Geçen hafta gazetemizin köşe yazarlarından, Yener Atlı’nın önemli bir yazısı vardı... Neden bir abimiz yok?

Derken Gaziantep’in ağabeyliğini yapan Abdülkadir (ağa) Konukoğlu’ndan bahsetti.  Bazı anılarını

Okuyucularımız la paylaştı; “Gaziantep’te gezerken Mercedes’le birisi gelerek manava girdi. Orada bulunan tabureye oturdu. Başladı manavla şakalaşmaya, çay getirdiler hem çayını içiyor hem de şakalaşıyordu. Bende merak ettim bu kim dedim.? ”  Bu Abdülkadir Konukoğlu hepimizin ağası dedi. Devamlı gezer buraya da gelir hep şakalaşırız” dedi… Bende gözüme inanamadım bu kadar zengin bir adamın manavda ne işi var diye?

Birden aklıma başka birileri geldi, ismini burada zikretmeden… Acaba o zatı muhterem manav veya başka bir esnafın yanına gider mi?  Trabzon caddesine gelip alışveriş ettiğini gören var mı? Veya bir mağazaya gidip çay içmişliği var mı?  

Kalıbımı basarım ki böyle bir alışkanlığı bu zamana kadar olmadı. Bundan sonra olur mu? Onu da ben bilemem.

Can çıkar, huy çıkmaz derler…”

Hiçbir şey eskisi gibi değil… Nüfusla birlikte zengin sayısı da arttı…  Elbette maddi zenginliğin önemi var ama Ağabeylik (ağalık) farklı bir şey…

 Önemli bir konuda danışacağımız, akıl alacağımız birinin olup olmadığını sorsam, kaç kişi falana gidip sorarsan ondan alacağın bir  fikir bana çok faydası olur der? En azından yapacağımız bir yatırımın nasıl sonuç vereceğini veya başka bir konuda soracağım bir ağabeyi (ağa)var mı, Kahramanmaraş’ta?          

İlimizin, herkesi kucaklayan ve mutluğu ile mutlu olan kederini paylaşan  bir abisi olmadığı için…   Belediye  başkanlığı Seçimlerinde, Milletvekili seçimlerinde. Hiç kimsenin haberi olmuyor kimseye de sorulmuyor? Yalnız il başkanlığı tespit edilirken, millettekilerinin görüşü alınıyor birde külliyeye sorulduktan sonra hep birlikte mutabakat sağlanıyor. filan ismin il başkanı olsun kararı çıkıyor ve il başkanı oluyor.

Her ismin Abi veya (ağa) olması mülkün değil.  Bu vizyonu taşıması için birçok özelliklere sahip olması gerekecektir.

Biraz yıllar öncesine gidelim;

 Ahmet Kadıoğlu’ndan bahsedilir. Kapalı çarşıya girdiği zaman herkesin ayağa kalktığı söylenirdi!

Biz eski tabirle kapalı çarşıya ve başka bir yere gittiği zaman ayağa kalkacak bir ağaya veya ağabeye ihtiyacımız var.

Bu eksikliği biliyoruz… Ama yapacak bir şey yok.  Bu topraklarda büyümüş, bu toprakların nimetinden ve işgücünden istifade etmiş olanlarında yine bu topraklara şükran borcu akıllardan çıkartılmaması lazım.

Hiçbir başarı, hiçbir nesne insanlardan daha önemli değildir. Bu nedenle insana yapılan hizmet, inancımıza ve etik değerlerimizce kutsanmıştır. Gerçek ve kalıcı zenginlik, erdem yetkinliği, düşünce derinliği ve bilgiyle elde edilir, hizmete dönüştürülüp insanın yararına sunulabildiği ölçüde de kalıcılığa ulaşır.

Katılır mısınız bilemem?