Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürü Cemal Yılmaz

Kahramanmaraş, kültürel açıdan mümbit bir toprak. Dünden bugüne oluşan bu verimliliğin tabi süreci devam etmekle beraber zaman dairesinde akıp gitmektedir.  Aktıkça güzellikler birikiyor bu pınarda… Bu pınara Maraş pınarı denir. Kahramanların su gibi billurlaştığı, kirlerin arındığı, yanlışın kültürle temizlenip, sanat ve estetikle yıkandığı böylesi bir pınardan bahsediyorum… “Biz” olmaktan, beraber olmaktan, güzel insanlara zaman ayırmaktan… Onların dünden bugüne ‘güzel’ hatıralarına, ‘güzel’ tecrübelerine kulak kabartmak… Yılları içerisine alan hatıraların ürünü olacak bu seri yazılar…

Şehrimizde doğan, büyüyen, şehrimize değer katan konuklar, ayrıca; şehrimize güzel ülkemin başka güzel şehirlerinden gelmiş, burada görev yapan asil ve zarif insanlar… Yani; GÜZEL İNSANLAR… 7 güzel adamın yaşayıp büyüdüğü bu aziz ve kadim Maraş’ta, güzellikleri ortaya çıkarma adına, MÜREKKEP DAMLASI sayfası olarak mazide kalmış hatıraların üzerinden ince tülü kaldırıp ortaya çıkarıyor, YENİ GÜZEL İNSANLARIN ‘dününün ve bugününün’ muhasebesini yapmak suretiyle, genç kardeşime; işte örnek alabileceğin ROL MODEL insanlar diyor, bu insanların hayatlarına ibret nazarıyla bakmamız gerekliliğini savunuyorum… İşte bu düşüncenin ürünü olarak doğdu; 7 güzel adamdan günümüze yeni güzel insanlar projesi…

İlk konuğumuz; Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürümüz Cemal Yılmaz…

Giresun Şebinkarahisar

Yıl 1967… Giresun Şebinkarahisar köyü… İsmi de kendisi gibi ‘Kıymetli’ olan Kıymet Yılmaz’ın oğlu olarak dünyaya gelir Cemal Yılmaz. Anne, tam bir Osmanlı hanımefendisidir. Asildir, zariftir ve hassastır ve dokuz kardeşe ‘can veren’ bir varlıktır. Evet, dokuz kardeşin annesidir Kıymet Yılmaz. Baba Dursun Yılmaz ise oldukça zeki bir insandır. Hatta bu zekâsı, O’nun erken evlenmesine sebep olmuş, babası ‘okurda memleketten gider’ endişesiyle Dursun Yılmaz’ı 14 yaşında iken evlendirip yuva sahibi etmiştir.

Hayvancılıkla uğraşan Dursun Yılmaz’ın 10 Kasım 1967 tarihinde ilk evladı dünyayı gelir. Bu çocuğun ismi Cemal’dir. Kulağa okunan ezanın ardından isim konulur. Baba Dursun Yılmaz sevinir durur, köy meydanına atar kendini, ‘erkek evladım oldu ağalar’ diye bağırır… Giresunludur ne de olsa, atiktir, hareketlidir, heyecanlıdır…

Yıllar yılları kovalar. Küçük Cemal, henüz okula başlamadan okuma yazma öğrenir. Kitap aşkı öylesine içini kaplamıştır ki, ne bulursa okur köy meydanında. Nihayet ilkokul çağına gelir Cemal… Bir yandan kuzuları güder, bir yandan okula gider. Zekidir ve akranlarından farklıdır. Hemen fark ettirir farkını… İlkokula başladığında sınıf atlatılması önerilmiş, doğrudan üçüncü sınıftan başlaması istenmişse de, ilkokuldaki birinci sınıf öğretmeni, bu zeki ve çalışkan minik çocuğu paylaşmak istemeyerek, başka hocalara vermemiş, böylece sınıf atlama işlemi gerçekleşmemiştir.

Baba Dursun Yılmaz, Cemal’i okutmak istememektedir. Tıpkı kendi babasının endişesi gibi, ‘okursa gider buralardan’ der, Cemal için… Lakin Cemal durur mu? Okuma aşkı yakıp kavurmaktadır içini. Tüm engelleri ortadan kaldırır birer birer. ‘Kitabıma dokundurtmam’ der başka bir şey demez. Çobandır o günlerde Cemal… Minik kuzular ve inatçı keçilerin otlanmasını izlerken bir yandan da açar kitabını, kâinatın sırlarına vakıf olmak ister. Aydınlanmak ister, aydınlatabilme adına…

Şehir merkezine 12 km uzaklıktadır okul…

Her gün yürür yürür… Yürüdükçe yine yürür… Gözleri yerde gazete parçalarını arar, okuyacak ne bulursa alır yerden, bazen tek sayfalık bir gazete parçası olsa bile… Hisseder ki; dünyayı iyiler kurtaracak, iyi olmanın tek şartı da okumak… Şöyle bir hatırasından bahsetti Cemal Yılmaz: “Metin Bey, o günlerde yürürken yerde bir gazete kâğıdı vardı. Hürriyet gazetesinin bilgi eki, aldım hemen okudum ve oradaki bilgileri öğrendim, sonra bu öğrendiğim bilgiyle alakalı yakın zamanlarda girmiş olduğum sınavdan bir soru çıkmıştı…’

