyor.

 Kapitalizm öyle bir canavar ki her kılığa giriyor. Bir zamanlar sadece batı demokrasileriyle barışık görünen bu canavar hiçte zorlanmadan komünist Çin’le bile kolayca birlik olup sömürü düzenini yeni bir boyuta taşıyabiliyor.

Dünyanın belli başlı zenginleri böyle dönemlerde akıl almaz bir şekilde servetlerini büyütüyorlar. Bir zamanlar Arap ve Rus petrol milyarderleri vardı, ancak onların servetleri bu yeni teknoloji şirketlerininkinin yanında devede kulak kaldı adeta.

Tüm dünyayı esir alan teknoloji bağımlılığı sonucu kendi isteğimizle yeni canavarların ortaya çıkmasına meydan veriyoruz ne yazık ki.

Birinde virüsten eser kalmadı, diğeri virüsten en çok etkilenen ülke olmasına rağmen servetlerine servet katmaya devam ediyorlar.

Hiçbir devlet, başta bizim gibi çok eskilere dayanan bir devlet geleneğimiz olmasına rağmen bu kısır döngüden çıkıp kendimize özgü ancak dünyanın sömürülen diğer milletlerine de örnek olacak bir yaklaşım sergileyemiyoruz..

Halbuki hem AKP hem de MHP söylem itibarıyla milli hassasiyetleri olan partiler.

                                                                      ***

Aşı diye tutturduk. Önce sağlık çalışanları dediler, amenna olur. Böylece özellikle devlet ve üniversite hastanelerindeki çalışanlarımız bir yıl önceki gibi hastaları adam gibi muayene etmeye başlar diye.  Bu arada Erdoğan ve Ak Parti merkez karar üyelerinin de aşı olduğunu, onu Bahçelinin takip ettiğini, hatta Alişan, Melih Gökçek ve eşinin de aşı olduğunu gazetelerden öğrendik.

Cumhurbaşkanının sağlıklı olması ve sağlıklı kalması elbette önemli. Ancak Bahçelinin aşıda öncelikli olması niçin icapetti anlayamadım. Hadi ona da peki dedik. Yetmişli yılların hızlı Maocusu, Suriye de PKK kampında terörist başı ile görüşmeye giden Vatan Partisi genel başkanı Perinçek ve parti yöneticilerinin nasıl bir önceliği var anlayan varsa beri gelsin.

Şu an açıklanmıyor ama önümüzdeki yılarda muhakkak salgın döneminde hangi yaş grubu ve hangi kronik hastalığı olanların ölümcül düzeyde bu virüsten etkilendiği ortaya çıkacaktır. Uzmanların belirttiğine göre ülkemizde kronik rahatsızlığı olan ve belli yaş grubu üzerinde sekiz on milyon vatandaşımız var.

Çevrenizde şahit olmuşsunuzdur, herhangi bir kronik rahatsızlığı olmayan ve belli yaş altındaki insanlar tıpkı eskiden grip’te olduğu gibi yaklaşık on gün içerisinde bu hastalığı atlatabiliyor.

Bu nedenle bir an evvel riskli grubu aşılayıp artık normale dönmemiz gerekiyor. Bizim gibi ülkeler için zaman önemli,

                                                                     ***

Malum ülkemiz enflasyona yabancı bir ülke değil. Hele böyle kriz dönemlerinde her zaman fırsatçılar olmuştur. 2020 yılı gıda fiyatlarında diğer yıllara göre önemli artışlar söz konusu. Ancak ilginç olan şu ki: Dünya da Arjantin’den sonra gıda fiyatları artışında ikinci, OECD ülkeleri içerisinde ise birinci sıradaymışız.

Bu kadar zor mu üreticiden tüketiciye giden güzergahta fiyat artışlarını izlemek kontrol etmek, gerekirse cezalandırmak. Sabah gazetesinden Hilal Kaplan’ın 27.01.2021 tarihli “Avrupa fiyatları nasıl kontrol ediyor” başlıklı yazısını okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

Ya da köyde kasabada kimse bırakmayıp herkesi şehirlere yığmamız sonucu bir çok gıda maddesini üretmeyip ithal ettiğimizden bu fiyat artışlarının önüne geçemiyor olabilir miyiz?

Faize karşı olmanın yetmediği, cari fazla verip elin dövizine ihtiyaç hissetmezsen sen çağırmasan da yabancı sermaye kendi isteği ile hem de faiz falan da istemeden doğrudan yatırım için gelmez miydi?

Betonla olan muhabbetimiz nedense üretim faslına gelince binbir dereden su getiriliyor. Son iki buçuk yılda milyoner sayısındaki inanılmaz artış bile ülkeyi idare edenleri nedense hiç şaşırtmıyor ki hiçbir tedbir ya da soruşturma gereği bile duyulmuyor. Devletin merkez bankası döviz rezervi için yüksek faizi vermeyi göze alırken bankalarımızda Türk vatandaşlarına ait döviz hesapları rekor düzeye çıkıyor. Kimin umurun da ki.

Bütün bunları niçin dillendirdiğime gelince.

Büyük İslam halifesi Hz Ömer’in( r.a) şu sözünü dikkatlerinize arz ediyorum:

“Yanlış yaptığımızda bizi uyarmazsanız sizde hayır yoktur, Uyardığınız halde sizi dinlemezsek bizde hayır yoktur”

Daha ne diyeyim ki “Arif olan anlar”.

Kalın sağlıcakla…