Nihayet ilkokul diplomasını alır Cemal… Sürüyü başka çobana emanet ederek, liseye kaydını yapmaya gider. Babasının haberi yoktur bu durumdan, yalnız başına kaydı yapar ve eğitimine devam eder. Parasız yatılı okul için sınava girer ve yüksek başarı elde ederek Erzincan İmam Hatip Lisesine kayıt yaptırır. Müdür Bey, tam bir ‘Müdür’dür.’ Efsane Müdürün ismi; Mesut Barış… Mesut Barış, Cemal Yılmaz’ın şu an dahi gıpta ile andığı bir büyük eğitim neferidir. Yemez öğrencisine yedirir, giymez öğrencilerine giydirir. Böylesine idealist bir öğretmendir. Bir gün küçük Cemal’in okul sırasında tir tir titrediğini fark eder. ‘Odama bu öğrenciyi çağırın’ der. Cemal, Müdür beyin odasına gittiğinde Müdür; ‘Oğlum, belli ki çok üşümüşsün, al şu kazağımı giy, üşüme’ der. Erzincan’da 1 yıl 1 ay 1 hafta okuduktan sonra, arkadaşlarından ayrılmama gerekçesiyle tekrar Giresun’a döner Cemal… Giresun Şebinkarahisar İmam Hatip Lisesini ilçe birincisi olarak bitirir. 

12 Eylül 1980

12 Eylül 1980 ihtilalini ‘Giresun’da yaşadım’ diyor Cemal Yılmaz. Ülkemiz adına zor günlerdir o günler. Kavga etmedim, okudum diyor; sadece okudum…

Fatih Camisi ve Vaizlik Yılları

Büyük Türk Hakanı Fatih Sultan Mehmet Han, 1473 yılında Otlukbeli Savaşı’ndan sonra İstanbul’a dönerken Şebinkarahisar’a uğramış ve üç gün kaldığı bu şehir devrin vekayinamelerinde Karahisar-ı Şarki adıyla kaydedilmiştir. Şarkikarahisar’a 11 Ekim 1924’te Mustafa Kemal’in gelmesiyle ilin adını Şebinkarahisar olarak dönüştürmeyi teklif etmiştir. 1923 yılında il olan Şebinkarahisar, 1933 yılında Giresun vilayetine bağlanmıştır. Şebinkarahisar’ın böylesine bir tarihi ağırlığı vardır. 1473 yılında şehre gelen Fatih Sultan Mehmet, buraya bir cami yapılmasını emreder. Bu caminin adı; Fatih Cami’sidir.

Liseyi ilçe birincisi olarak bitiren Cemal Yılmaz, bu tarihi camide vaizlik yapar, halka anlatır, topluluğa hitap eder. Böylece hitabet mahareti de gelişir. Çok okuyan ve çok düşünen insandır. Ve Üniversite okuma hayali gütmektedir. Lise Müdürü Mesut Barış’ın tavsiyesiyle ‘İlahiyat’ okumaya karar verir.

Yıl 1986

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi.

Cumartesi çalışıp otobüs parasını, Pazar günü çalışıp yurdun parasını ödeyen 19 yaşında genç adam… Kimi zaman kitap alıp kitap satan… Velhasıl, yalnız başına ayakta durmaya çalışan… ‘Bu ayda para gönderemedik oğlum’ diyen babasına ‘siz sadece dua ediniz babam’ cevabını verir… Okuyan, düşünen, çalışan…

Fetih yurduna gidip nice fetihler hayal eden…

Yıl 1989 ve Evlilik

Öğrencidir Cemal Yılmaz… İstanbul’u tutmuştur, bu büyük metropolü tanımıştır artık. Helal sınırlar dâhilinde kalma niyetiyle evlenmeye karar verir. Arkadaşının kız kardeşidir eş adayı. Hem öğrencidir, hem yuva sahibi olmak istemektedir. Öyle ya! Bu durumu babaya –köye- nasıl anlatacaktır? ‘Oturdum Metin Bey, diyor; A5 ebadında 10 sayfa mektup yazdım babama, evlilikle ilgili… Soru cevaplı bu mektubun içeriği baba Dursun Yılmaz’ın evlilik konusuna onay vermesini sağlamak… Nihayet onay çıkar ve Cemal Yılmaz evlenir. Mutlu bir evlilik hayatı olur.

Dünden Bugüne Panorama

Cami İmamlığından eğitimciliğe kadar, birçok işle meşgul olur Cemal Yılmaz. 1992’de Sivas Divri öğretmenlik, 1995-96’da Sarıyer İmam Hatip Lisesi öğretmenlik, sonrasında özel okul çalışmaları… Birikim okulları grubunun Genel Müdürlüğü… 2000-2010 yılları. Tam 10 yıl. Sonrasında tekrar devlete geçiş, 2014 yılında şahsına tevdi edilen görevi tatbik etme yolunda Küçükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü…

Ve… 12 Kasım 2018 Pazartesi günü Kahramanmaraş’a İl Milli Eğitim Müdürü olarak atanması…

2010’dan günümüze yurtiçi ve yurtdışında eğitim başta olmak üzere, aile içi eğitim ve iletişim konuları başta olmak üzere yüzlerce verdiği konferanslar… Yurtiçinde 60 ilde, yurtdışında birçok ülke ve şehirde ‘dava adamı olmanın’ ‘nasılını’ ve ‘niçinini’ anlatan bir güzel insan… 5 çocuk babası, Mavi Marmara gazisi. En büyük işi, anne babaya hizmet etmek olan ilkeli, adaletli, şeffaf ve haktan yana olan yönetici portresi…